İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü’nden Yrd. Doç. Dr. Fatma Nihan Aksakallı'nın Barış İçin Akademisyenler’in “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzalaması sebebiyle Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde 33. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davadaki beyanını yayınlıyoruz.
I. GİRİŞ
1. 1983 yılında başladığım İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde mesleğimi öğrenirken hafızama kayıt ettiğim en önemli bilgi, Hipokrat’a göre tıbbın ilk kuralı olan “Önce Zarar Verme” ilkesidir. Mezuniyet sonrasında birlikte çalıştığım meslek büyüklerimden hekimliğin bir meslek değil yaşama biçimi olduğunu, aslında iyi hekim olabilmek için iyi bir insan olmak gerektiğini öğrendim. 1994 yılından beri çalıştığım İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü’nde meslektaşlarımın; son dönemlerindeki kanser hastalarını bir gün daha yaşatabilmek için nasıl çabaladıklarına şahitlik ettim. Çünkü hekimler için insan hayatı kutsaldır ve mesleğimizin de önceliğidir.
2. 1999 yılındaki Marmara Depremi’nde yaralılara yardım etmek için gönüllü olarak koşan birçok meslektaşım gibi ben de bölgeye gittim. Bir seferinde Sakarya’daki bir okulun bahçesine kurulan revire “hiç konuşmuyor” diyerek bir genç getirilmişti. Evet, hiç konuşmuyordu, hiç tepki vermiyordu. Genci revire getirenler depremde yıkılan evinin enkazı altında annesinin cesedi ile birlikte 4 gün kaldığını anlattılar. Enkaz altında, karanlıkta, aç, susuz, insani hiçbir temel ihtiyacını karşılayamamanın zorluğunun çok ötesinde, annesinin cesedi ile günlerce birlikte kalmanın dehşeti gözlerinden okunan genci ömrüm boyunca hiç unutmadım.
3. O gencin gözlerindeki dehşet eşliğinde ve meslek yaşamı boyunca “önce zarar verme” prensibini kendine ilke kılmış biri olarak; ülkemde ölen, yaralanan, evleri yıkılan, yaşadığı memleketten göç etmek zorunda kalan insanlar için ve barış içinde yaşama hakkının tesis edilmesi için, 11 Ocak 2016 tarihli “Bu Suça Ortak Olmayacağız”başlıklı metni imzaladım.
Bu metni, imzalama gerekçelerimi ve o dönem okuduklarımı, dinlediklerimi tüm bunlara ilişkin bildiklerimi daha ayrıntılı paylaşmak / açıklamak istiyorum.
Ancak öncelikle iddianameye ilişkin aklıma takılan birkaç soruyu yüksek sesle sormak, daha sonra metinle ilgili açıklamalara geçmek istiyorum.
II. İDDİANAME İLE İLGİLİ
4. İddianame savcısı yukarıda adı geçen metinde adı zikredilmeyen bir örgüte destek bildirisi olduğuna nasıl hükmetmiştir?
5. İddianamede iddia edilen “bu örgütün alenen propagandası mahiyetine sahip olduğu” sözcük/ cümle hangisidir?
6. İddianamede 10 Mart 2016 tarihinde yapılan basın açıklaması da yer almaktadır. Bu basın açıklamasında “hem ülkede özgür bir akademinin var olması, hem de kalıcı barışın sağlanması için tüm imkanlarımızla ve var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz “ denmiştir. Özgür akademi ve barış istemek suç mudur?
7. İddianamede sözü edilen, adlarını daha önce hiç duymadığım kişiler, açıklamalar, teoriler için suçlanmam kabul edilemez.
8. İddianame savcısının kullandığı “akademisyen sıfatını taşıyan kişi”, “bu akademisyenler topluluğu”, “yabancı akademisyenlerin sözde Türkiye’deki meslekdaşları” ifadelerinde vurgulanan aşağılamanın dayanağı nedir? Bu tanımlamaları kabul etmediğimi belirterek, 30 yıllık meslek hayatım boyunca yazdığım raporlar nedeniyle on binlerce hastam, öğrenimlerine katkıda bulunduğum binlerce öğrencim ve meslektaşıma karşı duyduğum sorumluluk gereği ispatını talep ediyorum.
