Akil İnsanlar Güneydoğu Anadolu heyetinde yer alan akademisyen, yazar Prof. Dr. Murat Belge görevinden ayrıldığını açıkladı.
Taraf gazetesinde bugünkü köşesinde “Benden bu kadar” başlıklı yazısında ayrılık kararını duyuran Prof. Dr. Belge, Gezi Parkı Direnişi ile Kürt sorununun çözümü için sürdürülen barış sürecinin kendisinde yarattığı ikilemden bahsetti ve “Gezi başka, süreç başka” diyemeyeceğimizi ifade etti.
Belge’nin veda yazısından satır başları şöyle:
“Önemli olaylar, toplumların tarihlerini oluşturan kronolojilere bir ‘Milat’ gibi girer. ‘Önce/ Sonra’ diye ikiye ayırırlar. Gezi Direnişi, bütün ögeleriyle değil, ama oraya damgasını vuran ve karakterini veren ögeleriyle böyle bir olay oldu.
“Bu olay karşısında hükümetin son derece kötü bir sınav verdiği kanısındayım. Bu ‘Milat’ gününe kadar pek çoğumuz gibi benim de bir numaralı sorunum ‘Barışçı Çözüm Süreci’ydi. Bu çerçevede, ‘Âkil İnsanlar’ adıyla anılan gruba çağrılmış ve katılmıştım. Her şey, umduğumdan daha iyi yürüyor, devam ediyordu. Bu ‘süreç’ ve bu ‘direniş’ beklenmedik bir biçimde kesişti ve ortaya bambaşka bir manzara çıktı.
“Herkesin ittifakla söylediği gibi, kolayca uzlaşmaya varılabilecek konu, gereksiz ve anlamsız bir polis şiddetiyle karşılaştı ve bugüne geldik. Aynı şaşkınlıkla, Başbakan’ın gerilim körüklemesini seyrediyorum.
“Barış dediğimiz nesne, bir iklim, bir atmosfer gerektirir. Oysa yedi düvele harp ilân etmiş, toplumun bir yarısını öbür yarının üstüne sürme tehdidinde bulunan bir iktidarla karşı karşıyayız. ‘Gezi başka, süreç başka’ diyemeyiz. Toplumda her şey iç içedir.
“Bunu kanıtlayacak örnek mi gerek? İşte, Başbakan’ın ‘terörist başı’ terminolojisiyle bir kesim eylemciyi köşeye sıkıştırma girişimleri. Ben Güneydoğu bölgesine her gidişimde insanların bu ‘nefret dili, hakaret dili’nden kurtulma dileklerini dinledim. Orada insanlar, takkeli, sakallı, müminler de dâhil, ‘Sayın Abdullah Öcalan’ diye konuşmayı ilke edinmişler. ‘Terör’ kavramını, ‘terörist’ kavramını reddediyorlar.
“Başbakan’ın Gezi Direnişi’nin tamamını içermek üzere söylediği sözler, seçtiği adlandırmalar, kullandığı dil, bana da, ‘kişisel bir hakaret’ olarak geliyor ve isabet ediyor.
“Yarın ( 26 Haziran, Çarşamba), Başbakan ‘Âkil İnsanlar’ı toplantıya çağırdı. Bu yazıyı, söz konusu toplantıya gidemeyeceğimi söylemek ve neden gidemeyeceğimi açıklamak için yazdım.
“Gezi olayları hiç olmamış, dediğim o hakaretler hiç yokmuş gibi gidip ‘Siirt’te şöyle oldu, Urfa’da böyle oldu’ diye konuşmayı anlamsız olduğu kadar imkânsız buluyorum.
“Başbakan, ‘süreç devam edecek’ sözünü de söyledi. Umarım devam eder, umarım başarıyla devam eder. Umarım, ‘Bu ikisi bir arada yürümez’ demekle ben yanılıyorumdur. Ama, benden buraya kadar.” (EKN)