Haberin İngilizcesi için tıklayın
HDP Eş Genel Başkanı Pror. Dr. Mithat Sancar, "Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşü" öncesinde Hakkari HDP İl binasında konuştu, şunları söyledi:
"Darbecinin ilk işi halk iradesine darbe"
"Bir araya gelmemize bile izin vermiyorlar. Ancak biz yürekten bağlıyız. Kimse birliğimizi bozamaz. Yüreklerde de sokaklarda da birlikte olacağız.
“Yüreklerimiz bir, halkımızla aramıza hiç kimse duvar öremez. Hiç bir güç imkân ve ihtimal yaratamaz. Bizim yürüyüşümüz darbeye karşı demokrasi yürüyüşüdür. Darbecilik, halkın iradesini gasp etmektir. Halkı zulüm altına almaktır. Darbe sadece tankla, topla yapılmaz. Darbe yargıyı kullanarak, iktidarın imkânlarını kullanarak da yapılır. Her darbecinin ilk işi halkın iradesini gasp etmektir.
"Bu iktidar da aynı yöntemleri kullanıyor. Yargıyı kullanıyor, iktidarın imkânlarını kullanıyor. Bunun da adı siyasi darbedir. Darbecileri en çok korktuğu özgürlüktür. Önce halkın iradesini gasp ederler, hemen özgürlükleri yok ederler. Yürüme hakkımız, mevcut Anayasa'dan kaynaklanıyor. Halkımız sağlığı bizim için çok değerlidir. Sağlık şartlarını iktidardan önce düşünüyoruz. Eğer gerçekten pandemi iktidarın sorunu olsaydı, en başta halkın sağlığını koruyacak düzenlemeleri düşünürdü. Şimdi bizim demokratik haklarımızı kullanmamız söz konusu olduğunda pandemiyi bahane ediyor.
"Eğer Anayasa'nın tanıdığı hakkı uygulatmıyorsa bu darbeciliktir. Hukuk tanımamak, Anayasayı tanımamak darbeciliktir. HDP demokratik siyasette her şart altına var olmayı kafasına koymuştur, ruhuna yerleştirmiştir. Siyasetle, demokrasiyle ülkenin özgürlük, Kürt sorununu çözmek için buradayız. Onun için siyasetteyiz, ama iktidar siyaseti de boğmak istiyor. Siyaseti boğmak isteyen her anlayış darbecidir. Halkın sorunlarını bir kenara bırakın, yandaşa rant, iktidarını devam ettirmek için hedefleri, kendi varlık meselesi haline getiren iktidar, demokrasiyle hiç bir alakası olmayan anlayıştır.
'Adalet için yürüyoruz'
“Bu yürüyüş demokrasi yürüyüşüdür. Demokrasinin vazgeçilmez şartı halkın iradesine sahip çıkmaktır. Kayyım politikası en büyük darbedir. Hakkari halkı belediye başkanlarını yüzde 65 oyla seçti. Belediyeye el koymak, kendi memurunu belediyenin başına getirmek, Hakkari halkının iradesini yok saymaktır. İşte biz bu iradeyi korumak için buradayız.
“Bir halkın iradesine saldırmak, onun haysiyetini hedef almak demektir. Burada, Van'da, Diyarbakır'da, Iğdır'da, Kürt halkının iradesini yok sayan bu kayyım politikası, aynı zamanda Kürt halkının haysiyetine saldırıdır. Bu mücadele Kürt halkının haysiyet mücadelesidir. Kürtçeyi belediye hizmetlerinden çıkarmak, kısaca Kürtçeye saldırıdır. Bir halkın diline saldırmak, haysiyetini hedef almaktır. Dilimize, kimliğimize sahip çıkma mücadelesi her şeyden önce bir haysiyet mücadelesidir.
"Bu yürüyüşümüz adalet içindir. Yargıyı muhalefeti tasfiye etmek için kullanan iktidar, adaleti yelteniyor. Bir toplumu çürütebilecek, siyaseten, ahlaken çürütebilecek en önemli şey adaleti yok etmektir. Biz adalet için buradayız. Haksız ve hukuksuz yere milletvekillikleri düşürülen Leyla Güven için, Musa Farisoğulları ve Enis Berberoğlu için yürüyoruz. Haksız hukuksuz yere rehin olarak tutulan önceki dönem Eş Başkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, Abdullah Zeydan, Gültan Kışanak, hapiste tutulan bütün gazeteciler için, aydınlar için yürüyoruz. Osman Kavala için yürüyoruz. Hapiste haksız yere tutulan basın emekçileri için yürüyoruz.
Kürt Sorunu
“Sevgili kardeşlerim, Kürt sorununun demokratik çözümü için yürüyoruz. Kürt sorunu ancak siyasi yöntemlerle demokratik zeminde çözülebilir. Gelin Kürt sorununu, ülkenin vicdanlı insanları, adaletten yana herkes bir araya gelsin, demokratik zeminde birlikte çözelim. İktidara da çağrı yapıyoruz: Kürt sorunu bombalarla, tankla, şiddetle çözülmez. Hapisle çözülmez. Bunu deneyen bütün iktidarlar tarihin çöplüğündedir. Atılan her bomba, sıkılan her mermi, bu ülkede yaraları derinleştirir, barışı uzaklaştırır, halkın ekmeğini küçültür, işini elinden alır. Barış için yürürken, özgürlük için de aş için de iş için de yürüyoruz. Gelin el ele verelim. Onurlu bir barış için yürüyelim, Kürt sorunun demokratik çözümü için yürüyelim. Bu ülkenin bütün halkları eşit bir şekilde yaşasın diye hep birlikte yürüyelim.
“Günlerdir bu yürüyüş için televizyonlarda olmadık hikayeler uydurdular, HDP’yi provokasyon peşinde olan bir parti olarak gösteriyorlar. HDP hiç bir provokasyona malzeme vermez, izin vermez. Hiçbir provokasyona zemin sunmaz. Asıl provokasyon Anayasal demokratik hakların kullanılmasını engellemektir. Bir buçuk saattir orada bekliyoruz.
"Kalabalık bir toplantı yapmayacağız. Biz de halkımızın sağlığını düşünüyoruz. Bilmez miyiz Hakkari halkı kendi çocuklarını yalnız bırakmaz. Ama biz kendimiz istemiyoruz. Halkın sağlığı da bizim sorumluğumuzdur. Fakat vekillerini çarşının başında bir açıklama yapmasına izin vermiyorlar. Bu sadece gerilimi arttırmaya yarar ama HDP’yi kimse bu yoldan gerilim sebebi olmaya çekemez. Biz siyasette ısrarcıyız. Demokratik siyaset zeminini asla terk etmeyeceğiz. Demokratik haklarımızı kullanmaktan asla vazgeçmeyeceğiz." (EMK)