CHP’de Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile başlayan iktidarla görüşme dalgası sürüyor. Bugün CHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile bir araya geldi.
Görüşme adresi Hazine ve Maliye Bakanlığıydı. Basına kapalı gerçekleşti ve 4 saatten uzun sürdü. Görüşme sonrasında Bakan Şimşek, Karatepe'yi aracına kadar uğurladı. İki isim de burada gazetecilerle konuşmadı.
Karatepe CHP Genel Merkezine döndükten sonra görüşmeyle ilgili bir basın açıklaması yaptı. Şimşek’e dört ana talep ilettiklerini belirten Karatepe bunları asgari ücret ve emekliye zam, tarımsal desteklerin arttırılması ve vergide adaletsizliğin giderilmesi olarak sıraladı.
Ancak “4 saatin sonunda acı reçeteyi yine vatandaşa çıkaran anlayışlarında bir değişim iradesi olmadığını maalesef gördük" diyerek görüşmeyi özetledi.
Görüşme öncesindeki eleştirilerle ilgili de "İktidarın milletin yaşadığı ekonomik yıkımdaki sorumluluğuna ortak olacak değiliz. İktidarın bundan sonra yapacaklarına kredi açacak da değiliz. Biz temsil ettiğimiz kitlelerin haklarını savunmak, toplumun acil sorunlarını bizzat muhatabına iletmek ve bedeli ödeyenin vatandaş olmaması için bu görüşmeyi gerçekleştirdik. Yapıcı muhalefet anlayışıyla daha önce kamuoyuna açık olarak söylediğimiz şeyleri paylaştık" dedi.
Karatepe’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Zenginlerin zenginleştiği, yoksulların yoksullaştığı bir dönem"
Ekonomi politikaları: Uygulanmakta olan ekonomik programın Türkiye’de nasıl bir bölüşüm şoku yarattığını hepimiz biliyoruz. En üst gelir grubunda yer alanların gelirlerinde ciddi artış olurken düşük gelirlilerin gelirlerinde bir gerileme olduğunu görüyoruz. Zenginlerin zenginleştiği, yoksulların yoksullaştığı bir dönemdeyiz. Uygulanan ekonomik politikalarının temel hedeflerinden bir tanesi yurt içi talebin dengelenmesine yönelik tedbirlerin alınması. Oysa biz biliyoruz ki Türkiye’de talebin önemli bir kısmı üst gelir grubunda yer alanlardan kaynaklanmaktadır. Talebi dengelemek ya da baskılamak için düşük gelir grubunda yer alanların gelirlerindeki artışın, örneğin ücret aylıklarının, emekli maaşlarındaki artışın sınırlandırılmasının doğru olmadığını görüyoruz. Bunu da sayın bakana çok açık bir biçimde ifade ettik.
"Maaşlarda artış yapılması bir zorunluluk"
Asgari ücret, emekli maaşları: Enflasyonun bu kadar yüksek seviyede seyrettiği bir dönemde asgari ücrete zam yapılmamasını şiddetle reddediyoruz. Buna razı olmamız söz konusu değil. Bu artışın yapılmasının bir zorunluluk olduğunu sayın bakana ifade ettim. Benzer şekilde emekli aylıklarında da artış yapılmasının bir zorunluluk olduğunu ifade ettim.
Yasadan gelen enflasyon kadar artış yapmak zorunda olsalar da biz bunun yeterli olmadığını, bunun üzerine de artış yapılması gerektiğini söyledik. Ancak memur emeklileri açısından durumun çok daha olumsuz olduğunu da ifade ettik.
Geçen yıl sayın cumhurbaşkanının bir açıklaması vardı; kamu çalışanlarına, memurlara seyyanen yapılan bir zam vardı ‘biz bunu aynen memur emeklilerine de uygulayacağız’ demişti ama üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen uygulanmadı. Bunun da uygulanması gerektiğini sayın bakana ifade ettim.
Tarım destelemeleri: Tarım konusundaki düşüncelerimizi de paylaştık. Tarımın çok önemli bir konu olduğunu düşünüyoruz. Tarımın bir ulusal güvenlik meselesi olduğunu, bir ülkenin birincil amacının vatandaşlarının uygun maliyetle gıdaya erişebilmelerini sağlamak olduğunu sayın bakanla paylaştım.
