Yükseköğretime girişte öğrencilerin mezun oldukları alan/bölüm ve kol farkının gözetilmemesini öngören kanun tasarısını değerlendiren Aydın, imam hatip okullarının laik bir ülkede bulunmaması gereken kurumlar olduğunu vurguladı:
Çünkü laik bir yönetim, yurttaşlarının inançları karşısında eşit mesafede duran, din ve mezheplerden birine olanak ayırmayan, eğitim sistemini de sadece bilimsellik ve laiklik temelinde düzenleyen bir yönetim sistemidir.
Sahte bir ikilem: İslamcılar-Kemalistler
Türkiyede uygulanmakta olan sistemin bizzat devletin toplumu kontrol altına almak ve tek tipleştirmek uygulamasının tezahürü olduğunu belirten Aydın, Türkiyede toplumun İslamcılar-Kemalistler gerilimi içine sokulmaya çalışıldığını söyledi; Bu sahte bir ikilemdir dedi.
Aydın, Eski Diyanet İşleri Başkanı, AKP Milletvekili Tayyar Altıkulaçın imam hatiplere alternatif olarak din okulları kurulması yönündeki teklifini ise; İmam hatip okulları uygulamasından çok daha gerici bir uygulama olarak nitelendirdi:
Bu öneri, imam hatip okulları uygulamasından çok daha gerici bir uygulamadır. Yapılması gereken imam hatip okullarının tümüyle tasfiyesi, imam ve hatip gereksinimi ile sınırlı birkaç meslek okulu ile yetinilmesi, ama bunun dışında din okulu gibi teokratik kurumlaşmalara asla kapı açılmamasıdır.
Din eğitimi talebi orta okul sonrasında, seçmeli olarak ve sınıf geçmeye en küçük bir avantaj sağlamadan isteyen ailelerin çocuklarına verilmelidir. Bu yolla demokrasi ve laiklik arasında varmış gibi görünen gerilimi de ortadan kaldırmak mümkün olabilecektir.
İmam hatip uygulamasını laik devlet ortadan kaldırdı
Türkiyedeki din eğitimine ilişkin eleştiri ve önerilerini bianete açıklayan Aydın, şunları söyledi:
* Türkiyede anayasanın giriş maddesinde laik olduğu yazılmasına rağmen gerek imam hatip okulları örneğinde gördüğümüz, yaygın din eğitimi veren kurumsallaşmalara gidilmiş; yanı sıra İslamın Sünni Hanefi mezhebi doğrultusunda fetva kurumu olarak çalışan Diyanete altı yatırımcı bakanlıktan daha büyük bir bütçe ve kadro ayrılmıştır.
* Bununla da yetinilmeyip tüm yurttaşların nüfus cüzdanlarına İslamiyet bir kimlik olarak yazılmakta ve ailelerin tercihlerinden bağımsız olarak tüm çocuklar dördüncü sınıftan itibaren zorunlu ve uygulamalı Sünni derslere tabi tutulmaktadırlar.
* Bütün bunları bir bütün olarak anımsadığımızda İmam Hatip uygulamasının laik olduğunu iddia eden devlet tarafından ortadan kaldırıldığının en somut göstergesidir.
Tercihli, seçmeli din eğitimi
* Çocuklarının din eğitimi görmesini isteyen ailelerin gereksinimi ise, laik mantalite içinde isteyen ailelerin tercihli olarak katılabilecekleri seçmeli din dersi uygulaması ile karşılanabilir.
* Ancak bu tercih sadece Sünni Hanefi ailelere değil aynı zamanda diğer inanç ve mezheplerden ve öncelikle Alevilerden gelecek taleplerin karşılanmasını da zorunlu kılar.
* Halen uygulanmakta olan sistem sadece Saadet Partisi (SP), AKP gibi partilerin değil aynı zamanda bizzat devletin toplumu kontrol altına almak ve tek tipleştirmek uygulamasının tezahürü olarak karşımıza çıkmaktadır.
* Problemi sadece AKPnin İslamcılığı büyütmek isteği çerçevesinde algılamak yanlıştır.Ve buradaki asli sorumlunun bizzat devletin kendisi olduğunu görmek gerekmektedir.
Laiklik ordu ile güvence altına alınmaz
* Toplumun içine sokulmaya çalışıldığı İslamcılar ve Kemalistler gerilimi sahte bir ikilemdir.
* Bunların yerine gerçek anlamda laikliği uygulamanın yolu, devletin her türlü inanç alanına bütçe ayırma uygulamasına son verilmesi, devletin tüm inanç ve mezhepler karşısında eşit mesafede durması ve bu inançlardan birinin diğerine tecavüz etmesi halinde engelleyici bir yaptırıma girişmesidir.
* Bunun dışındaki dini toplumun kontrolü amacıyla kullanan her türden yaklaşım, ister ordunun kendisinden gelsin, isterse de İslamcı güçlerden fark etmez, her ikisi de laikliğe aykırıdır.
* Türkiyede laikliğin bir değer olduğunu düşünen yurttaşların, laikliği ordu ile güvence altına alma yanılgısından kurtulmaları ve gerçek bir din ve vicdan özgürlüğü olarak güvence altına almak için bizzat kendilerinin laiklik için mücadeleye katılmaları gerekir. Aksi taktirde iki hegamonik gücün yedeği olmak gibi süregelen bu talihsiz durumdan kurtulmamız mümkün olmayacaktır. (BB)