Türkiye küçük Millet Meclisler Girişimi'nin (TkMM) düzenlediği " Milletvekili-Sivil Toplum Buluşmaları"nın bu ayki konusu "Türkiye'nin Enerji Sorunu ve Nükleer Santraller"di.
Dün (3 Nisan) gerçekleşen ve Meclisten hiçbir partinin katılmadığı toplantıda, sivil toplum kuruluşları, Türkiye'de yapılmak istenen Mersin Akkuyu nükleer santraline nasıl engel olunabileceği ve enerji politikalarını tartıştı.
TkMM'den Şanar Yurdatapan, yaptıkları toplantılar sonucunda belirledikleri 10 isteği seçimden önce aday olan milletvekillerine sunacaklarını ve onlardan beğendiklerini işaretleyip beğenmediklerine kendi görüşlerini yazmalarını isteyeceklerini belirtti.
Toplantının moderatörlüğünü yapan gazeteci Nevin Sungur, Çernebil faciasına bu kadar yakından tanık olmuş Türkiyelilerin neden hala bu konuya tepkisiz kaldığının anlaşılamaz olduğunu ve referandum yapılsa "evet" çıkmasından endişeli olduğunu belirtti.
Toplantıda enerji politikaları üzerinde çalışan Greenpeace Akdeniz'den Pınar Aksoğan ve Yeşiller Partisi'nden Özgür Gürbüz'ün konuşmalarından satırbaşları:
"Nükleer enerji ihtiyaç değil, bir politika meselesidir"
* Nükleer santral sadece enerji üretir, nükleer güç üretmez. Türkiye'nin imzaladığı uluslar arası anlaşmalar çerçevesinde silah yapma imkanı yoktur. Ancak nükleer güç olma iddiası, santrali pazarlamanın bir aracı olarak kullanılıyor. Halktan sık sık "silaha ihtiyacımız var tabii" tepkisi geliyor.
* Türkiye'nin kaçak-kayıp elektriği yüzde 18 civarında, hükümet bunu gidereceğine bu açığı nükleerle kapatmak istiyor.
* Üretim maliyeti, söküm, atık ve dışa bağımlılık ekseninde nükleer ucuz bir enerji değildir. Dolayısıyla, nükleer enerji ihtiyaç değil bir politika meselesidir
"Güneş ve rüzgar alternatif enerji değildir"
* Güneş, rüzgar enerjisi alternatif değildir, alternatif olan nükleerdir. Tüm dünya nükleerden vazgeçmeye başladı, dünyada yenilenebilir enerji çağı başladı. Bugünden çalışmaya başlamazsak bu fırsatı kaçıracağız.
* Türkiye güneş enerjisinde Avrupa birincisi, rüzgarda da ön sıralarda. Bunun yüzde birini bile kullanmıyoruz.
"Yasalarda yenilenebilir enerjiye kısıtlamalar var"
* Güneş enerjisinde 600, rüzgarda 4500 olan megavat sınırı, Akkuyu'daki nükleer santralde 4800 megavat. Bu da yenilenebilir enerjiye yasalar önünde konan sınırlamayı gösteriyor.
* Yenilebilir enerjiye teşvik olmalı. Araştırma geliştirme (AR-GE) çalışmaları desteklenmeli. Bu enerjiye geçilirse iş kaybı olacağı doğru değil, doğru politikalarla sürekli bir iş gücü potansiyeli mevcuttur. Bugünden yenilenebilir enerjinin altyapısı, teknik kadro eğitimine başlanmalı.
Toplantıya katılan STK'lar "Ne yapmalıyız ?" sorusuna şu önerileri sundu:
"Kamuoyu bilgilendirilmeli, ortak ses çıkarmalı"
* Enerji talebi tartışılmalı, neden bu kadar çok enerji tüketiyoruz, bunu azaltmak mümkün değil mi ?
* Yerel halkın söz hakkı yok. Akkuyu'daki Büyükece halkına yerel referandum teklif edilebilir.
* Türkiye'nin enerji politikası şeffaf değil. Medya toplumu bilgilendirmiyor. Kamuoyu bilgilendirilmeli, bu konunun onu elektrik faturasından, radyasyon bulutuna nasıl etkileyeceği anlatılmalı.
* Enerji politikalarına dair somut öneriler ortaya konmalı. Her STK kendi çalıştığı alan çerçevesinde konuyla ilgilenmeli ve ortak ses çıkarılmalı.
* Anayasada yer alan temiz çevrede yaşama hakkı, topluma açıklanmalı. Hukuki yollardan neler yapılabilir, tartışılmalı.
Toplantıya katılanlar
Türkiye Barış Meclisi'nden Faik Akçay, Adaleti Savunanlar Derneği'nden Gürcan Onat, Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı'ndan yaşar Aydın, Şeffaflık Derneği'nden Oya Çetinkaya, Greenpeace Akdeniz'den Pınar Aksoğan, Yeşiller Partisi'nden Özgür Gürbüz, Küresel Eylem Grubu'ndan Orhan Göztepe, Düşünce Suçuna Karşı Girişim'den Şanar Yurdatapan, Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı ve Ka-Der adına Zeynep Meydanoğlu.(NV/EÖ)