Paşabahçede Sendikanın Eli Kolu Bağlı
"Belki fabrikanın kapısına kilit vurulmasını önleyemeyeceğiz. Ancak üyelerimizin işi ve geleceği konusunda kesinlikle sonuç almaya kararlıyız" diyen Çelik, eylemin "hedefe ulaşmamasını" şöyle açıkladı:
"1991 yılında işveren fabrikayı kapatmak istemiyordu ve bu nedenle işçilerin grev yapması önemliydi. Oysa bugün işveren zaten fabrikayı kapatmak istiyor. İşçiler üretimden gelen güçlerini kullanamıyor. Bugünkü eylemin işveren üzerindeki yaptırımı maddi değil manevi. "
Şartlar 1991'den çok farklı
Çelik, şu noktalara dikkat çekti:
* Sendikanın hedefi baştan beri Paşabahçe'nin üretime devam etmesi oldu. İşveren ise fabrikayı kapatmak istiyordu. 1991'de durum farklıydı. 1991'de işveren 2 bin işçinin 600'e yakınını atıp işine devam etmek istiyordu. Bugün ise fabrikayı tümden kapattı.
* Şişecam Cam Ev Eşyası Grup Başkanı Gülsüm Azeri açıkça "Fabrika kapalı olduğu için eylemin bize maddi zararı yok" dedi. Diğer bir deyimle, 1991'den farklı olarak eylemin işveren üzerinde maddi değil manevi bir yaptırımı var.
* Sendika eylem öncesinde de eylem sırasında da "fabrikanın üretime devam etmesi"ni savundu. Bununla birlikte emekliliğine kısa süre kalan insanların mağduriyetini giderecek özendirmelerle gönüllü erken emekliliği bir somut öneri olarak gündeme getirdi. Ayrıca, diğer işyerlerine nakli de diğer bir öneri olarak sundu. Kısaca, sendika fabrikanın devamlılığı için somut öneriler getirdi.
"İşçilerin hakları korunuyor"
* Sendika "350-400 kişinin tensikatına onay veriliyor" iddiasıyla eleştiriliyor. Bu yanlış bir iddia. Tensikat değil, teşvikli gönüllü erken emeklilik gündemde. Bunun sayısı da 2003-2004 yıllarını kapsayacak şekilde ve 100 kişiyi kapsıyor.
* Fabrikayı işverene rağmen çalıştırmayı başaramıyoruz belki ama, işveren 870 işçinin 710'unun diğer fabrikalara, mevcut hakları saklı kalmak üzere nakline evet demek zorunda kalıyor. 150 civarında işçi için teşvikli emeklilik öneriyor. İşveren sıkıştığı için bu noktalara geldi.
İş Bankası grubuna karşı
* "Sendikanın işçileri sattığı" şeklindeki ifadeler kesinlikle haksızlık. Kristal-İş Türkiye'de yaprak kıpırdamayan dönemlerde pek çok kez güçlü rüzgarlar estirdi. 13 Ağustos 1999'da ilan edilen genel greve sendikaların hiçbirisi uymazken, Kristal-İş üyelerini greve çıkardı. İzabe sanayiinde üretimi durdurdu. Kristal-İş yönetimi, genel grev yaptırdıkları için hapis ve ağır para cezası tehdidi ile yargılanıyor.
* Toplumsal eylemlilikte her zaman istediğimiz sonucu alamıyoruz. İş Bankası grubunun ekonomik, siyasal ve medya gücüne rağmen 15 gündür yürütülen bir eylem var ve sendika bu eylemin tam göbeğinde. Belki fabrikanın kapatılmasını önleyemeyeceğiz. Kapitalist bir ülkede işverene zorla üretim yaptırılması hayli zor. Ama üyelerimizin işi ve geleceği konusunda kesinlikle sonuç almaya kararlıyız. (BB/NK)