Barış İçin Toplumsal Girişim, İstanbul Eyüpsultan ilçesinde "Barışın yolunu açmak" başlıklı konferans düzenledi. Konferans, Türkiye’nin geleceği için, barış ve demokrasi için mevcut süreci tanımlama ve anlama üzerine tartışmalar yürütüldü.

‘Barışın Yolunu Açmak’ konferansının sonuç bildirgesi: Atılması gereken 10 acil adım

“BARIŞIN YOLUNU AÇMAK” KONFERANSI
Gültan Kışanak: Barış yolunda yürümeyelim de ne yapalım?
Çeşitli çevrelerden, siyasetçi, hukukçu, aktivist ve sanatçının katıldığı konferans oturumu öncesi muhalefet partisi liderlerinden mesajlar okundu.

İmamoğlu’ndan ‘barış’ çağrısı: Elimizi taşın altına koymalıyız
Ana muhalefet partisi lideri Özgür Özel, konferansa gönderdiği mesajında “Barışı inşa etmek hepimizin ortak sorumluluğu” dedi.
"Çoğulcu demokrasi, katılımcı yönetim"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in mesajı:
“Barış, yalnızca çatışmaların sona ermesi değil; adaletin tesisi, hakların tanınması ve farklılıkların güven içinde bir arada yaşayabildiği kapsayıcı bir toplumsal düzenin kurulmasıdır. Gerçek ve kalıcı barış, özgürlük, eşitlik ve karşılıklı saygı ilkeleri üzerine inşa edilir.
Toplumsal barışın temeli; çoğulcu demokrasi, katılımcı yönetim anlayışı, hukukun üstünlüğü ve insan haklarının evrensel değerler çerçevesinde korunmasıdır. Bu değerler etrafında atılacak her adım tüm toplumun ortak geleceği açısından hayati önem taşımaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu süreçte kullanılan dilin birleştirici, kapsayıcı ve umut verici olması gerektiğine inanıyoruz. Barışı konuşmak, barışı istemek ve barışı inşa etmek hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu anlamlı buluşmanın, toplumsal diyalogu güçlendirmesini, karşılıklı anlayışa zemin hazırlamasını ve barış içinde bir gelecek için ortak iradeyi pekiştirmesini temenni ediyorum.”
"Ortak akıl büyütülmeli"
DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğlulları'nın mesajı:
“İsrail-İran savaşı Ortadoğu’nun büyük bir ateş çemberine atılması demektir. Nükleer silahların kullanılma ihtimali olan bu savaşın bir an önce durması, dünya ve bölge için büyük bir öneme sahiptir. Böylesi tarihi bir dönemde, Türkiye’de barışı konuşmak büyük önemdedir. Çünkü barış halkların birbirini duyması, anlaması ve ortak bir geleceği birlikte kurma cesaretidir. Barış, Kürt sorununda çözüm ve Türkiye’nin demokratikleşme umutlarının gerçekleşmesiyle hayata geçer. Kürt sorununda yaşanan acılar, yalnızca bir halkın değil, tüm toplumun derin yarasıdır. Bu yarayı sarmanın yolu inkardan değil tanınmadan, bastırmadan değil demokratikleşmeden, yasaktan değil adaletten geçer. Barışın inşası muhalefeti dışlamadan ve adaletsizlikleri çoğaltmadan ortak aklı büyütmekle mümkündür.
"Barış iktidarın insafına bırakılmamalı"
Barış; demokratik, eşit, özgür ve adil bir yaşamın kurulmasıdır. Barış, sadece siyaset kurumunun veya iktidarın insafına bırakılmayacak kadar önemlidir. Bu yönüyle, konferansınızın barış umutlarının büyümesine güçlü katkılar sağlayacağını düşünüyoruz. Konferansınızın demokratik uzlaşı, özgür siyaset ve evrensel hukuk ilkelerini güçlendireceğini umut ediyoruz. Barışı toplumsallaştırmak, çoğaltmak ve kökleştirmek için her bir çabanız bizleri çözüme daha fazla yaklaştıracaktır.”
"Barış acil ve yakıcı bir ihyaç"
Demokrasi İçin Birlik'in mesajı:
"İçinden geçtiğimiz otoriter rejim, toplumu nefessiz bırakırken; barış her zamankinden daha acil ve yakıcı bir ihyaç haline gelmiştir. Bu koşullarda barış, demokrasi ve toplumsal adalet taleplerini birlikte savunmak yalnızca bir siyasal tercih değil, aynı zamanda tarihsel bir sorumluluktur. Bu sorumluluğun bilinciyle bir araya gelen inisiya flerin oluşturduğu ortak zeminler hepimize umut ve güç veriyor. Barışın toplumsallaşması ile demokrakleşme, birbirini besleyen ve birlikte ilerleyen süreçlerdir. Bu nedenle barış mücadelesi, aynı zamanda bir demokrasi mücadelesidir. Bu buluşmanın, farklı toplumsal kesimler arasında köprüler kurarak emek, barış ve demokrasi mücadelelerini büyütecek bir zemine dönüşeceğine inanıyoruz. Ortak mücadelemizi büyütmek, sesimizi çoğaltmak ve birlikte düşünme ile eyleme alanlarımızı genişletmek umuduyla, konferansı selamlıyoruz."