III- AÇIKLAMALAR
9. Güneydoğuda “Güvenlik Operasyonları” kapsamında 16 Ağustos 2015 günü önce Muş’un Varto İlçesi’nde sokağa çıkma yasağı ilan edildi, toplam 11 il, yaklaşık 47 ilçede, en az 111 gün, süresiz, açık uçlu, bitişi belirsiz ve günün 24 saati süren bu sokağa çıkma yasakları devam etti, halen devam ediyor 1-3.
10. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV)’nın2 21.08.2016 ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin23 Şubat 2017 tarihli raporlarına göre; Güneydoğudaki sokağa çıkma yasakları sırasında, resmi olarak belirlenmiş, 323 sivil ölmüştür. TİHV’in raporuna göre 2 bu kişilerin biri anne karnındaki 7 aylık bebek olmak üzere 79’u çocuk, 71’i kadın, 30’u ise 60 yaşın üzerindedir. Bu kişilerden en az 73’ünün, sağlığa erişim hakkından yoksun bırakıldıkları için, en az 202’sinin ev sınırları/ kapalı alanlar içinde iken yaşamlarını yitirdikleri, en az 1 milyon 809 kişinin temel insani haklarından mahrum kaldığı bildirilmiştir.
11. Cizre’den günler boyu yükselen “Çocuklar üşüyor, yiyecek bitiyor; ölüyoruz.” haykırışları hâlâ kulağımda. En az 323 sivil ölüm, en az 1 milyon 809 kişinin yaşama, sağlık, gömülme, beslenme, eğitim, adalete erişim gibi insani tüm temel hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılmaları, 1999 Marmara depreminde annesinin cesedi ile enkaz altında kalan genç kadar beynime kazındı.
IV. GÜNEYDOĞUDA “GÜVENLİK OPERASYONLARI”NIN OLUŞTURDUĞU İNSAN HAKLARI İHLALLERİNE İLİŞKİN ÖRNEKLER
12. Gün be gün Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Dokümantasyon Merkezi (DM)’nin yayınladığı Günlük İnsan Hakları Raporları (GİHR) 4 ve ulusal basında yer alan olaylara 5-22 birkaç tane örnek vermek istiyorum.
- 26 Ağustos 2015 günü Cizre Devlet Hastanesi’nde hemşire olarak çalışan Eyüp Ergen, ortam tehlikeli olduğundan evine gitmemesi için kendisini uyaranlara, bir sonraki nöbet için dinlenmeye ihtiyacı olduğunu belirterek, gece nöbetten evine dönerken polislerin açtığı ateş sonucu öldü. Kardeşinin ifadesine göre polis araçları Eyüp Ergen’i hastaneye götürmeye çalışan yurttaşlara ve ambulansa engel oldu5.
- 7 Eylül 2015 günü Cizre’de evlerine isabet eden mühimmat (havan topu) ile evdeki diğer 6 kişi ile birlikte 10 Yaşındaki Cemile Çağırga öldü. O gece annesi kızının cesedini koynuna alarak uyuduğunu, sabah saçlarına ve ellerine kına yaktıktan sonra yıkayıp, kefenleyip kardeşlerinin evinden getirdikleri derin dondurucuya koyduklarını söyledi. Cemile’nin cesedi 3 gün o derin dondurucuda bekledi6,7.
- 10 Eylül 2015 günü Cizre’de 11 Aylık bebek Berxwedan Taşkın vuruldu8. O gün Berxwedan’ı kucağında taşıyan annesi ile birlikte biri 16 yaşında olan 2 kişi daha öldü.
- 11 Eylül 2015 günü Cizre’de, geçimini sağlamak için çöpten toplayıp sattığı hurdalarla günlük 10 TL kazanan, 74 yaşındaki Mehmet Erdoğan, ekmek almaya giderken kafasına isabet eden bir kurşunla hayatını kaybetti ve ceseti sabaha kadar olay yerinde kaldı9,10, 11,12
- Gene 11 Eylül 2015 günü Cizre’de, Cudi Mahallesi’nde, 10 yaşındaki Selman Ağar, sokakta keskin nişancıların açtığı ateş sonucu kafasından vurularak öldürüldü 13.
