Milli Güvenlik Kurulu toplantısına saatler kala Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'un bir ses kaydı İnternette yayına verildi. Başbuğ kayıtta Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a suikast iddiasıyla suçlanan subaylara "görev verdiğini" söylüyor. "İçimizdeki çürükler yüzünden bilgi sızıyor" diyor.
Başbuğ'un konuşmasından subayların polisçe izlendiklerini fark etmeyip yakalanmalarından şikayet ettiği; ayrıca karargahta yapılan aramanın engellenememesini eleştirdiği anlaşılıyor.
Genelkurmay sitesinde yayınlanan duyuruda "Yapılan ilk incelemede, söz konusu ses kaydının, Sayın Genelkurmay Başkanı'nın yurtdışında askerî personele yapmış olduğu bir konuşmadan yararlanılarak düzenlendiği anlaşılmıştır" denildi.
MGK toplantısının ardından yapılan açıklamadaysa konuya değinilmedi.
Genelkurmay iddiayı reddetmişti
Aralık 2009'da iki subayın yakalanmasının ardından Genelkurmay "Söz konusu askeri personel, uzun süredir devam eden, kastedilen bölgeye yakın bir yerde oturan ve bilgi sızdırdığı iddia edilen bir askeri personel hakkında bilgi toplamak üzere görevlendirilmişlerdir" demişti. Suikast planı iddiaları reddedilmişti.
Ardından Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı'nda başlatılan arama 21 Ocak'ta sona ermişti.
"Aratmayacaksınız"
Ses kaydı şöyle:
"Şimdi değerli arkadaşlar. Adamlar hataları istismar ediyorlar. Bu önemli. Burada hata var. Hata iyi niyetli oluyor. Bilinçli oluyor. Cehaletten ileri geliyor. Hatanın çeşitli şeyleri olabilir. Ayrı bir konu ama şunu bilmemiz gerekir ki bir hata var... Ve bu hata istismar ediliyor, kullanılıyor.
Örnek, bu Ankara Seferberlik Kurulu Bölge Başkanlığındaki yaşadığımız bir olay. Evet, bunlara biz görev verdik. Ben verdim, hiç kimse de ırgalamasın, ben verdim. O görevi arkadaşlar icra ediyorlar. Uzun süredir icra ediyorlar. Yapılan ne, bu adamlar sürekli orada, yapılan ne? Nedir yapılan:
Daha görev yaptığınız bölgenin karakteristiğini bir kere tam bilmeniz lazım yani. Bölge hassas bir bölge ve bir yığın adam var orada. Benim adamımın bunu görmesi lazım, sizin görmeniz lazım, görmüyor... O zaman bu bir hatadır. Uzun süre o görevi yapıyorsunuz, izleniyorsunuz yani. Kendiniz bunu hissetmeniz lazım. Anlamanız lazım. Anlayamıyorlar. Profesyonel yeteneklerde sıkıntılar var.
Efendim işte bu Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığına gelecekler, arayacaklar. Yani ne yapacaksınız: Bir, aratmayacaksınız. Aratmazsanız ne olacak? Arayabilirler mi? Girdim. Giremezsiniz, desen ne yapacaklar? Girebilirler mi oraya? Nah girerler... Yok böyle bir şey, giremezlerdi yani.
İki; oraya böyle giremezsiniz, bilmem ne yapamazsınız, ne olacak o ondan sonra? Silahlı Kuvvetlerin üzerinde şey gibi kalacaktı. Ne gereği var. Kuşku doğuracak... Buyur, buyur ara efendim işte yok Özel Kuvvetlerin kozmiğine girildi. Eee tabi bunun psikolojik etkisi de vardır. Gireriz, giremeyiz, girdik bilmem ne tamam doğru.
"İçimizdeki çürükler yüzünden bilgi sızıyor"
Olur mu? Neden olmasın? Bilgi sızmaları oluyor maalesef, efendim Silahlı Kuvvetlerde hiç bilgi sızması olmaz. Olur. Yani maalesef olur. Niye? Çünkü maalesef çürükler yüzünden, maalesef. Ama işte zarar. O zaman bu şekilde olan arkadaşlar, siz iyi tespit etmeniz lazım. Tabur Komutanlığının, sizin sorumluluğunuzda.
Bir albay çıkıyor 10 senedir efendim akaryakıt kaçakçılığının içinde, on senedir... Ya kardeşim bu adamın amiri memuru yok mu? Ya arkadaşlar, gözünüzü açın. Bakın artık alt kademeleriniz hata yaparsa elbette hukuki tarafı ayrı bir konu tabii ki ama idari kurul da var. Bunların altındaki, adam bilmem ne yaptı denilecektir. Orada hakikaten sepet gibi ortada.
"Her şeyin zamanı var! Zannetmeyin ki olayları uzaktan seyrediyoruz"
Diğer önemli bir konu şu anda belki de en önemli konu. Bu da özellikle son bir iki yıldır, gördüğümüz Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yürütülen faaliyetler. TSK kuvvetlerine karşı yürütülen psikolojik harekâttır. Bunu herkes anlamıyor. Herkes gibi ben de doluyum, ama belki her şeyi biraz daha bilen birisi olarak dimdik olacağız, dimdik duracağız fakat her şeyin bir zamanı var. Artı biz ne yapıyoruz tabi ki asimetrik psikolojik harekât unsurları gerçekten ayrıntılı, kapsamlı olarak biliyoruz, bu basit de değil. Ha burada benim görevim ne, her defasında çıkıp ortaya şikâyet etmek, şimdilik ortaya şikâyet ediyoruz. Makamlar şikâyet makamları değil olayları uzaktan seyrediyoruz anlamına gelmez, tamam mı? Tabi ki her şeyin zamanı yordamı her şeyi herkes bilmez, tamam."