Radyoaktif Mağduru Olmam Suç Oldu
Katılımcılardan, yeğeniyle birlikte İkitelli'de hurda toplarken radyoaktif kirliliğe maruz kalan ve ağır hastalanan Ilgaz, hastalığı için doktorların kendisine soğuk algınlığı olduğunu söylediklerini ve açtığı davaların sonuçsuz kaldığını ifade etti.
"Nükleere inat hayatı savunanlar"
ANC'liler Çernobil katliamının 20. yılında, Boğaziçi Üniversitesi Güney Yerleşkesinde, çimlerin üzerinde açık havada buluştu. Aktivitelere Sosyal Ekolojist Dönüşüm Derneği (SED), Özgür Hayat Gazetesi, Çapa Sosyal Ekoloji Topluluğu (ÇTEP), Anarşist Gençlik Federasyonu (AGF) Kara hisar, NOBESE Gözetleme Kamerası Oyuncuları, Munzur'un Delileri, Sosyalist Gençlik Derneği (SGD) masa açtı.
Çimlerin üstünde yaklaşık 140 kişilik bir katılımla gerçekleşen söyleşi-forum adına ANC, "Kâr-zarar hesaplı, iztoplu-plütonyumlu teknik terimler değil sıradan ve gerçek insanların gerçek hayatları konuşuldu" değerlendirmesi yaptı.
Ilgaz: Radyoaktif mağduru olmam suç oldu
Ilgaz söyleşi-forumda başından geçenleri anlattı. Yeğeni Murat Ilgaz'la birlikte, İkitelli'de hurda toplarken üzerinde anlaşılır bir ibare bulunmayan radyoaktif kirliliğe maruz kalmış hurdalara temas etmiş, ardından ağır hastalanmış. Doktorlar kendisine üşütmüş olduğunu söylemişler. Açtığı davaların hepsi sonuçsuz kalmış. Ilgaz "Devlet bütün bu yaşananların ardından beni suçlu buldu" diyor.
"Mezarlıklar aniden doldu"
Karadenizli müzisyenler Topaloğlu ve Şahin, Çernobil faciasının Karadeniz'de yol açtığı acılardan, kendi hayatlarından örneklerle bahsettiler. Topaloğlu ve Şahin, insanları bile bile kanserden ölüme mahkum edildiğini; köylerindeki mezarlığın aniden dolduğunu söyleyerek "Olayı örtbas etmek için kanserle ilgili herhangi bir önlem almayan iktidarlara öfke duyuyoruz" dediler.
"Nükleer lütufmuş gibi sunuldu"
Sinopbizim'den Koca, hükümetin bölgede yaşayan insanları kandırmaya uğraştığını söyleyerek "Recep Tayyip Erdoğan, Sinoplulara son anda kanserli ölümü bir lütufmuş gibi pazarlamaya çalıştı. İstanbul'da yaşayan Sinoplular da, böyle bir saldırıya izin vermeyeceklerdir" dedi.
Nükleer santral yapılması düşünülen İğneada'dan Uyanık "Sadece 9 balıkçı teknesinin bulunduğu İğneada'ya güya balıkçılar için koca bir liman yaptılar. Ancak sonradan limanın nükleer santralin ağır yapı malzemelerini deniz yoluyla getirmek için yapıldığı ortaya çıktı" dedi.
Çernobil üzerine araştırmaları bulunan ve kendisi de Karadenizli olan Erten, Çernobil sonrasında iktidarların gerçekleri nasıl gizlediklerini anlattı.
"O zamanki SSCB'nin resmi 1 Mayıs gösterileri engellenmesin diye 26 Nisan'daki patlamayı halktan sakladılar. Çernobil gerçeği, radyasyon birkaç gün içinde İsveç'e varınca İsveç devletinin araştırmalarıyla açıklandı."
Çernobil'den etkilenen Karadeniz'deki çayların Türkiye'ye dağıtılmadığının yalan olduğunu vurgulayan Erten, bu çayların önce Kıbrıs'a gönderilip orada Seylan çayı diye paketlenerek tekrar Türkiye'ye sokulduğunu söyledi.
"Nükleer enerji planı altında nükleer silah isteği var"
SED'den Kuvvetli, bugün dünyada Soğuk Savaş dönemindekinden bile daha büyük bir nükleer savaş tehdidi bulunduğuna dikkat çekerek, "Nükleer santraller aynı zamanda birer nükleer silah fabrikasıdır ve herkes biliyor ki bugün nükleer santrallerin yeniden gündeme oturmasında devletin nükleer silah sahibi olma isteğinin payı büyük" dedi.
Forumda nükleer santrallerin insanlık tarihinin sadece 100 yıllık bir döneminde kurulup ömürlerini tamamlayacakları, ancak ürettikleri atıkların tüm gezegenin başına yüz binlerce yıl bela olacağı da vurgulandı.
Nükleer karşıtları, her ne pahasına olursa olsun bu santrallerin yapılmasına izin vermeyeceklerini, bundan sonraki ilk adım olarak otobüslerle Sinop'a 29 Nisan'da anti-nükleer mitinge gideceklerini açıkladılar. Söyleşinin ardından ANC masalarında Sinop otobüsleri için kayıtlar yaptırıldı. (EZÖ/AD)