Seçim İçin Feministler, 28 Mayıs’ta yapılacak ikinci tur Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde yayınladığı açıklama ile “Kazanılmış haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz” çağrısı yaptı.
Ayrıca feminsitler, İstanbul'un çeşitli ilçelerinde kurulan pazarlarda yurttaşlara bildiri dağıtıp Erdoğan'ın kazanması halinde kadınların kaybedeceği hakları analtıyor.
“Her dair direnmeye devam”
Feministlerin açıklaması şöyle:
“Biz, ittifak ortaklarını ürkütmemek için İstanbul Sözleşmesi’ni mutabakat metnine dahi koyamayanlara değil, kendi mücadelemize güveniyoruz. Bu mücadelede, bugün her iki ittifakın da yükselttiği ırkçılığa, kayyuma, faşizme, ayrımcılığa asla yer yok. Seçim kazanmak için zaten güvensiz ve güvencesiz olan göçmen kadınların hayatlarını riske atacak veya kayyumlara kapı aralayacak bir politika kabul edilemez."
"Kadına yönelik şiddetin sorumluluğunu patriyarkada ve erkeklerin daima sırtını sıvazlayan siyasette değil, savaş yüzünden yerini yurdunu bırakmak zorunda kalan insanlarda aramak, bir nüfusu bütünüyle suçlu ilan etmek ırkçılıktır.”
“Özgecan Aslan’a tecavüz edip öldürenler göçmen miydi? HKG’yi 6 yaşında evlendirenler göçmen miydi? 2 yaşında çocuğu istismar eden Furkan Sevinç göçmen mi? Ceren Özdemir’i sokakta takip edip katleden Özgür Arduç göçmen miydi? Ya Şule Çet’i camdan atanlar? Hiçbiri göçmen değil."
"Demek ki bizim gece sokakta güvende ve özgür yürümemizi göçmenlerin sınır dışı edilmesi sağlamayacak. Patriyarkal kapitalizmi ve yarattığı tahribatı bu şekilde maskelemek kadınlara yalnızca zarar verir. Gittikçe yoksullaşmamızın, emeğimizin karşılığını alamamamızın, savaş politikalarının ve erkek şiddetinin sorumluluğunun göçmenlere yıkılmasına, bunun için kadınların tacize karşı haklı isyanının araçsallaştırılmasına izin vermiyoruz.”
“Bizim göçmen kadınlarla, Dina’yla, Jesca’yla, Emani’yle, Nadira'yla mücadelemiz ortak! Bizim kayyum atandığı için belediyesi elinden alınan, kadın merkezi kuran kursuna dönüştürülen Kürt kadınlarla da mücadelemiz ortak. Diyarbakır’da, Van’da, Cizre’de halka seçimle yönetilme hakkını tam anlamıyla tanımayanlar, atama yoluyla yönetimi herhangi bir biçimde meşrulaştıranlar hiçbir yerde demokrasiden, haktan, hukuktan bahsedemez. Seçimlerimizi, hayatımızı, haklarımızı, emeğimizi ve irademizi gasp etmeye kalkanlara karşı birlikte ve her daim direnmeye devam.”
(EMK)