- Günlerce suları kesik olduğu için susuz kalmış bir çocuğun sokakta yerdeki su birikintisinden su içtiği görüntülendi.14
- 11 Ekim 2015 günü, 3 gündür sokağa çıkma yasağı ilan edilen Diyarbakır’ın Sur ilçesinde, 9 yaşındaki Helin Şen polisin açtığı ateş sırasında kafasına isabet eden 3 kurşunla öldürüldü.15
- 8 Kasım 2015’de Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde özel harekat timleri tarafından 20 yaşlarında Yakup Sinbağ öldürüldü.16
- 18 Aralık 2015’de, Şırnak'ın Silopi ilçesinde, komşusundan evine dönerken, sokakta vurularak yaşamını yitiren, 11 çocuk annesi Taybet İnan'ın ceseti 7 gün boyunca sokakta kaldı. Taybet İnan’ın çocukları annelerinin cesetine 1 hafta pencereden bakmak zorunda kaldılar. 17,18
- Cizre’de Sur Mahallesi’nde, 26 Aralık 2015 günü, halasının kucağında iken vurulan 3 aylık bebek Miray, babaannesi tarafından beyaz bayrağa sarılarak ambulansa götürülürken, keskin nişancılar tarafından bir kez daha tarandı ve olay yerinde öldü. Şırnak Devlet Hastanesi’nin morgunda yer olmadığı için, hastanede soğutucu bir dolaba koyuldu 19,20
- 30 Aralık 2015 günü, Cizre Devlet Hastanesi sağlık çalışanı Aziz Yural, bulunduğu sokakta açılan ateşle ayağından yaralanan bir kadına yardım etmek isterken, alnından vurularak öldürüldü 21.
- 2 Mart 2016’da Cizre’de sokağa çıkma yasağının kalkması üzerine 3 Mart 2016’da İnsan Hakları Derneği (İHD) ve TİHV başkanları’nın yaşam hakkı, sivil ölümler ve insan hakları ihlallerinin ilk gözlemini yapmak üzere gerçekleştirdikleri inceleme sonrasında TİHV’in Ön İnceleme Raporu’na göre22; sivil ölümlerin söz konusu olduğu bodrumlardan ilkinde çok sayıda yanmış kafatası ve diğer kemik kalıntıları ile birlikte mukayeseli ölçümle çocuk kemikleri bulunduğu rapor edildi.
V. ULUSAL VE ULUSLARARASI KURULUŞLARIN İNSAN HAKLARI İHLALLERİNE İLİŞKİN RAPORLARI
13. Sokağa çıkma yasağı uygulanan bölgelerde bulunan hastalara, operasyonlar sırasında yaralananlara, günlerce besin, su, ilaç, sağlık yardımı erişimi engeli nedeniyle ölüm sayısının arttığı raporlarda ifade edilmektedir.
14. Yukarıda anlatıldığı gibi bölgedeki sokağa çıkma yasakları sırasında iki sağlık çalışanı öldürülmüştür. Birleşmiş Milletlerin, 1949 yılında imzalanan, Cenevre Sözleşmesinin I ve IV, Ek Protokol (EP) II, Madde 9, 11, 12 ve 19’una göre “Sivil ya da asker sağlık çalışanlarına saldırılamaz, zarar verilemez. Sağlık çalışanlarının güvenliği sağlanmalıdır”24,25.
15. TİHV4 ve Diyarbakır Barosu’nun raporunda26 sokağa çıkma yasağının uygulandığı süre boyuncatüm eczanelerin kapalı kaldığı, halkın herhangi bir şekilde eczane, hastane veya sağlık merkezine ulaşmasının mümkün olmadığı, Cizre Devlet Hastanesi’nin karargah haline getirildiği, yaralıların tutuklanmaktan korktukları için bu hastaneye gidemedikleri öğrenilmektedir. Cenevre Sözleşmesi’nin aynı maddelerine göre “Sağlık Kurumlarına (sağlık çalışanlarının kendi ve hastaları koruma amaçlı bulundurabilecekleri hafif silahlar dışında) hiçbir nedenle silahla girilemez. Ayrıca “kime hizmet ettiğine bakılmaksızın tıbbi olanaklar ve araçlar korunmalıdır ve yok edilmemelidir.”
16. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muižnieks’in 2 Aralık 2016 tarihli Türkiye’nin Güneydoğu Bölgesindeki Terörle Mücadele Operasyonları’nın İnsan Haklarına Etkilerine İlişkin Memorandum’una27 göre; söz konusu sokağa çıkma yasaklarına maruz bırakılanların özgürlükleri, ev hapsine denk düşecek şekilde en katı ve şiddetli biçimde sınırlandırılmıştır. Su, gıda, temel sağlık hizmetlerine, ilaca, diğer temel hizmetlere, iletişim araçlarına erişimde yaşanan kesintiler, sokağa çıkma yasağının ne kadar süreceğindeki belirsizlik, sokağa çıkma yasağına uyup yerlerinde kalanların yaşamlarına ve vücut bütünlüklerine yönelik olası tehlikelerin varlığı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nin içtihadı uyarınca, oluşturduğu manevi ıstırap düzeyi; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 28 (AİHS) 3. maddesinde yasaklanan “insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele” eşiğine ulaşmış olabileceği ve bölgede yaşayanların “toplu cezalandırmaya” tabi tutuldukları kanısının oluştuğu bildirilmiştir.
17. Avrupa Konseyi Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu29 (Venedik Komisyonu)’nun 13 Haziran 2016 tarihli, 842/2016 sayılı Türkiye’nin Sokağa Çıkma Yasaklarının Yasal Çerçevesi Hakkında Görüş Raporu’na göre; sokağa çıkma yasaklarının özgürlük ve güvenlik hakkını (AİHS madde 5), özel ve aile hayatına saygı hakkını (AİHS madde 8), toplantı ve dernek kurma özgürlüğünü (AİHS madde 11), din özgürlüğünü (AİHS madde 9), bilgi alma ve verme özgürlüğünü (AİHS madde 10); mal mülk dokunulmazlığını (AİHS Protokol 1, madde 1); eğitim hakkını (AİHS Protokol 1, madde 2); veya işkence, insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele yasağı ((AİHS madde 3) haklarını etkilediği bildirilmiştir.
VI. SONUÇ
18. Dünya Sağlık Örgütü’nün35 anayasasında sağlık “ sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik halidir” olarak tanımlanmıştır.
- Kızının cesedini koynuna alıp uyuyup, sonra buzdolabına kaldırdığı ceset ile aynı evde günlerce yaşan anne;
- Bir hafta kaldırımda yatan annesinin cesedine pencereden bakan, annesinin ölümüne onu gömememenin olanaksızlığı eklenen evlat,
- Ekmek almaya giderken öldürülen 74 yaşındaki kişi,
- Günlerce susuz kaldığı için sokaktaki su birikintisinden su içen küçük çocuk,
- Bir yaralıya yardım ederken öldürülen ve hastalara acil yardım yapması, mesleki zorunluğu olan sağlık çalışanı
- Beyaz bayrak taşıyan babaannesinin kucağında tedavi edilmeye götürülürken, öldürülen 3 aylık bebek için ,
En başta da söylediğim gibi, elimden gelen, yapabileceğim tek şey yeniden barış koşullarına dönülmesini talep etmekti. Meslek yaşamı boyunca “önce zarar vermeme” davranışını kendine ilke kılmış biri olarak; ülkemde ölen, yaralanan, evleri yıkılan, yaşadığı memleketten göç etmek zorunda kalan insanlar için, barış içinde yaşama hakkının tesis edilmesi için, 11 Ocak 2016 tarihli “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı metni imzaladım.
19. Sosyal bütünlüğün bozulması ile oluşan halk sağlığı sorununa mesleki olarak itiraz etmemin yanı sıra; bir vatandaş olarak da yürütmeyi eleştirmek demokratik ve T.C. Anayasası31nın başlangıç bölümünde güvence altına alındığı üzere, anayasal hakkımdır.
