Özerklik ve Sosyal Güvence Sağlanmalı
YÖK'ün yapısının ve işlevinin değiştirilmesi konusunda üniversite bileşenlerinin görüşlerinin dikkate alınmamasını eleştiren Tansal ve Gökmen, tasarının "dar bir gündeme indirgenmesine" de karşı çıkıyorlar.
Üniversitelerin sorunlarının "imam hatip liseleri eksenine sıkıştırılmasını" eleştiren Alada ise, "yıllardır YÖK düzeninden aldıkları iktidarı kullanan ve demokratikleşme yönünde adım atmayan" rektörlerin gösterdiği tepkiyi de "abartılı" buluyor.
"Amaç YÖK üyelerini görevden alıp dekanları değiştirmek"
"Reform adı altında, YÖK'ün mevcut üyelerinin tasfiyesi ve imam hatip liseleri mezunlarına farklı imkanlar sağlanması gündemde" diyen Tansal, sürecin "üniversitelerin özerkliği" ilkesine de aykırılığını savunuyor.
Tansal, "Bu yöntemle siyasi iktidar, üniversiteler konusunda söz sahibi oluyor. Oysa YÖK, iktidar ve muhalefet partilerinin görüşlerine göre değil, bileşenlerinin kararları doğrultusunda şekillenmeli" diyor ve ekliyor:
* Üniversiteye giriş, yükseköğretim bünyesinde ele alınmalı ve bilimsel verilere dayanılarak düzenlenmeli. Tasarı bu haliyle, telafisi mümkün olmayan haksızlık ve eşitsizlikler yaratır.
* Üniversitelerin bilimsel özerkliği, akademik çalışmalarda ifade ve araştırma özgürlüğü sağlanmalı; idari ve mali özerklik konusunda değişikliğe gidilmeli.
* Anayasada üniversitelerin idari, mali ve bilimsel özerkliğini engelleyen bir madde yok. Tasarıda yer alan "yardımcı doçentlerin bilimsel çalışma yapmadan da doçent kalabilmeleri" gibi hükümler yerine, bilimsel araştırmayı destekleyecek hükümler getirilmeli.
* Üniversitelerin kendi mali kaynaklarını ihtiyaçlarına göre dağıtabilmesini öngören düzenlemelerle üniversitelerin özerkliği sağlanabilir.
* YÖK tasarısının amacı, mevcut YÖK üyelerini görevden almak, üniversitelerin dekanlarında değişiklikler yapmak. Ayrıca, yasaya göre, görevden alınan üyeler, eski haklarını uzun süre koruyabilecek, maaşlarını almaya da devam edecekler.
* Mevcut yapıyı daha geriye götüren bu değişikliklerle yasanın Cumhurbaşkanı'ndan geri dönmesini bekliyoruz.
"Öğrenciler, tepeden inme düzenlemelere uyum sağlayamıyor"
Gökmen de, YÖK'ün yapısının ve işlevinin değiştirilmesi konusunda öğretim üyeleri ve üniversiteler arası kurulun çalışmalarının görmezden gelinmesini eleştiriyor.
YÖK yasasının 11 maddeyle sınırlandırılmasına da karşı çıkan Gökmen, YÖK'ün öğretim elemanları, öğrenciler ve üniversite çalışanlarının çalışmasıyla yeni bir yapıya kavuşturulması gerektiği görüşünde.
Gökmen'e göre, eğitim sistemindeki reform ihtiyacı da ancak bu yolla giderilebilir:
* Anıtkabir'e yürürken amacımız, YÖK yasasının liseler arasında yaratacağı eşitsizlik ve rekabeti protesto etmekti. Ancak asıl sorun, daha önce YÖK'ün işleyişiyle ilgili tartışılan geniş kapsamlı tasarının görmezden gelinmesidir.
* Tasarıyla üniversitelerin asistan almasına, öğrencilere verilen burslara kısıtlamalar getiriliyor.
* Öğrencilerimize, YÖK de dahil her konuda görüşlerini serbestçe dile getirmeleri gerektiğini söylüyoruz, ancak bir çok konuda kısıtlamalarla karşılaşıyorlar.
* Yasada Sosyal Konsey kurulması maddesi var, ancak ODTÜ'de öğrenci konseyi seçimlerine katılımın ne kadar düşük olduğunu göz önüne alırsak, öğrenciler karar alma süreçlerinde yer almadıkları, tepeden inme düzenlemelere uyum sağlayamıyorlar.
* Öğretim üyeleri ve öğrenciler arasında üniversitelerin yapısı konusunda da bir görüş alışverişi yok.
* YÖK'ün üniversiteler arasında koordinasyonu sağlayan bir yapıya kavuşması gerekir. Yükseköğretim alanında acil reformlar gerekli. YÖK konusunda yapılan yüzeysel değişiklikler sorunu çözmeyecek.
"Rektörlerin tepkisi abartılı"
"YÖK düzeninden aldığı iktidarı kullanan ve demokratikleşme yönünde adım atmayan rektörlerin tepkisini abartılı bulan" Alada ise, "Üniversite yöneticilerinin orduya dayanarak yaptığı itirazların anlamı yok" diyor.
YÖK tasarısının imam hatip liseleri ekseninde tartışılmasını eleştiren Alada, görüşlerini şöyle açıklıyor:
* İmam hatip liseleri üniversitenin problemi değil; ortaöğretimin ve genel olarak eğitim sisteminin yarattığı bir sorun. Dolayısıyla imam hatip liselerinde ya da ortaöğretimde yaşanan adaletsizliklerin ya da yanlışların üniversite yasasında yer almaması gerekir.
* YÖK üyeleri ve üniversite yöneticilerinin varolan anti-demokratik, sorunlarla dolu üniversitelerle bir sorunları yok. Hükümetin de çıkarılan ve hiçbir problemi çözmeyen bu yasayla ilgili bir sorunu yok. Olan yine üniversitenin kendisine oluyor.
* Üniversitenin can alıcı problemlerinden biri araştırma görevlilerinin güvencesiz durumu. Bugün araştırma görevlileri kolaylıkla kapının önüne koyulabiliyorlar. Bu olasılığın tedirginliği altında bilim üretebilmek mümkün değil; bu sorunu düzeltmemek de Türkiye'nin bilim adamı yetiştirmekten gitgide uzaklaşması anlamına geliyor.
* Yeni yasayla bireysel bazda iyileştirmeler yapılıyor. Örneğin özel sektörle ilişki kurabilen bir araştırmacının maaşı artabiliyor. Fakat genel sorunlara hiç dokunulmuyor. (ÖG/EÜ/BB)