"Vergi sisteminin adaletli değil"
Vergi adaleti: İnsanların ekonomik güçleriyle orantılı olarak vergi ödemesi gerektiği konusundaki görüşlerimizi de paylaştık. Bugün Türkiye’deki vergi sisteminin adaletli olmadığını, ödenen vergilerin ekonomik güçle ilişkili olmadığını, özellikle düşük gelirli vatandaşların üzerindeki vergi yükünün çok ağır olduğunu ifade ettik. Bu çerçevede sayın bakana düzenleme yapılmadı gerektiği konusunda bazı önerilerde bulunduk.
Kredilerden alınan vergi: İktidarın yeniden göreve geldikten sonra ilk yaptığı şey faiz oranlarında ciddi artışa gitmek oldu. En yüksek artışın özellikle düşük gelir gruplarının çok sık kullandığı kredi kartlarında ve kredili mevduat hesaplarının faiz oranlarında olduğunu biliyoruz. Kredili mevduat hesaplarına aylık yüzde 5 faiz uygulanıyor. Ama daha vahim olanı bu hesaplar ya da kredi kartları üzerinden kullanılan kredilere ödenen faizin yüzde 30’u kadarı verginin de vatandaşın omuzlarına yüklenmiş olması. Bu bizim kabul edebileceğimiz bir şey değil.
Muhtaç olan insan kredinin maliyetine bakma imkanına bile sahip değil. Faizin bu kadar yükselmesine rağmen KMH’taki borç tutarı 116 milyar TL’den 260 milyar TL’ye yükseldi. Vatandaş geliri olmadığı için bu yüksek faizli imkandan borçlanıyor. KMH üzerinden en düşük gelir grubundan yaklaşık ayda 2 milyar TL vergi alınıyor.
"KÖİ'lere bu yıl 160 milyar TL ödenecek"
KÖİ projelerinin maliyetleri: Kamu özel işbirliği projeleri maliyetlerinin kabul edilmez olduğunu, herhangi bir adım atılmadığını söyledik. Cumhurbaşkanı bu projeler için ‘kamunun cebinden 1 kuruş çıkmayacak’ demişti ancak 2024 bütçesinde bu projeler için 160 milyar TL üzerinde bir ödeme yapılacak. KÖİ projelerindeki şirketlerin gerçek anlamda vergilendirilmesi gerektiğini, bu şirketler matrahsız iken vergi oranını 5 puan artırmanın sonuç vermeyeceğini belirttik. Verginin yüksek gelir gruplarından yüksek oranda alınması gerektiğini, konunun takipçisi olacağımızı beyan ettik. Şirketlerin ne kadar vergi borcunun silindiğini, uzlaşmaların ne olduğunu kamuoyuna açıklamalarını istedik.
TÜİK için danışma kurulu önerisi
TÜİK verileri: TÜİK’in açıkladığı verilere ilişkin eleştirilerimiz olduğunu, kamuoyunda bu verilere şüpheyle yaklaşıldığını, bu şüphelerin de haklılık payının çok yüksek olduğunu ifade ettim. Verilerin şeffaf biçimde kamuoyu ile paylaşılması gerektiğini söyledim.
Bu kapsamda tüketici fiyat enflasyonunun hesaplanmasında kullanılan, endekste yer alan 406 maddenin fiyatlarının yayınlanmadığını biliyorsunuz. Bu konuda DİSK’in açmış olduğu bir dava var mahkeme kararı var. Mahkeme bu verilerin yayınlanması yönünde bir karar almış olmasına rağmen TÜİK bizde böyle bir veri yok fiyat verisi yok gibi bir açıklama yaptı. Ben bu konuyu Sayın Bakanın dikkatine sundum. Ve şöyle bir öneride bulundum. TÜİK verilerine olan şüphenin, endişenin ortadan kalkmasını istiyorsanız bağımsız bir danışma kurulu, hakem kurulu gibi akademisyenlerden, konunun uzmanlarından, ilgililerinden bir heyet oluşturun. Bunlar TÜİK verilerini şeffaf bir şekilde incelesinler ve kamuoyuna açıklanan veriler konusundaki tereddütlerin ortadan kalkmasına yardımcı olsunlar. Geçmişte bunun çok kısa bir süre uygulandığını biliyoruz ama yeniden bu konuda bir düzenleme yapılması gerektiğinin uygun olduğunu ifade ettim.
Yurt dışı çıkış harcı: Yurt dışı çıkış harcının alınmaması gerektiğini söyledik ama somut bir yanıt alamadık. Tasarıyla ilgili çalışmayı henüz tamamlamadıklarını sanıyorum.
(HA)