Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri, Cumhuriyet Halk PArtisi milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasına dair Meclis’te basın toplantısı düzenledi.
Milletvekilleri adına Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım ve Mardin Milletvekili Mithat Sancar konuştu.
Yıldırım, “Mesele demokratik siyaseti ortadan kaldırmaya çalışan bir darbe mekaniği ve mantığıdır” dedi.
Sancar, “CHP’nin ve genel başkanının Enis Berberoğlu’nun tutuklanması sonrası başlattığı yürüyüş geç de olsa doğru bir tepkidir. Bu doğruyu sürdürmenin şartı sadece belli bir partinin milletvekillerine yönelecek olması ihtimali değil tüm tutuklu milletvekillerine ve bütün olarak demokrasi iradesine sahip çıkma iradesini göstermeleri gerekir” diye konuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanması üzerine dün Ankara Güvenpark'tan başlattığı "Adalet Yürüyüşü"nün ikinci gününde. Kılıçdaroğlu Maltepe Cezaevi'ne dek yürüyeceğini açıkladı.
Yıldırım: Darbe mekaniği devam ediyor
“Her ne kadar son günlerde yeniden milletvekillerinin tutuklanması üzerinden ülke gündemi yeniden buna kanalize olsa da, mesele demokratik siyaseti ortadan kaldırmaya çalışan bir darbe mekaniği ve mantığıdır.
“Mesele, sadece 4 Kasım 2016’da, milletvekillerinin tutuklanmasıyla başlayan bir süreç değildir. Mesele, en uzun süren MGK toplantısında planlanan bir darbe mekaniğidir.
“20 Mayıs 2016 günü darbenin özellikle demokratik siyaset açısından parlamento zeminine dönük bir kararlaşma yaşandı ve tek adam rejiminin darbesi devreye kondu.
“4 Kasım’a böyle geldik. Önce Yüksekdağ’ın milletvekilliği ve Eş Genel Başkanlığının düşürülmesi konusundaki müdahalede olduğu üzere, tahliye edilen arkadaşların tekrar tutuklanması üzere, en son bir CHP milletvekilinin tutuklanması üzere gördük ki darbe mekaniği devam ediyor. Bunda siyaset kurumunun rolü var.
“Sürecin bizi haklı çıkarmasının üzüntüsünü yaşıyoruz”
“13 ay önce 20 Mayıs günü parlamentoda darbe yapılırken dokunulmazlıkların kaldırılması sürecinde savunma hakkının herkes için tanınması gerektiğini söyledik. Siyaset kurumu gözlerini kör, kulaklarını sağır etti. Sürecin ve tarihin bizi haklı çıkarmasının üzüntüsünü yaşıyoruz. Siyaset kurumu bundan sonra da buna sahip çıkmaz, toplumsal muhalefetle birlikte mücadeleye girişmezse ve bu işi sadece seçim hesabı üzerinden kurgularsa bu ülkede darbe mekaniği ortadan kalkmaz, siyaset demokratikleşmez.
“Darbe sürecinin en büyük mağduru partimizdir diye diğer partilere sıçramış olmasına sevinecek değiliz. Belli bir azınlığın tavrının mağduru 80 milyon insandır. Bu darbe mekaniği ortaya konulduğundan beri bu ülkenin iki yakası bir araya gelmemiştir. Kim diyebilir ki bu ülke 2 yıl öncesine göre ekonomik anlamda daha güçlü, insanları daha mutlu? Ülke adım adım kaosa doğru yürüyor.
“Zamanında bize yapılan haksızlıklara karşı susanlara Martin Luther King’in sözünü hatırlatmak isterim: ‘Bir yerde sadece bir kişiye dönük haksızlık varsa orada yaşayan kimse için adalet yoktur.’ Bize dönük haksızlığa karşı susanlar bu ülkenin tamamının bir adaletsizlikle yüz yüze gelmesi sonucunu doğurmuştur.
“Bir avuç azınlığın yaptı yanlışın politikasını 80 milyonun ödememesi için yürüttüğü çabanın mücadelesini sürdüreceğiz. Sayımız ne olursa olsun. Bu ülkeyi oluşturan bütün bileşenlerin sesi olmaya çalışacağız.”
