Sağlık Hakkı İçin Çalışan Yurttaşların Davası
İstanbul Tabip Odası ve 11 sendika, meslek örgütü ve sivil toplum örgütünden toplam 85 kişi 255 yıla kadar hapis cezası talebiyle yargılanıyor.
Davanın ilk duruşması Çarşamba günü (13 Ekim) görülecek.
Türk Tabipler Birliği (TTB), davanın "İyi hekimlik değerleri ışığında mesleklerinin gereğini yapan ülkemizdeki tüm hekimlerin, dahası sağlık hakkının geliştirilmesi için çaba sarf eden tüm sağlık çalışanı ve yurttaşların davası" olduğunu söyleyerek destek istedi.
TTB'den yapılan açıklamada, görev bırakma eylemi ile de gündeme getirilen talepler şöyle sıralandı:
* Bugünün sorumlusu olan son yirmi küsur yıldır uygulana gelen politikaların devamı anlamındaki yasal düzenleme girişimleri durdurulmalı.
* Genel bütçeden Sağlık Bakanlığı'na ayrılan pay yüzde 10'a çıkarılmalı.
* Sağlık çalışanları emeklerinin karşılığını almalı.
* Özlük hakları, iş güvencesi ve halkın eşit, ulaşılabilir, ücretsiz sağlık hizmeti alması sağlanmalı.
TTB, bu çerçevede geçtiğimiz hafta sonu uluslararası katılımlı, yargılanan kurum temsilcilerinin katıldığı, tüm kurumların ve basının çağrılı olduğu "Sağlıkta Neo-liberal Dönüşüm ve Sağlık Hakkı İçin Mücadele" başlıklı bir toplantı düzenledi.
TTB, 2005 bütçesi Uluslar arası Para Fonu'nun (IMF) belirlediği temel büyüklüklere göre hazırlanırsa, bütçenin Meclis'e iletildiği gün Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) üyelerine faks, e-mail gönderme etkinliği gerçekleştirileceğini açıkladı.
"2005 bütçesinden fayda yok"
TTB Genel Yürütme Kurulu, sağlık alanındaki son durumu ve birliğin eleştiri ve önerilerini içeren bir açıklama yaptı:
* Kamuoyu ile henüz paylaşılmayan, sadece IMF ile birlikte hazırlandığı bilinen ve bir ülkenin temel belgelerinden birisi olan 2005 bütçesinin açıklanan büyüklükleri önümüzdeki dönemin olumluluk içermediğini ortaya koymaktadır.
* TBMM'nin kabul ettiği fakat Cumhurbaşkanı tarafından iade edilen Kamu Yönetimi Temel İlkeler Kanunu, Sağlık Bakanlığı'nın taşra teşkilatını ortadan kaldırarak, sağlık hizmet sunumunu il özel idareleri aracılığı ile bütünüyle piyasaya devredecek.
* Bu durum sağlığı kamusal bir hak olmaktan çıkarmakta, hekimler dahil çalışanlarının iş güvencelerini ortadan kaldırarak sözleşmeli personel uygulamasını esas almakta, sağlık hizmet sunumunu binlerce parçaya ayırmakta.
* Kamu Yönetimi Temel İlkeleri Kanunu gereği hazırlanan Sağlık Kanunu taslağı koruyucu hekimliği parçalayacak. Kanun taslağı hekim dahil tüm çalışanların sözleşmeli çalışmasını esas almakta, pek çok konunun yönetmeliklerle düzenleneceğini atıf yaparak etik, bilimsel alanlar dahil tüm yetkiyi Sağlık Bakanlığı yetkisine almaktadır.
"Sözleşmeli personel uygulamasına hayır"
* Hükümetin hazırladığı Kamu Personel Kanunu Taslağı, tabipler de dahil 1.5 milyonu aşkın kamu çalışanının sözleşmeli personel haline gelmesine ve iş güvencesinin ortadan kalkmasına yol açacak.
* Sözleşmeli personel uygulaması ücretlerin düşmesine, kazanılmış sosyal hakların kaybedilmesine ve iş güvencesinin yok olmasına yol açacak.
* Bakanlık tarafından dört ilde pilot uygulama ile başlayacağı söylenen Aile Doktorluğu Türkiye koşullarına uygun değildir. Yapılması gereken genel pratisyen hekimlik ve sağlık ocaklarına dayalı birinci basamak modelini geliştirmektir.
* Plansızca açılan ve yetersizlikleri açık olan tıp fakültelerinden her yıl dört binin üzerinde hekim mezun oluyor. Bakanlık yeni mezunlara istihdam olanağı yaratmazken hali hazırda kadrosu olan hekimlere de yönelik son derece keyfi ve baskıcı bir uygulamayı sürdürüyor. Son örnekte olduğu gibi, sayıları binlerle ifade edilen başasistan ve uzmanlar zorla yer değiştirtmeye ve yerlerini boşaltmaya zorlanıyor, kadrolaşma yaygınlaştırılmak isteniyor.
* Israr edilen "performansa dayalı ücretlendirme" uygulaması farklı hekim grupları arasında eşitsizliğe yol açıyor; sağlık hizmeti sunumunda ekip anlayışını parçalıyor
"Yolsuzlukla mücadele samimi değil"
* Sağlığın finansmanı için ek vergi anlamına gelen ve Türkiye'de finansman, insan gücü ve teknik alt yapı olarak uygulanması olanaksız olan "Genel Sağlık Sigortası" ve çalışanların pek çok hakkını ortadan kaldıracak düzenlemeleri içeren "Sosyal Güvenlik Reformu" çıkarılmaya çalışılmakta.
* İlaç ve tıbbi teknolojide her düzeydeki yolsuzluklar konusunda yeterli politikalar uygulanamazken, sağlıkta tasarruf adı altında bütçe ve ilaç uygulama talimatları ve hekimlerin reçete düzenleme yetkileri kısıtlanıyor.
* "Sağlık Uzmanlık Kurumu Kanunu", "Beşeri Tıbbi Ürünlerin Klinik Araştırmaları Hakkında Yönetmelik" gibi düzenlemeler bilimsel bağımsızlığı ortadan kaldıracak.
* TTB yasasına ilişkin öneriler ışığında hiçbir düzenleme yapılmıyor. Çıkarılmaya çalışılan Sağlık Meslek Mensupları Birliği Kanunu meslek birliklerini Bakanlığın alt kolu haline getirmeye çalışıyor; birliklerin işlevlerini kısıtlıyor.(EÜ)