Fotoğraf: AA
Pandemi nedeniyle eve taşınan çevrimiçi dersler, ödevler ve farklılaşan yaşam rutini bazı ebeveynlerle çocukları çıkmaza soktu.
Klinik Psikolog Emre Konuk, sürecin her iki taraf için de zor olduğuna dikkati çekiyor. Çocukları okul ve ödevler için bilgisayar başına oturtmaya çalışırken oyun ile ilgili sınırlandırma getirmenin, evde ders - oyun dengesini sağlamanın zor olduğunu belirten Konuk şunları söylüyor:
TIKLAYIN - "Tüm Olağanüstü Durumlar Aslında En Çok Çocukları Etkiler"
TIKLAYIN - Çocuklarla Evde Olan Yetişkinler İçin Mini Kılavuz ve Üç Etkinlik Önerisi
"Anne-baba aynı dili kullanmalı"
"Eğer bu durum ve gerekçeleri çocuğa iyice izah edilmezse, özellikle küçük yaş grubundaki çocuklar uyum sağlamakta güçlük çekebilir. Çocuk ve ebeveynler arasında ciddi çatışmalar yaşanabilir. İlişki kötüleşirse, çocuk inadına anne-babanın istediği ya da önem verdiği şeyi yapmamaya başlar. Bu nedenle süreci onlara iyi açıklamalıyız. Bunun 'evden eğitim' olduğunu, virüs salgını nedeniyle eğitimin okuldan eve taşındığını, her gün derslere katılmak zorunda olduğunu net ve kararlı şekilde izah etmeliyiz. Bu konuda anne - baba aynı dili kullanmalı ve uygulamada da bu sözlerin arkasında durmalıdır."
"Net, kararlı, sağlam ve tutarlı bir duruş şart" diyen Konuk, çocuklara bilgi vermenin şart olduğunun altını çiziyor.
TIKLAYIN - Karantina Günlerinden Geleceğe Çocuklardan Notlar...
Umut verici sözler
"Verilecek bilgi çocuğun yaşına, gelişim düzeyine göre ayarlanmalı. Kişisel kaygılar çocuğa yansıtılmamalı. Neden evde olduğumuz, bu durumun neden hala devam ettiği, tedbir amaçlı neler yapmamız gerektiği çocuklara açıkça anlatılmalı. Yeni gelişmeler oldukça onlara tekrar bilgi vereceğimiz de söylenmeli. O zaman çocuklar çok daha rahat ve güvende hissederler. 'Evimizdeyiz, güvenli yerimizde... Tüm bunları beraber atlatacağız, yeniden dışarı çıkacağız, sen arkadaşlarınla okulda buluşacaksın...' gibi destekleyen ve umut verici sözlerimizi de eksik etmemeliyiz."
Çocukların sosyalleşme konusunda yaşadığı sorunlara da dikkat çeken Konuk şöyle devam ediyor:
"Süreç ile birlikte sosyalleşme, mecburen sadece online ortamda devam edecek. Bu durum elbette onların sosyal gelişimlerini bir oranda olumsuz etkileyecek. Uzaktan da olsa arkadaşlarından kopmamaları için onları desteklemek önemli. Arkadaşlarıyla telefondan ve bilgisayardan konuşmalarına, grupça oynadıkları online oyunlara belli ölçüde izin verilmeli."
Baskı kurmadan...
Dönemin ilkokula yeni başlayan öğrencilerle sınava hazırlanan grup için daha kritik olduğunu aktaran Konuk şu önerilerde bulundu:
"Bu süreçten belki de en olumsuz etkilenen öğrenci grubu onlar oldu. Tüm hayatımız boyunca eğitim-öğretim yaşamımızda ilk deneyimlerimizin yeri hayati bir öneme sahiptir. Bu ilk zamanlarda, öğrenmenin keyifli bir şey olduğu algısını çocuklara verebilmek çok kıymetlidir. O nedenle onlara baskı kurmadan, öğrendiği her yeni şeyden sonra güzel sözlerle ve neşeyle onu takdir ederek onların yolculuğuna ortak olmak gerekir.
"'Her geçen gün yeni şeyler öğreniyorsun, büyüyorsun, merak ediyorsun, sorular soruyorsun. Seni böyle görmek beni çok mutlu ediyor. Gurur duyuyorum seninle.' gibi ifadelerle onları desteklemeliyiz. Elbette tüm dünyada her anlamda büyük bir belirsizliğin hâkim olduğu bu yıl, sınava hazırlanan öğrencilerin kaygıları daha da arttı. Maalesef öğrencilerin motivasyonu oldukça olumsuz etkilendi ve etkilenmeye devam ediyor. Yetişkinler olarak korkularımızı çocuklara yansıtmamaya çalışmalıyız."
(AÖ)