*Fotoğraf: Yüksekova Haber
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Eğitim-Bir-Sen’in Stratejik Araştırmalar Merkezi (EBSAM) tarafından hazırlanan “Pandemi Döneminde Öğrenme Kaybı, Tespit ve Öneriler” başlıklı raporun sonucu açıklandı.
Araştırma Türkiye genelinde devlet okulunda çalışan 14 bin 943 öğretmen ile online şekilde yapıldı. Ankete katılan öğretmenler, en yüksek düzeyde öğrenme kaybının ilkokul 1. sınıf (yüzde 69,1), lise 4. sınıf (yüzde 43,9) ve ortaokul 4. sınıf (yüzde 43) öğrencilerinde yaşandığını belirtti.
Katılımcılar, en az düzeyde öğrenme kaybı yaşayan sınıf düzeylerini ise ilkokul 3. sınıf (yüzde 15,8), ortaokul 2. sınıf (yüzde 18,5), lise 2. sınıf (yüzde 20,2) ve ortaokul 3. sınıf (yüzde 20,4) olarak tanımladı.
"Üçte ikisi canlı dersleri takip edemiyor"
Rapora göre; öğrencilerin üçte ikisi canlı dersleri takip edemiyor, dersleri takip edenlerin üçte ikisi ise cep telefonuyla dersleri takip edebiliyor.
Okulların kapalı olduğu dönemde öğretmenlerin yüzde 52’si her gün, yüzde 31’i haftada birkaç gün, yüzde 5’i haftada bir gün ve yüzde 3’ü birkaç haftada bir gün ders yaptığı, yüzde 9’u ise canlı ders yapmadığını ifade ediyor.
Öğretmenler, öğrencilerin yüzde 74’ünün teknolojiye erişim güçlüğü olduğunu, yüzde 41’inin teknik cihaz eksikliği yaşadığını (dersler için web cam, bilgisayar vb.) söyledi. Öğretmenlerin 40’ı canlı ders platformu altyapısının yetersiz olduğunu, yüzde 39’u öğrencinin dijital okuryazarlığının yetersiz olduğunu belirtti.
NOT : Türkiye İstatistik Kurumu 2020 verilerine göre hanelerin yüzde 16,7'sinde masaüstü bilgisayar, yüzde 36,4'ünde taşınabilir bilgisayar, yüzde 22,4'ünde ise tablet bilgisayar bulunuyor.
Her üç öğretmenden biri yüzde 50 ve üzeri öğrencisinin herhangi bir uzaktan öğretim etkinliğine katılmadığını ifade etti. Ankete katılan öğretmenlere göre; öğrencilerin dersleri düzenli takip etmemesinin nedenleri şu şekilde:
Öğrencilerin uzaktan eğitim sürecinin uzaması sebebiyle ciddi motivasyon kaybı içinde olması (yüzde 57,5),
Ebeveynlerinin çocuklara dijital öğrenme ortamında yardımcı olamaması (yüzde 44,6),
Ailelerin çocuklara yeterince destek olmaması (yüzde 40,2),
Sınav ya da not gibi ölçme değerlendirmenin yapılmaması (yüzde 38,0),
Öğrencilerin akranlarından uzak olmasıyla sosyal ve psikolojik olarak olumsuz etkilenmesi (yüzde 36,6),
Ailesinin çalışması sebebiyle destek eksikliği (yüzde 29,9), sessiz çalışma ve öğrenme ortamının olmaması (yüzde 26,7).
Eğitim Bir Sen Başkanı Ali Yalçın, rapora ilişkin şu açıklamayı yaptı:
ABD’nin New York eyaletinde öğrenme kaybının telafi edilmesi amacıyla eyalet eğitim departmanı her okul için ‘yüksek kaliteli dijital müfredat’ ve bir ‘dijital öğrenme merkezi’ yapmayı önererek öğrencilerin ve öğretmenlerin hem cihaz ve internete erişimlerini kolaylaştırmayı sağlamış hem de okul saatleri dışında da öğretmenlerin, öğrencilerin öğrenme kayıplarını telafi edebilecekleri bir imkân oluşturmuştur.
Hollanda eğitim bakanlığı, öğrenme kayıplarının telafi edilmesi noktasında bakanlık ve paydaşları tarafından hazırlanan raporda dört alternatif sunarak uygulanması için mali yardım programı hazırlamıştır. Ayrıca, öğrenme kayıplarını telafi etmek için yaz okulu, normal okul günü müdahalesi, uzun okul günü ve okul sonrası programları geliştirilmiştir.
