Fotoğraf: Metin Aktaş / AA
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu.
AKP'nin dış politikasını eleştiren Kılıçdaroğlu, “Nasıl bir dış politika bu” diyerek Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirdi.
İş insanı ve hak savunucusu Osman Kavala’nın tutukluluğuna da değinen Kılıçdaroğlu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına rağmen Kavala’nın serbest bırakılmadığını söyledi.
Sözcü Gazetesi Davası’na da değinen Kılıçldaroğlu, gazetenin yazar ve yöneticilerine verilen hapis cezalarını eleştirdi.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“Öğrencinin yemeğinden mi tasarruf edeceksin”
“Türkiye’de nasıl yaşamak istiyoruz? Bu soruyu soralım, herkes huzur içinde birlikte yaşamak istiyor. Yatağa aç girmeyen, ekonomik olarak güçlü, fabrikalarımızın maş ürettiği, aslında istediğimiz Türkiye böyle bir Türkiye. Bu istediğinin temelini hukuk devleti kavramı oluşturur. Hukukun üstünlüğü, hak aramak, haksızlığa karşı mahkemede hak aramak. Hepimiz geleceğimizi güvence altına almak istiyoruz.
Adalet adama göre değişmez. Anayasa diyor ki vatandaşını huzurunu güvenliğini sağlayacaksın. Adalet dediğimiz kavram ciddidir adalet evrenseldir, adama göre değişmez. İnsanoğlu bütün hayatını adaleti aramak için geçirmiştir. Önce parayı veriyorsun sora niye elimizden alıyorsun diyorlar.
Üniversite öğrencisine sabah kahvaltısı veriyorsunuz, öğle yemeği veriyorsunuz. Sonra zam yapacağım diyorsunuz. Tasarrufu bula bula öğrencinin yemeğinde mi buldun? Tasarruf yapacaksan dolarla garanti verdiğin köprüden, hastaneden, havalimanlarından tasarruf yap. Sen tam tersini yapıyorsun.
“Elinde silah olanı hoca yaptılar”
Barış bildirisi imzaladı diye yüzlerce akademisyeni işten attılar. Ellerinde silah yok. Sadece kağıt ve kalem var. En sonunda AYM dedi ki bu ifade özgürlüğüdür. Bu hocaların yalnızca kağıt, kalem ve kitapları vardı. Elinde kalem olanları akademiden atıyor, elinde silah olanı üniversiteye hoca olarak alıyorsunuz. Olacak iş değil… Bu ülkeyi yönetenleri akla ve mantığa davet ediyorum.
"Günün 24 saati aleyhimizde yayın yapıyorlar"
“Medya gelişmiş demokrasilerde dördüncü güçtür. Anayasa’nın 28. maddesine göre basın özgürdür, hürdür. Medyanın görevi gelişmiş demokrasilerde gücü denetler. Gücü elinde bulundurun kibir sahipleri havuz medyasını oluşturdular. Gücü denetlememek değil, gücü pohpohlamak gibi görevleri var. Ama o gazeteleri kimse okumuyor televizyonları da izlemiyor. Günün 24 saati aleyhimizde yayın yapıyorlar. Verilmeyecek hesabımız yoktur. Ama kibir abidesi zatın verilecek hesabı var.
BİK ambargosu
Basın İlan Kurumu’na talimat veriyorlar. BirGün, Evrensel, Cumhuriyet gazetelerine ilan vermeyin diye. Niçin? Çünkü Saray’ı eleştiriyorlar. Basını esir almak istiyorlar ama direnenler hep olacak!
Çalışan Gazeteciler Günü kutlandı ama hangi gazeteciler? Yüzlerce gazeteci işsiz. Havuz medyası, gazeteler okunmuyor ama sayıyı yüksek gösterip ona göre Basın İlan Kurumu’ndan ilan alıyorlar. Öyleyse 100 bin tirajlı gazete neden kapansın? Gerçek rakamlar Sözcü, Cumhuriyet, BirGün Evrensel. Havuz medyası sahte rakamlarla Basın İlan Kurumu’nu hortumluyor.
"Osman Kavala 805 gündür hapiste"
"Osman Kavala 805 gündür hapiste. AİHM serbest bırakın dedi. Kararları uygulamıyorlar. Yüzlerce gazeteci hapiste. Sözcü davası bunların en ilginç olanı. Oturdular hapis cezası verdiler. Emin Çölaşan’a, Necati Doğru’ya Metin Yılmaz’a… FETÖ’den hapis cezaları verdiler. Aklı başında olan herkes biliyor ki FETÖ ile mücadelenin bayraktarlığını Sözcü yaptı. Şimdi Sözcü gazetesini FETÖ’cü diye yargılayıp hapis cezası veriyorlar.
Trump'ın Erdoğan tehdidi
“Trump, mal varlığını araştırırım dedi, ipliğini pazara dökerim dedi. Sus pus oldu. Çıkıp “Ey Trump araştırmazsan namertsin” demesi gerekirdi. Diyemedi. Egemen güçlerin oyuncağı haline geldi. Yüreğinde Allah korkusu olan tüm vatandaşlarıma sesleniyorum. “Ey Trump benim mal varlığımı araştırmazsan namertsin. Benim verilmeyecek hesabım yoktur” diyemedi. Demek ki verilemeyecek hesabın var.