Sancar: Ortak demokratik mücadele
“Yaşadığımız sürecin darbe planının aşamalarından olduğunu en başından beri söylüyoruz. En kritik aşama dokunulmazlıkların kaldırılması meselesiydi. Burada iki şeyin altını çizdik. Bu yapılanın darbe operasyonunun parçası olduğunu ve demokrasi güçlerinin bir araya gelmesinin zorunlu olduğunu söyledik. O günlerde ana muhalefet partisinin bu konudaki tutumu hepinizin malumu.
“Yargının çöktüğü bir ortamda iktidara muhalefet milletvekilleri üzerinde sınırsız tasarruf yetkisi tanınmasının darbeden başka bir anlamı olamazdı. Ama biz her şeye rağmen mücadelemizi sürdürdük ve çağrımızı yineledik. Darbe operasyonlarına karşı çıkmanın tek yolu ortak demokratik mücadeledir.
“AYM’ye çağrımız kişisel adalet talebimiz değil”
“Kasım’da Eş Genel Başkanlarımız dahil çok sayıda arkadaşımız cezaevine götürüldü. Darbe planı derinleşerek devam ediyor. Şu an biri Eş Genel Başkanımız olmak üzere iki arkadaşımızın milletvekilliği düşürüldü ve bundan sonra da bu yönteme devam edeceklerinin işaretleri var.
“Anayasa Mahkemesi’ne çağrımız bizim sadece kişisel adalet talebimiz değil. AYM’nin içtihadına göre milletvekilleri tutuksuz yargılanmalıdır. Bunu AYM önündeki açıklamalarımızla vurguladık. AYM’nin önüne gitmemizin nedeni adalet mekanizmasını sembolize edecek bir kurum varsa oradan hem hukukçulara hem yargıçlara hem kamuoyuna haksızlıkla mücadeleye devam etmenin kararlılıkla sürdürülmesi gerektiği mesajını verdik. Hakimlerin vicdanlarına seslendiğimiz çağrılar yaptık. Somut sonuç elde edebildiğimizi söyleyemeyiz.
“Tüm tutuklu vekillere sahip çıkma iradesi”
“Ama son bir buçuk yılda yaşanan bütün bu gelişmeler, bazı kesimlerin kayıtsızlığı hatta bu gelişmelere katkıları, bugün demokratik mücadeleyi birlikte yürütmeye engel değil. Eğer bugün doğru yapılıyorsa geçmişteki hatalar yüzünden bu doğruya çizik atmak doğru değildir. CHP’nin ve genel başkanının Enis Berberoğlu’nun tutuklanması sonrası başlattığı yürüyüş geç de olsa doğru bir tepkidir.
“Bu doğruyu sürdürmenin şartı sadece belli bir partinin milletvekillerine yönelecek olması ihtimali değil tüm tutuklu milletvekillerine ve bütün olarak demokrasi iradesine sahip çıkma iradesini göstermeleri gerekir. Eğer bu yürüyüş demokrasi güçlerinin yaşadığımız siyasi darbe operasyonlarına ortak tepki verme iradesini gerçekleştirirse dikta rejimini durdurmak konusunda önümüzde önemli fırsatlar olacaktır.
"Ortak bakış açısı"
“Siyasi iradeyi savunmak sadece bir kesimi savunmakla değil demokrasiyi savunmakla olur. Demokrasiyi savunmak için de ilkelerde, değerlerde ve hedeflerde ortak bir bakış açısı oluşturmak gerekir. Kurumsal işbirlikleri şart değildir; ama geniş bir tabanı demokratik ilkeler etrafında harekete geçirecek her türlü çaba bu ülkenin ihtiyaç duyduğu verimli bir çaba olacaktır.
“Biz zaten elimizden gelen çabayı sarf ettik bundan sonra da mücadelemizi bu çerçevede sürdüreceğiz. Tüm demokrasi güçlerini de bu mücadeleye davet ediyoruz. Umarız referandum öncesi canlılığı büyüterek ortak ilkeler etrafında sürdürebiliriz.” (BK)