İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün akşam (29 Nisan) katıldığı TV100 canlı yayınında HÜDA PAR ve Kızılay’a dair açıklamalarda bulundu.
Soylu, Cumhur İttifakı’nı destekleyen ve milletvekili adayları gösteren HÜDA PAR’ın Hizbullah’la ilişkisi olduğu iddialarına "ben böyle bir şey tespit etmedim" yanıtını verdi.
Soylu, şöyle devam etti: “Benim dönemim içerisinde Hizbullah'la ilgili bir tek adım görmedim ben. Bir tek somut yapı, somut süreç görmedim. HÜDA PAR'ın bir terör örgütüyle ilişkisini belirtebilecek herhangi bir yapılanma içerisinde olunmadı. Görmedim. Tespit etmedim. Tespit etsem yaparım zaten. HÜDA PAR'ın bir siyasi parti olarak terör eylemini gördünüz mü? Ya bırakın Allah'ını severseniz böyle tartışmaları. Yani PKK'ya meşruiyet sağlamak için birilerinin ortaya çıkardığı şeyler."
TIKLAYIN-Tantan'dan Bahçeli'ye: HÜDA PAR'la Hizbullah arasında tabii ki bağ var
"Görevden alma yetkim yok"
Kızılay'ın deprem döneminde yaptığı çadır satışları ve Kerem Kınık'ın istifasının istenmesine dair de konuşan Soylu, “görevden alma yetkisi olmadığını” söyledi.
Soylu, şöyle konuştu:
"Ben Kızılay çocuğuyum. Benim babam Kızılaycıydı. Hem siyasetçiydi hem de Kızılaycıydı. Ben Kızılay'ın masalarının, ofislerinin, bürolarının, dispanserlerinin o tozlu alanlarında hep büyüdüm. Ve hep insanlara yardım ederlerdi. İlkokulda Kızılay kolundaydım. 19 yaşımda da Kızılay Büyük Kongre delegesiydim. Kızılay bizim en güçlü kurumumuz. Eksik olur mu? Ya bende de eksik olur, olmuştur da. İnsan yürürken 50 tane eksik yapar. Ama dönüp burayı taşlamanın bir anlamı yok. Bu bizim kurumumuz. Kurumun kendi içerisinde bir işleyişi vardır. Bırakalım kurum kendisi karar versin. Biz kurumun başkanını görevden alma yetkisine haiz değiliz. Benim böyle bir yetkim yok. Kimsenin de böyle bir yetkisi yok. Kızılay kendine ait kamu yararına, kamuya ait bazı özellikleri olan bir sivil toplum örgütü. Ve bu sivil toplum örgütü kendi içerisindeki bu değerlendirmeleri yapar. Bu eksik midir değil midir? Ama çadır satışına gelirsen orada da şey yapmak zorundayım. Kızılay bizim beslenme grubumuzdur. Günde dört milyon insana yemeği koordine ediyor. Bu az bir iş değildir. Evet doğru, biz mesele jandarmaya, emniyete, Belediyeler Birliği'ne, AFAD'a, Diyanet'e, Kültür Bakanlığı'ndan rica ettik, belediyelere mobil yemek tırı yaptırdık. Aslında kapasitemizi artırdık. Bizim görevimiz bu. Biz onların hepsini Kızılay'a verdik. Mesela sivil toplum örgütleri. Kimi söylerseniz, onlar Kızılay koordinesinde bu işi yaparlar."
TIKLAYIN-Kamu yararına çalışan Kızılay, nasıl A.Ş. oldu?
"Kızılay yıllardan beri bu işleri yapar"
Soylu, Kızılay'ın konteyner ve çadır fabrikalarının olduğunu ve yıllardan beri bu işleri yaptığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'de dört, beş tane çadır yapan firma var. Onlara ihale açarız. Açık ihale. Yukarıdan aşağı çarpışırlar. Bizim son iki üç ihalemizi, beş, altı ay, yedi ay önce Kızılay aldı. Yani Kızılay aynı zamanda bizim çadır teminimizi yapan bir firma. Bu da normal değil mi? Bir dernek, buna ait, bir de ihtiyacımız var. Bizim ihtiyacımızı yapan bir firma. Ve başka birileriyle de anlaşmış. Önce anlaşmış sonra anlaşmış. Bunu bilmiyorum bir terminleşmişler. Bu orada değerlendirilebilir. Zaten gerekli açıklamaları yaptılar. Ama burada bir şey söyleyeyim. Yani orayı yıpratmakla ne kazanacağız? Kızılay'ı yıpratmakla. Sahadalar. Hepsinin ihtiyacı var, gönüllüler var, birçok çalışanı var. Benim görevim, onlardan en yüksek verimi elde etmek. Ve bunu elde etmek için çaba sarf ettim. Ama ya bunu görevden alın, şunu görevden alın. Görevden almak bizim meselemiz olsa belki bu senin dediğin gibi bir tartışma alanına dönmez. Ama bu kendine ait, münhasır bir kurum. Bu kurumun yaptığı işlerle ilgili ben şunu söyleyebilirim. Bizim yemek işini de gördüler. Allah bin kere razı olsun. Sahadaki psiko-sosyal meselelerde ellerinden gelen katkıyı gösterdiler. Allah bin kere razı olsun. Ve Kızılay bizim kurumumuz. Bence Kızılay'ı yıpratmayalım."
(RT/VC)