Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın Çağlayan Adliyesi’nde rehin tutulmasıyla ilgili Başbakan talimatıyla getirilen yayın yasağını ve akreditasyon uygulamasını bir “alışkanlık” olarak eleştirdi.
RSF Doğu Avrupa ve Orta Asya Bürosu temsilcisi Johann Bihr, “Türkiye’de en bayağı sansür sıradanlaştıkça ve endişeye doğurdukça yürütme de sorumluluğunu üstlenmede bir sakınca görmüyor” dedi.
Bihr: Halkın bilgilenme hakkı ayaklar altında
Türkiye her hassas meseleye yayın yasağı getirildiğini açıklayan Bihr, iktidarın, bilinmesinde kamu yararı olan konularda halkın bilgilenme hakkını ayaklar altına aldığını savundu.
TGC, TGS, Konsey, DİSK Basın-İş kınadı
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Türkiye Gazeteciler Sendikası’ndan (TGS) sonra son olarak da Paris merkezli uluslararası çapta medya özgürlüğünü savunan RSF, Başbakan Davutoğlu’nun talimatıyla getirilen geçici yayın yasağını kınadı.
TGS, Akşam gazetesi muhabiri Hilal Yıldırım’ın Çağlayan Adliyesi’nde rehine olayını basın odasından görüntülemeye çalışırken darp edilmesini, Birgün muhabiri Ece Aydın’ın da gözaltına alınmasını kınadı
DİSK Basın-İş de, Ece Aydın’ın gözaltına alınmasına da tepki gösterdiği açıklamasında, AKP iktidarının artık sarı basın kartını da yeterli bulmadığını, “Benden olmayan gazetecilik yapamaz” mantığından hareket ettiğini savundu. DİSK Basın-İş, gazetecileri baskılara karşı örgütlü olmaya çağırdı.
Başbakan: Akreditasyon talimatını ben verdim
Başbakan Ahmet Davutoğlu Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın cenaze töreninde bazı basın kuruluşlarının akreditasyon sansürü ile ilgili açıklama yaptı: "Ben verdim talimatı".
“Maalesef medyamızın bazıları bu acıyı paylaşırken, başka bir kesimi de daha evlat acısı yüreğini inmiş ailenin acısı dururken bu sabah gazeteleri açtığınıza o resimleri, şakağına silah dayanmış resimleri yayınlama ahlaksızlığını, nezaketsizliğini göstermiştir.”
Başbakanın sözleri
Medyayı özeleştiri yapmaya çağıran Başbakan şöyle konuşmuştu:
"Akreditasyon talimatını ben verdim. Ne eleştiri gelirse gelsin hepsine hazırım. Bütün ızdırapları yaşadıktan sonra bir ricada bulundum. Medyaya dikkatli olunması için rica ettim. Birçok kere söyledik. Gece yarısından itibaren sayfaları gördüğümüzde insani duyarlılık görmedim ben. Muhterem eşleriyle görüştüğümde neler hissettiğini ben biliyorum. Evladını gördünüz, sabah bu gazeteyi gördüğünde ne hissetti?...” (EÖ)