Ardından yaşanan gelişmelerle de ilgilendim elbette ama nedense aslen başka bir yere takıldım. Hürriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün Çarşamba günü köşesinde yazdığı "Hilmi Özkök Paşa güle güle" ana temalı ve "Özkök nedir bu çektiğimiz" başlıklı yazı kafama takılan ...
Gazeteci Özkök belli ki Paşa Özkök'ü sevmiş, saymış, kendince uğurlamak istemiş ama konuyu nedendir bilinmez biraz karıştırmış...
Önce Özkök'le ilgili yazmaya başlamış tahmin edileceği üzere, sonra mevzu Kenan Evren'den 28 Şubat'a orduya düzülen bir methiye haline gelmiş. Elbette, orduya da methiye düzülebilir, bu bir gazetecinin bireysel tercihidir, ben yapmam, ama yapana da mani olmam...
Ancak yapıldığında karşı çıkacağım mayınlı alanlar elbette vardır. İşte Özkök de o mayınlı alanlardan birine girmiş... Buyurun okuyun...
"Ellili yaşlarımın sonundayım. Birçok genelkurmay başkanı tanıdım, izledim.Türk ordusu hep büyük komutanlar yetiştirmiştir. Çoğunu hep takdirle izledim. Ama bunlardan bazıları, benim hayatımda özel yerlere sahip oldular. Mesela, Yedinci Cumhurbaşkanı Kenan Evren. Geçenlerde 90 yaşına girdi. Ali Şen'in onun onuruna verdiği doğum günü partisine davetliydim; ama o gün Hürriyet'in özel bir gecesi olduğu için katılamadım.
Kim ne derse desin, Evren Paşa'yı, "Hayatımı kurtaran" bir sürecin önemli siması olarak hatırladım ve hatırlayacağım.
Halk da öyle hatırladığı için, dünyanın başka yerlerinde darbe yapmış insanlar halkın gözünden düşerken, Türkiye'de ona karşı hep sevgi beslendi."
İletişim okurken, gazetecilik yaparken, hem hocalarımdan hem de meslekteki büyüklerimden öğrendiğim çok önemli bir kural vardır, genellemelerden kaçınacaksınız, bir gazetecinin düşeceği en büyük yanlış genelleme yapmaktır... Objektifliğinizi ve tarihe karşı sorumluluğunuzu yerine getireceksiniz, gerçekleri saptırmayacaksınız.
Anlaşılan o ki kendisi de uzun zamanını üniversite sıralarında, kürsü arkasında geçiren gazeteci Özkök bütün bu kurallardan bihaber, üstelik de şu memlekette her gün Hürriyet okuyan herkesi de kendisi gibi zannediyor...
Gazeteci Özkök Bey, sizin tanıdığınız halk ile sokaktaki halk arasında yüzlerce kilometre var anlaşılan.
Bu ülkede yüzbinlerce insan hala 12 Eylül'de yaşananların hesabının sorulmasını bekliyor, bu ülkede yüzbinlerce insan o dönemin sorumlularının cezalandırılması için bir şeyler yapıyor.
Kenan Paşa için 90. doğum günü partisi düzenleyenler olabilir elbette ancak Ali Şen'i halkın bir yansıması olarak görmek ancak bir şaşkınlık olabilir kanaatimce...
Evren Paşa hayatınızı kurtaran sürecin önemli bir siması olabilir, hayatınızın ne derece kurtulduğunu tartışmak bana düşmez ancak Evren Paşa ve şürekası yüzünden hayatını işkencelerde kaybeden onlarca insanın, yıllarını hapishanede geçiren binlerce insanın önünde böyle laflar etmek en basitinden izansızlıktır.
Sevgi anlayışınızı anlamaya çalışabilirim, ancak bir gazeteci olarak ellerinde insanların kanı olan birilerini kamusal alanda sevmenizi anlayamıyorum...
Demem o ki, siz paşayı sevmeye devam edin, biz de yargılanması için çabalamaya... Ama lütfen gölge etmeyin...
Bu arada, 28 Şubat sürecinin sizin gözünüzdeki önemli insanları ile ilgili durumu ise andıçlanan gazeteci yaşdaşlarınıza havale ediyorum, Mehmet Ali Birand'a, Cengiz Çandar'a, Nazlı Ilıcak'a ve diğerlerine... (ÇM/AD)