Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın ilk duruşmasına Almanyaya iltica etmiş bulunan ŞE ve sanık askerler katılmadı.
Yetki belgeleri kabul edilmedi
ŞEnin vekalet verdiği avukatlardan Fatma Karakaş, hava muhalefeti nedeniyle Mardine gidemediğinden; Eren Keskin ise Almanyada olduğundan duruşmada hazır bulunamadı.
Mahkeme, Alman makamlarından Karakaş ve Keskin adına çıkartılmış vekaletin Türkçeye çevrilmesini istedi. Karakaş ve Keskinin yetki verdiği avukatlar Gülay Koca, Ayla Akat, Meral Danış, Reyhan Yalçındağ ve Aygül Demirtaşın yetkisini de vekaletlerin Türkçeye çevrilmeden geçerli sayılamayacağı gerekçesiyle kabul etmedi.
Mahkeme, ŞEnin hastane raporları ile eksik belgelerin tamamlanması için duruşmayı 5 Kasıma erteledi.
15er yıl hapis isteniyor
İddianamede, olay tarihinde Derik Çayönü ile Mazıdağı Gonarköy Jandarma Karakollarında görev yapan kişiler hakkında Türk Ceza Kanununun (TCK) 416, 417 ve 243. maddeleri uyarınca 15er yıl hapis cezası isteniyor.
Karakaş: Eksikler ileride tamamlanabilir
Gözaltında Tecavüz ve Tacize Karşı Hukuki Yardım Projesi'nin öncülerinden avukat Fatma Karakaş; davanın mahkemenin geçerli saymadığı vekaletler aracılığıyla, Keskin ve kendisinin başvurusu üzerine açıldığını hatırlattı.
Karakaş, mahkemenin yetki belgelerini kabul etmemesine anlam veremediğini, ancak eksikliklerin gelecek duruşmaya kadar tamamlanabileceğini belirtti.
Keskin: Davayı sürümcemede bırakmanın bir yolu
Avukat Eren keskin ise, vekaletlerin hukuka uygun olduğunu vurguladı; erteleme kararını davayı sürüncemede bırakmanın bir yolu olarak nitelendirdi.
Vekaletler geçersiz olsaydı, suç duyurumuz kabul edilmezdi, soruşturma başlamazdı diyen Keskin, sözlerini şöyle sürdürdü:
Mahkemenin bu girişimi sonuçsuz kalacak. Çünkü, bugünkü gelişmelerin hukuken hiçbir anlamı yok. Dosyanın eksiklerini önümüzdeki duruşmaya kadar tamamlayacağız dedi.
Davanın geçmişi
1993 ve 1994 yıllarında üç kez gayri resmi olarak gözaltına alındığını ve her defasında işkence ve tecavüze maruz kaldığını iddia eden Ş.E. ile ilgili dava, başvurudan beş yıl sonra açılabildi.
1972 doğumlu Ş.E. yaşadıklarını ilk kez 1998'de, tehditler yüzünden kaçmak zorunda kaldığı Almanya'da, Kadına Yönelik, Devlet Kaynaklı Cinsel Şiddet konulu bir panelde dile getirdi.
Ş.E., panelin konuşmacısı, Gözaltında Tecavüze Hukuki Destek Projesi avukatı Eren Keskine yaşadıklarını anlattı ve vekalet verdi.
Keskin, 14 Ekim 1998'de, Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı'na tecavüz ve işkence iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Dilekçede, "Her gözaltısında da işkence gören müvekkilimiz, ağır işkencelerden geçirilmiş, ilkinde sopa ve elle, daha sonra da vajinal yoldan olmak üzere defalarca tecavüze uğramıştır. Müvekkilimiz, her gözaltından sonra savcılığa çıkarılmadan serbest bırakılmış ve ölümle tehdit edilmiştir" denildi.
Suç duyurusu reddedilince avukatlar Eren Keskin ve Fatma Karakaş, bir üst mahkeme olan Mazıdağı Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurarak takipsizlik kararına itiraz etti.
Tedaviye ilişkin raporlar
Avukatlar itiraz dilekçesine, Ş.E.'nin Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İzmir Temsilciliği Tedavi Merkezi ile Uluslararası Berlin İşkence Rehabilitasyon Merkezi'nde gördüğü tedaviye ilişkin raporları da ekledi.
Söz konusu kurumların hazırladığı ve Ş.E.'nin işkence ve tecavüz öyküsüyle uyumlu travmalar yaşadığı belirtilen raporları dikkate alan Mazıdağı Ağır Ceza Mahkemesi de, 10 Şubat 1999'da itirazı kabul edip dava açılmasına karar verdi.
Bunun üzerine Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı'nca başlatılan soruşturma sonunda, 405 asker hakkında TCK'nın tecavüz ve işkence suçlarını düzenleyen 416. ve 243. maddeleri uyarınca dava açıldı.
Savcı Yeşim Doğan Karın hazırladığı iddianamede, Ş.E.'nin ilk olarak Kasım 1993'te Çayköyü'nde gözaltına alındığı belirtilerek, "Gözaltı esnasında Ş.E. çırılçıplak soyulmuş, falakaya yatırılmış, elektrik şokuna maruz bırakılmış, bir araba tekerleğinin içine geçirilerek yuvarlanmış, ölümle tehdit edilmiş, yedi günlük gözaltı boyunca gözleri bağlı iken göremediği kişilerce sopa ve elle olmak üzere iki kez tecavüze uğramış ve savcılığa çıkarılmadan serbest bırakılmıştır" denildi.
Devamında diğer gözaltılardan bahsedilen iddianame şöyle devam etti:
"İkinci kez 1994 Mart ayında gözaltına alınan ve iki hafta tutulan Ş.E., yoğun işkencelere maruz bırakılmış, yine gözleri bağlı iken çırılçıplak soyulmuş ve güvenlik kuvvetlerince vajinal yoldan tecavüze uğramış, bu nedenle kanama geçirdiği için hastaneye kaldırılmıştır. Ş.E., 1994 Eylülü'nde de Konur Köyü yakınındaki tarlada çalışırken, operasyon yapan askeri birliklerce gözaltına alınmış, dövülüp işkence görmüş ve götürüldüğü boş bir evde önce bir subay, ardından da iki ya da üç er tarafından tecavüz edildiğini anlatmıştır."
Tanık: Duymuştum
İddianamede, Derik İlçe Jandarma Karakolu ile Mardin İl Jandarma Alay Komutanlığı'nın söz konusu tarihlerde Ş.E. isimli bir kişinin kaydı olmadığına dair yazı gönderdiği ve Mardin'deki sağlık kurumlarında da kişinin kaydına rastlanılmadığı belirtildi.
İfadesi alınan üç sanıktan biri olan Murat Karataş'ın, kendisinden önceki devrelerinden olayı duyduğunu söylediği belirtilen iddianamede, Mehmet Yurdakul'un da Ş.E.'nin yakalanması operasyonuna katıldığını, ancak sorgusunda bulunmadığını anlattığı yazıldıktan sonra, 405 sanığın her birinin eylemlerine uyan suç maddelerinden cezalandırılması istendi. (BB)