Fransa’da uzaktan eğitim alan öğrenciler için okullardan ve öğretmenlerden her bir öğrencinin derslerinin en az yüzde 50’sinin yüz yüze olacağı bir plan uygulamaları istenmiştir. Fransa ve İngiltere, okulların kapalı olduğu dönemde ortaya çıkan öğrenme kayıplarının derinleşmesi sebebiyle, ana politikaları, okulları kapatmamak olmuştur.
İngiltere, uzaktan eğitim sürecinde öğrenme kayıplarının önüne geçmek için öncelikle dizüstü bilgisayar, tablet ve internet bağlantısına ihtiyaç duyan dezavantajlı ailelere yardımda bulunmuştur. Bunun yanı sıra, öğrenme kayıplarını en aza indirmek için hassas çocuklar ve kritik sektörlerde çalışan ailelerin çocukları için okulları açık tutmuştur.”
Raporda yer alan önerilerden bazıları şöyle: |
-Çocukların fiziki ve zihinsel olarak daha sağlıklı ve refah içinde büyümelerini sağlamak için, akranları ile birlikte okul ve sınıf ortamında olmaları önemlidir. Bunun için gerekli tüm sağlık ve güvenlik önlemleri alınmalı ve en temel politik öncelik olarak okulların yüz yüze eğitime devam etmesi sağlanmalıdır. -Öğretmenleri ve diğer okul personelini aşılamak, okulları güvenli bir şekilde açmak için önemlidir. Eğitim çalışanlarını öncelikli olarak aşılamanın enfeksiyon riskini sadece onlar için değil, toplumun tüm kesimleri için azaltacağı da dikkate alınmalıdır. Eğitim çalışanlarının bir an önce aşılanması, yüz yüze eğitimin yeniden normalleşmesinin yanı sıra, bir yıldır okuldan uzak kalan öğrencilerimizin en çok ihtiyaç duydukları eğitimin sosyalleştirme işlevinin geri dönüşüne en fazla katkıda bulunacak kritik bir karar olacaktır. -Okulları açmak ve okulların açık kalmasını sağlamak, öğrencilerin daha fazla kayıp yaşamasını önler. Ortada bir yılını kaybetmiş milyonlarca öğrencinin olduğu dikkate alındığında öğrenme kaybıyla mücadele için günü kurtarmak yerine, proaktif ve etkin stratejiler geliştirilmelidir. Öğrencilerin öğrenme kaybını gidermek için elimizde sihirli bir değnek bulunmamaktadır. Bunun yerine, iyi bir planlamaya, yoğun çalışmaya ve motivasyona ihtiyaç vardır. Öğrenme kaybını tespit çalışmalarına ivedilikle başlanmalıdır. Öğrenme kaybını gidermek için millî bir seferberlik başlatılmalıdır. Öncelikle öğrencilerin öğrenme kaybı düzeyi en kısa sürede tespit edilmelidir. Tüm öğrencilere yönelik yapılacak öğrenme kaybını tespit etme çalışmaları, telafi eğitim programlarının içeriği, süresi, uygulaması ve yöntemi gibi birçok kritik husus ile ilgili temel verileri sunacaktır. Öğrenme kaybını tespit etme çalışmalarının en kısa sürede başlaması bir zorunluluktur. -Öğretmenlerin büyük çoğunluğu farklı zaman dilimini ve yöntemini önerse de öğrencilerin öğrenme kayıplarını telafi etmek için bir çalışma yapılması gerektiğini ifade etmiştir. Farklı ülkelerde öğrenme kayıplarını gidermek için yapılan uygulamalar dikkate alınarak, online telafi eğitimi programı bir an önce başlatılmalıdır. Bilgi, beceri ve öğrenme kaybı düzeyi göz önünde bulundurularak, okul, ilçe hatta şehir olarak benzer düzeyde olanların katılacağı telafi programları düzenlenmelidir. Benzer bir yöntem ile benzer bilgi, beceri ve öğrenme kaybı düzeyine sahip öğrencilerin aynı okulda ya da yakın okullarda telafi programlarına katılması sağlanmalıdır. Öğrenme kaybı yaşayan öğrencilerin mevcut müfredatı takip etmesi makul değildir. Telafi uygulamasında olmazsa olmaz temel kazanımları içeren bir müfredat planlaması yapılmalıdır. -Salgın sürecinde eşitsizlikler daha da derinleşmiş, sosyo-ekonomik düzeye göre öğrenciler arasındaki farklılık daha da artmıştır. Her öğrenciye kaliteli eğitim sunmak ve eşitsizlikleri azaltmak için paydaşların katılımıyla köklü, kalıcı ve etkin bir reform programı geliştirilmelidir. |
(RT)