Sevgide ve Öfkede Sınır Tanımıyoruz
Yörükoğlu, Türk insanının çocuklarıyla ilişkisinin bu kültürü çok güzel yansıttığını da söyledi.
"Türk insanı çocukları çok sever. Onlar için yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Ancak, sevgisinde aşırıya kaçar. Sonuçta, bizde çocuklara dayatılan sevgi sıkıcı ve boğucu olur."
Yörükoğlu, şu noktalara dikkat çekti:
Pasif ve düşüncesiz
* Türk insanının çocuk eğitiminde ne kadar pasif ve düşüncesiz davrandığını örnekler de çok net bir şekilde ortaya koyuyor.
* Japonlar 6 yaşına kadar çocuklarını çok serbest bir şekilde yetiştiriyor ve hiç bir kural koymuyor.
* Amerikalılar ise 6 yaşına kadar çok sıkı bir disiplin uyguluyor, sonra da alabildiğine özgür bırakıyor.
* Oysa Türkler hiç bir yaşta onların yakasını bırakmıyor.
* "Çocuğunuzun nasıl olmasını istersiniz" diye sorsalar, bizde hemen "uslu, efendi, saygılı olsun" denir, "özgür olsun" denmez.
* Bizim kültürümüzde böyle. Yanımızdan ayırmayız onları, evlendiklerinde bile yakalarını bırakmayız. Bu da aile içi bağların güçlü olmasından kaynaklanıyor. Bizde çocuklara duyulan sevgi sıkıcı ve biraz da boğucudur.
Milli spor mu?
Konuşmasında bir anısını anlatarak dayak olayına değinen Yörükoğlu, "Türk insanı öfkesinde de sevgisinde de cömert. Ve dayak adeta milli spor haline getirilmiş" diye konuştu. (FA)