"Diyalog zemini hayati önemde"
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Ankara’da ev sahipliği yaptıkları bir etkinlik nedeniyle konferansa katılamadığını belirterek şu mesajı paylaştı:
"Ülkemizin sorunlarının çözümü için açık bir diyalog zemini ve derinlikli istişare yapıları hayat önemdedir. Bu konferansa katılan, emeği geçen herkesi kutluyorum. Ülkemizin geçmişten bugüne taşıdığı en ağır yüklerden birisi Kürt sorunudur. Bu sorunun çözümü, eşit vatandaşlık ilkesiyle, herkesin temel hak ve özgürlüklerinin en yüksek standartlarda tanınmasıyla mümkün olacaktır. Onbinlerce canımızı kaybetmemize sebep olan şiddetin sona ermesi, barışın sağlanması için başlatılan sürecin sorunsuz bir şekilde devam etmesi ve nihayete ulaşması en büyük arzumuzdur. Ülkemizdeki sorunların çözümü için en önemli meşru yol, hukukun üstünlüğü ilkesiyle uygulanan demokratik siyaset olacaktır."
Davutoğlu’ndan 10 maddelik öneri
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise mesajında çözüm için 10 maddelik bir öneri sundu. Davutoğlu’nun “Kürt Meselesi: Yeni Bir Demokratikleşme Sürecinin Temel Unsurları” başlıklı 10 maddelik çözüm önerisi şöyle:
- Yeni bir zihniyet: Tek tipleştirici, ayrımcı ve güvenlikçi zihniyetten uzak, tarihsel hafızamızla uyumlu, demokratik ve çoğulcu bir anlayışa geçiş gereklidir. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girerken, geçmişin travmalarını aşacak yeni bir zihinsel dönüşüm şarttır.
- Ortak ve yerli bir yaklaşım: Kürt meselesine yönelik çözüm arayışları, dış model ve merkezlerden ziyade, Türkiye’nin kendi tarihsel ve toplumsal dinamiklerine dayanmalı, bize özgü, yerli ve sahici bir dil geliştirilmelidir.
- Sivil, özgürlükçü ve kapsayıcı anayasa: Mevcut 12 Eylül Anayasası’nın yerine, insan hak ve özgürlüklerine dayalı, tüm toplumu kapsayan, sivil ve demokratik bir anayasa inşa edilmelidir.
- Düşünce ve ifade özgürlüğü: Farklılıkların ifade edilebildiği, açık diyalog ve empati zeminlerinin oluşabildiği tam bir ifade özgürlüğü ortamı, kalıcı çözümler için gereklidir.
- İmtiyaza ve ayrımcılığa dayanmayan eşit vatandaşlık: Etnik kimliği, inancı, siyasi görüşü ne olursa olsun tüm yurttaşlarımızın eşit haklara sahip olduğu bir vatandaşlık anlayışı esas alınmalıdır.
- Kapsayıcı muhataplık: Kürt meselesinin çözümü, yalnızca bir kesimin değil, tüm vatandaşlarımızın, tüm siyasi partilerin ve sivil toplumun ortak gündemi olmalıdır. Karşılıklı güvensizlik yerine güven esas alınmalıdır.
- Anadilin eğitimde ve sosyal hayatta kullanımı: Anadilin öğrenilmesi ve kullanımı temel bir insan hakkıdır. Türkçeyle birlikte Kürtçenin de eğitimde ve kamusal hizmetlerde kullanılmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır.
- Demokratik yerel yönetimler: Merkezi vesayet mekanizmalarının yerine, demokratik meşruiyete dayalı ve yerinden yönetime imkân tanıyan bir yerel yönetim sistemi inşa edilmelidir. Seçilmişlerin yargı kararı olmadan görevden alınması ve kayyım atanması uygulamaları son bulmalıdır.
- Sınır ötesindeki Kürtlerle sağlıklı ilişkiler: Türkiye, komşu ülkelerdeki Kürtleri bir tehdit değil; bölgesel barışın, istikrarın ve ortak geleceğin paydaşı olarak görmeli, dışlayıcı değil kapsayıcı bir vizyon geliştirmelidir.
- Yeni bir sosyo-ekonomik kalkınma stratejisi: Özellikle gençlerin ve kadınların bölgeye dair umutlarını yeniden canlandıracak, tarım, hayvancılık, eğitim ve teknoloji odaklı bölgesel kalkınmayı hedefleyen bütüncül bir strateji geliştirilmelidir.
TIKLAYINIZ: Davutoğlu'nun konferansa ilettiği mesajın tamamı
(AB)

