*Fotoğraf: Twitter
İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin iptali talebiyle açılan davanın dördüncü duruşması Danıştay 10. Daire'de görülüyor.
Bugün görülen duruşmada başvurucular arasında Kocaeli Barosu, Kayseri Barosu, Batman Barosu, Samsun Barosu, Antalya Barosu, Ordu Barosu, Yalova Barosu, Bursa Barosu, Muğla Barosu, Van Barosu, Amasya Barosu, TMMOB, TTB, Ankara Diş Hekimleri Odası, Körfez Bağımsız Kadın Dayanışması ve Çanakkale Feminist Dayanışma'sı bulunuyor.
Duruşmaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Aylin Nazlıaka, Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın yanı sıra çok sayıda avukat, kadın örgütü, siyasi parti, sivil toplum örgütü ve sendika temsilcisi katıldı.
"Nevin Yıldırım'ın ise hala cezaevinde"
MA'nın haberine göre; ilk olarak Samsun Barosu’nun duruşması görüldü. Samsun Barosu’nu temsilen beyanlarda bulunan avukatlar, fesih kararının hiçbir kamu yararı gütmediğine ifade ettiler.
Amasya Barosu adına konuşan Baro Başkanı Avukat Bahadır Tekeş, kadınların toplumda uğradığı hak ihlallerini hatırlattı ve “Biz de barolar olarak kadınların sesi olmak için buradayız” dedi.
Daha sonra davacı Antalya Barosu’nu temsilen söz olan avukatlar, Pınar Gültekin’in katiline verilen indirime karşı, kendisine tecavüz eden erkeği öldüren Nevin Yıldırım’ın hâlâ cezaevinde tutulduğunu söyledi.
Cezasızlık politikalarına değinen avukatlar, İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararının ardından şiddet mağduru olan ve karakola başvuran kadınların sonuç alamadıklarını belirtti.
"Sözleşme kadınlar için kalkan"
Avukat Esra Gençer Özdemir, ev içi şiddet faillerine “hoşgörü” gösterildiğini belirtti ve şöyle dedi: “Kadınlara sırf kadın oldukları için ayrımcılık yapılmaktadır.
"Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadele tüm devletlerin gündeminde olmalı. Şiddet sadece kadınların değil, çocuklar da başta olmak üzere tüm ‘kırılgan grupların’ maruz kaldığı bir gerçektir. Sözleşme kadınlar için bir kalkandır. İstanbul Sözleşmesi yaşatır."
"Şiddetin önünü açacaksınız"
Antalya Barosu adına konuşan avukatlardan Umut Şener Çiftçi ise İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin hem usul, hem de esastan kabul edilemez olduğunu ifade etti:
“Eğer kadınların lehine karar vermezseniz kadınların sırf cinsiyetleri nedeniyle uğradıkları şiddetin önünü açmış olacaksınız. Haksız ve hukuka aykırı Cumhurbaşkanlığı kararının iptalini talep ediyoruz."
"Sadece avukat değil, mağdur bir kadınım"
Kocaeli Barosu’ndan Nuriye Yılmaz, konuşmasında “Sokakta yürürken arkasından yürüyenlerden bile tedirgin hale gelen kadınlar için buradayım. En güvendikleri kişiler tarafından katledilen kadınların sesi olarak İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçilmemesini talep ediyorum.
"Ben sadece avukat değil, şiddet mağduru bir kadınım. Ben yoğun şiddete maruz kaldığım dönemde İstanbul Sözleşmesi yoktu. Eğer olsaydı belki de maruz kalmayacaktım.” dedi.
Duruşmaya, 10 dakika ara verildi.
"Yetkide paralellik ilkesine aykırı"
Aranın ardından dava, Batman Barosu’nun duruşmasıyla devam etti.
Batman Barosu’nu temsilen konuşan avukat Dorşin Şıkgenç, İstanbul Sözleşmesi’nin Meclis tarafından kanuna uygun bulunarak uygulandığını belirtti: “Cumhurbaşkanı’nın onay yetkisi tamamen törensel bir yetkidir. Cumhurbaşkanı’nın iptal yetkisi Anayasa’ya ve yetkide paralellik ilkesine aykırıdır."
Daha sonra davacı Yalova Barosu Başkanı Elif Turnacı Çavuş konuştu: “Sözleşmenin kaldırıldıktan sonraki 3 günde 6 kadın öldürüldü. Sorun teşkil eden sözleşme değil, önleyici mekanizmalarını hayata geçirmeyenlerdir. Hep birlikte İstanbul Sözleşmesi’ne daha da sıkı bağlanmamız gerekirken, sözleşmeyi bugün burada savunmak zorunda kalmamızı anlayamıyoruz."
"Toplumdaki etkiyi ölçmek zorundasınız"
İstanbul Barosu'nu temsilen beyanlarda bulunan avukat Gökçe Çiçek Ayata, "Üç gün önce Pınar Gültekin davasında karar çıktı. Katili 'İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmamız çok iyi oldu' dedi.
"Verdiğiniz kararların toplumda yaratacağı etkiyi ölçmek zorundasınız. Sözleşme uygulansaydı Pınar'ın katilline 'haksız tahrik indirimi' uygulanmayacaktı" diye konuştu.
"Sırada ne var?"
İstanbul Barosu’ndan avukat Hülya Gülbahar, duruşma öncesi kadınların polis engellemesiyle karşı karşıya kaldığını mahkeme başkanına kadınların güvenliğinin sağlanması için gerekli girişimlerde bulunması için talepte bulundu.
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkışla Meclis’in yetkilerini gasp edildiğini ifade eden Gülbahar, göstermelik ceza artışlarına dikkat çekti: “ ‘Kasten yaralamayı’ 2 aydan 4 aya çıkardılar. ‘Eziyet suçuna’ 6 ay zam yaptılar Zaten hiçbirinin yatarı yok. Erkek kadını öldürüyor ‘yatarı ne kadar?’ diye bakıyor.
"İstanbul Sözleşmesi hukukta etkili cezalar getirecek bir uygulamadır. Sırada ne var? Lanzorate Sözleşmesi var. Birleşmiş Milletler’in (BM) İşkence Sözleşmesi bile var. Hatta Montrö’ye kadar gider bu iş. Bir kişiye bırakılır mı bu karar? O kişinin şekerinin yükselip yükselmemesiyle değişen kararlara göre yönetileceğiz."
(RT)