“İşsizliğin ne olduğunu bilmiyorlar"
"18 yılında geldiğimiz nokta 2020 yılındaki asgari ücret açlık sınırının altında. İşsizlik çözülmedi. Saray'da oturanların hiçbiri işsiz değil. Saray'ın mutfağı zengin, çalışmaya ihtiyaçları da yok. Çöpten kağıt toplayanlardan haberleri yok, lale devri yaşıyorlar. Hiçbir şeyden haberleri yok.
“İşsizliğin ne olduğunu bilmiyorlar. İşsizliğin nasıl bir felaket olduğunu bilmiyorlar. Anne işsiz, baba işsiz, çocuk işsiz elektrik parasını ödeyemiyorlar. İşsizliğin sosyal bir felaket olduğunun farkında değiller. Her belediye başkanımızın önünde 20 bin ile 100 bin insan arasında iş isteyenlerin dilekçeleri var. Erdoğan’ın önünde var mı dilekçe yok. Bu iktidar kimden yana? Fakir fukaradan mı yana hortumculardan mı yana? Adım gibi biliyorum bunlar hortumculardan yana.
“Verginin adaletle alınması lazım, verginin de adil olması lazım. Sosyal devlet için vergi alınır. Anayasa ne diyor herkes gücüne göre vergi öder. Herkes vergi veriyor, devletin tepesindeki insanlar yurt dışında naylon şirket kuruyorlar, vergi vermemek için. Anayasa’nın bu maddesi hiçbir anlam vermiyor. Milyonları var. Man Adası’nda şirket kuruyorsun, 15 milyon dolar kazanıyorsun. Ama vergi ödemiyorsun. Asgari ücretli vergi veriyor. Ekmek alırken vergi veriyor. Erdoğan çıksın söylesin böyle bir şey yoktur ama böyle bir şey var. Dünür orada Man Adası’nda.
“Vergiler ülke genelinde refah için kullanılır. 18 yıldır ülkeyi yönetiyorlar. Doğu ve güneydoğuda sanayide ciddi bir gerileme var. Vatandaşın düşünmesi lazım, elin oğlu balla besleniyor, vatandaş bizim de çocuğumuz var demeli.
"Saman ithal eden ülke olduk"
"Van İş Adamları Dernek Başkanı Şemsettin Bey 25 yıldır böyle bir kriz yaşamadık, çoğu iş yeri kapandı diyor. Bunlar doğru. Peki bu paralar nereye gidiyor, şöyleyim size faize gidiyor, işçiye değil asgari ücretliye değil, faize gidiyor. Bunların ödedikleri faiz ne kadar biliyor musunuz 163 milyar dolar. 163 milyar dolarla ülke kurarsınız. Saman ithal eden ülke olduk, çöp ithal ediyoruz çöp, elin oğlunun çöpünün alıyoruz. Katma değeri yüksek mal neden üretemiyoruz. Bakın nereden nereye sanayiden başladık çöp ithal ediyoruz.
Dış politika
"Kendi toprağımızı IŞİD'den kaçırıyoruz. Nasıl bir dış politika bu. Süleyman Şahı kaçırdık. Erdoğan diyor ki İdlip'ten yeni göç dalgası gelecek. Erdoğan bunları saraya al, sarayda karınlarını doyur. 1 milyon kişiyi tutamayız, sordum bunu. Doğu Akdeniz'de haklarımız var, denizde de haklarımız var, mavi vatanı da korumak zorundasınız. Yolu nedir, orada söz hakkı olan herkesle oturup sağlıklı diyalog kurmak lazım. Düşman ilan ederseniz onlar da sizi düşman ilan eder. Mısır’ı düşman ilan ettik onlar da Yunanistan'la BAE ile anlaştı. Kaybeden burada biziz.
"Libya'da, Suriye'deki gibi bir politika izlemeyin iki tarafı barıştırın dedik. Türkiye Orta Doğu politikasında çatışma içinde olan tarafların yanında olmamıştır. Türkiye sorunları çözen olmuştur. Tarafları uzatacağız, Mısır’ı düşman ilan ettik ki Hafter'i de düşman ilan ettik. Bakana da dedim Hafter'ler de Esad'la da konuşmanız lazım. Şimdi ne oldu Esad'la konuşuyorlar kim doğruyu söylüyormuş. CHP.
"Hafter’de görüşmem diyor, asker göndereceğine BM'ye çağrıda bulun. BM Barış Gücü göndersin, ulusal hükümet Hafter’de bir araya gelsin. Putin çağırdı, ne oldu bizim dediğimizi Putin söyledi. Putin ne dediyse bastılar imzayı. Ben dış politika konusunda tek başıma karar almıyoruz, eski büyükelçiler emekli asker Türkiye dış politikasını tartışırız.
"Saray'da bu var mı yok, Saray'da ne var SADAT var o neyin peşinde mehdinin peşinde Allah akıl fikir versin. Diyor ki Hafter meşru değil Suriye'de de Esad meşru ee onla niye görüşmüyorsun? Suriye'de görüştüklerin meşru değil. Her açıklamada biraz daha çamura batıyorlar." (HA)