İnsan olmanın gereği, hekim olmanın gereği, iyi hekim olmanın gereği yaşatmaktır. (NA/BK)
Kaynaklar
2) 240 Günlük Sokağa Çıkma Yasağının Sokağa Çıkma Yasağının Ardından Şırnak: Tespit ve Gözlem Raporu (5-8 Aralık 2016). Türkiye İnsan Hakları Vakfı. 28.3.2017. http://tihv.org.tr/16-agustos-2015-16-agustos-2016-tarihleri-arasinda-sokaga-cikma-yasaklari-ve-yasamini-yitiren-siviller-bilgi-notu/
3) http://tihv.org.tr/240-gunluk-sokaga-cikma-yasaginin-ardindan-sirnak-tespit-ve-gozlem-raporu/
4) http://tihv.org.tr/category/gunluk-insan-haklari-raporlari/
7) http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/09/150913_cizre_cemileninolumu_hatice_kamer
8) https://zete.com/cizrede-polisin-oldurdugu-4-kisinin-kimligi-netlesti/index.html
9) http://www.hurriyet.com.tr/cizrede-vurulan-mehmet-erdogan-gunluk-10-lira-kazaniyordu-30075191
10) https://www.evrensel.net/haber/260481/cizrede-polis-bir-kisiyi-daha-oldurdu
12) http://yenisoluk.com/mehmet-amca-ekmek-icin-sokaga-cikti-vuruldu/
16) https://www.evrensel.net/haber/264755/silvanda-bir-genc-daha-polis-tarafindan-olduruldu
19) http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/12/151226_cizre_bebek
20) http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/454853/Miray_bebek_buzdolabinda.html
21) https://bianet.org/bianet/insan-haklari/170666-cizre-de-saglik-calisani-olduruldu
22) Cizre Ziyareti Ön İnceleme Raporu – Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı. Türkiye İnsan Hakları Vakfı. 5.3.2016. http://tihv.org.tr/cizre-ziyareti-on-inceleme-raporu-adli-tip-uzmani-prof-dr-sebnem-korur-fincanci/
23) Report on the human rights sitation in South- East Turkey. February 2017. Office od the United Nations High Commissioner for Human Rights. http://www.ohchr.org/Documents/Countries/TR/OHCHR_South-East_TurkeyReport_10March2017.pdf
24) 12 AĞUSTOS 1949 TARİHLİ CENEVRE SÖZLEŞMELERİ VE EK PROTOKOLLERİ. Galatasaray Üniversitesi . YAYINA HAZIRLAYANLAR Doç. Dr. Melike Batur Yamaner Doç. Dr. A. Emre Öktem Ar. Gör. Bleda Kurtdarcan Ar. Gör. Mehmet C. Uzun. Hukuk Fakültesi Yay›nlar› : 42 ISBN 978 - 975 -8400 -31 - 7 https://www.icrc.org/en/download/.../sozlesmeleri-protokolleri-conventions-protocols.pdf.
25) Yrd. Doç. Dr. Kevser VatanseverEge Üniversitesi Tıp FakültesiTıp Eğitimi Anabilim Dalı. Çatışma ya da savaş döneminde sağlık. http://www.tipdunyasi.dr.tr/2015/09/catisma-ya-da-savas-doneminde-saglik/
26) Cizre Sokağa Çıkma Yasağı Yaşanan Olaylar. İnceleme Raporu. 21. Eylül 2015 https://www.diyarbakirbarosu.org.tr/filemanager/cizre%20raporu.pdf
27) Türkiye’nin Güneydoğu Bölgesindeki Terörle Mücadele Operasyonlarının İnsan Haklarına Etkilerine İlişkin Memorandum. Nils Muižnieks, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri.2 Aralık 2016, Strazburg. https://wcd.coe.int/ViewDoc.jsp?p=&Ref=CommDH(2016)39&Language=lanTurkish&Ver=original&Site=COE&BackColorInternet=DBDCF2&BackColorIntranet=FDC864&BackColorLogged=FDC864&direct=true
28) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 3. Madde. http://www.aihmbasvuru.com/78-basliklar/87-avrupa-insan-haklari-sozlesmesi-ucuncu-madde.html
29) Correia J, Jeribi G, Velaes J, Suchocka H. Türkiye Sokağa Çıkma Yasaklarının Yasal Çerçevesi Hakkında Görüş Raporu. 842/2016, 13 Haziran 2016, Starsburg. Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu (Venedik Komisyonu). Erişim http://tihv.org.tr/wp-content/uploads/2016/06/20160613_Venice-Com_opinion-curfew.pdf
30) Bu Suça Ortak Olmayacağız. https://barisicinakademisyenler.net/
31) Türkiye Cumhuriyeti Anayasası , Kanun No. : 2709, Kabul Tarihi: 7.11.1982 https://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa82.htm