Abdullah Öcalan ile dün İmralı'da görüşen avukatı Mazlum Dinç, Öcalan’ın diyalog sürecinin müzakere sürecine geçmediğini vurguladığını, devletin hala HES'ler, barajlar, karakollar inşa ettiğini hatırlatarak “Artık sabır taşı çatlamıştır, dilerim ki bir hafta içerisinde müzakere süreci başlar” dediğini söyledi.
ANF’ye göre, Dinç "vasi" sıfatıyla yaptığı görüşmeyle ilgili bilgi verirken avukatı olmasına rağmen 2011’den beri Öcalan’la görüşemediğine dikkat çekti.
“Her hafta yaptığımız başvurular 'gemi bozuk, hava muhalefeti' gerekçeleriyle reddediliyor. “Daha üç gün önce ben ve avukat arkadaşlarım, avukat olarak görüş başvurusunda bulunmuş olmamamıza rağmen 'gemi bozuk' cevabı verildi.
“Bugünkü aile görüşüne ise olumlu yanıt verildi ve kapalı görüş gerçekleştirdik. Trajikomik bir durum aslında. Türkiye'nin hukuk devleti ile alakası olmadığını da ortaya koyan bir örnek.
“Avukat görüşmeleri anayasada, yasalarda güvenceye alınmış temel bir hak. Buna rağmen hükümet bunun üzerinde çok rahat bir tasarrufta bulunduğunu açıkça ilan edebiliyor. Aynı zamanda Sayın Öcalan ile 2013 yılından bu yana bir süreç devam ediyor ve Sayın Öcalan bu sürecin temel aktörü. Buna rağmen Sayın Öcalan'ın temel bir hakkının yasal bir pazarlık aracı haline getirilmiş olması ile başlı başına hükümetin, devletin bu sürece yaklaşımı ortaya koyuyor. Bu sürece olan samimiyetini de ortaya koyuyor."
Karakollar
Dinç’in verdiği bilgiye göre Öcalan’ın değerlendirmeleri şöyle:
“Devam eden diyalog süreci müzakere sürecine geçmiş değil. Hala devlet HES'ler, barajlar, karakollar inşa etmekte. Bu anlamda sürecin böyle gitmeyeceği bellidir.
“Bu HES'ler ve barajlar, tamamıyla güvenlik gerekçesiyle yapılıyor. Özellikle Ilısu ve Silvan Barajı, Nagazaki ve Hiroşima'ya benziyor. Çünkü bunların hiçbir ekonomik değeri yok. Devlet tarafından tamamen bir savaş yatırımı olarak yapılıyor.
“Artık sabır taşı çatlamıştır, dilerim ki bir hafta içerisinde müzakere süreci başlar."
Seçim
Dinç Öcalan'ın cumhurbaşkanlığı sürecine dair değerlendirmesini soran gazetecilere “HDP'nin ciddi bir proje olduğunu, Türkiye'nin demokratik siyaseti açısından tek alternatif olduğunu, HDP'nin adayı Demiştaş'ın alacağı başarının çözüm ve müzakere sürecinin başlaması açısından da çok büyük bir önem ifade ettiğini, bu anlamda da herkesi bu sürece aktif katılmaya ve Selahattin Demirtaş'ın başarısı için çalışmaya davet etti” diye cevap verdi.
Dinç “Bir haftalık süre dediniz, bu süre cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarının açıklandığı güne geliyor. Demirtaş seçilmezse bu ne anlama geliyor” sorusuna da şu karşılığı verdi.
“Aslında Sayın Öcalan bunu eleştiriyor. Bu sürecin, çözüm sürecinin AKP tarafından seçim malzemesi olarak kullanılmasını, seçim endeksli yaklaşılmasını ciddi bir şekilde eleştirdi. Bunun kabul edilemez bir durum olduğunu ortaya koydu. Bu anlamda bu açıklamayı çok seçime endekslememek gerekiyor. Kendi içerisinde çok da uzun süren bu sürecin bir an önce müzakereye dönüşmesi gerektiğini ifade etti.”
Dinç “Bir hafta müzakere süreci başlamazsa devamında gelişecek süreçle ilgili konuştunuz mu" sorusunu da “Sayın Öcalan barışın yürütücüsüdür. Türkiye'de yıllardır devam eden akan kanın durması ve Kürt sorununun demokratik çözümü için aslında bu kadar çaba içerisinde. Bu kanallar açılmadıktan sonra aslında Sayın Öcalan'ın bu konuda ifade edebileceği bir şey de yok” diye yanıtladı.
Öcalan’ın koşulları
Öcalan’ın içinde bulunduğu koşullarla ilgili de konuşan Dinç, Öcalan'ın sağlık sorunlarının sürdüğünü belirtti.
“Koşulların başlı başına var olan süreçte üstlendiği rolünü tam olarak yerine getirme noktasında çok zorlandığını gördük. Bir an önce Sayın Öcalan'ın koşullarının düzeltilmesi gerekir. Çok ciddi sağlık sorunlarını gözlemliyoruz. Hele hele böylesi bir sürecin temel aktörü olduğu için bir an önce koşullarında da düzeltilmeye gidilmesi gerekiyor.
“Kaldı ki Sayın Öcalan, burada tutuklu ve hükümlü de değil aslında. Biz yıllardır bunu dile getiriyoruz. Çünkü hukukta bile bu vardır. Bir tutuklu ve hükümlünün meşru bir biçimde tutulması kıstası tarafsız ve bağımsız bir mahkeme tarafından verilen bir karar sonucu olmalıdır.
“Sayın Öcalan'ın tarafsız ve bağımsız bir mahkeme tarafından tutuklandığı, böylesi bir kararla tutulmadığını herkes biliyor, AİHM'de bunu tescilledi. Şuan tutuluşu bile hukuksuzca. Aslında esir alınmış durumda. Bu anlamda biz Sayın Öcalan'ın özgürlüğü için devam eden hukuk boyutuyla olan mücadelemizi sürdüreceğiz.” (YY)