İlk günlerde ne olduğunu tam olarak anlayamadık. Zaten olay son derece zor bir matematik denklemini andırıyordu. Q Jazz Club, sadece jazz müzik çalınan, Amerikalı siyah jazz vokallerinin sahneye çıktığı bir yerdi. Ortalığı kasıp kavuran Nez isimli genç kadının ise söz konusu "konseptle" İngilizce biliyor olması dışında herhangi bir ortak yönü yoktu. Kısa boylu, geniş kalçalı, şirince bir kızdı. Zaten sonradan öğrendik ki, kısa boy ve geniş kalça dans etmekte çok önemliymiş... Nez, genelde vurmalılardan oluşan bir orkestra eşliğinde, elinde bir mikrofonla dans ediyordu, arada bir de tek cümleden oluşan bir şarkı söylüyordu "Oh you could be my turkish delight". Nez, creme de la creme'in yeni eğlencesiydi. Fatih Terim ve eşi, sadece Nez'i izlemek için Bodrum'dan İstanbul'a gelecekken uçakta yer bulamayınca, özel uçakla gelmişlerdi, mevzu bu derece önemliydi. Nez'i seyretmeyen adamdan sayılmıyordu.
"Avam tabaka" Nez'den nasıl haberdar oldu?
Hıncal Uluç'un "bu güzelliği sadece benim görmem yetmezdi, sizinle de paylaşmak istedim" şeklinde "biz, avamları da" Nez'den haberdar etmesiyle Nez, şarkıcı ve dansçı olarak bir anda zaten yeni insanlara sürekli açık olan ülke gündeminin orta yerine düşüverdi. Zaten yaz gelmekteydi, magazin programlarının sürekli malzemelerinin büyük bölümü tatile çıkmıştı, yani Nez herkes açısından pek bir iyi oldu. Kendisi için de tabii...
Saraydaki Jazz klübü, adındaki Jazz'dan başka müziğin aslıyla hemen hiç ilgisi kalmamış şekilde akşam programlarında Mısır havalı müziklerle genç kadını dans ettirmeye devam etti bir süre. Nez de magazin programlarının ve ana haber bültenlerinin kurtarıcı konuğu oldu.
Magazinciler gerekli gündemi yaratma konusundaki ustalıklarını bir kez daha gözler önüne serdiler, can alıcı sorular, şöhretin ilk haftasında gelmeye başladı, Asena'ya rakip miydi? Shakira'nın dansı hakkında ne düşünüyordu? Genç kadın, şöhrete hemen alışmıştı, magazinin kurallarını harfi harfine uyguladı, "Asena'yla aralarında dağlar kadar fark vardı, Asena sadece dans ediyordu, oysa o hem dans ediyor, hem de şarkı söylüyordu, üstelik İngiltere'de okumuştu, yani kıyas kabul etmezdi".
İngiltere'de okuma kısmının konuyla alakasını kimse çözemedi elbette, aslında basitti, yüksek tabakadan olma görüntüsü her zaman prim yapar diye düşünüyordu muhtemelen. Shakira konusundaki soruya verdiği cevap ise bazılarının zihninde Nez ile ilgili notun tam olarak verilmesini sağladı: "yani o şarkı söylüyor ve dans ediyor, ben dans ediyorum ve şarkı söylüyorum, bunlar tamamen farklı şeyler, karıştırmamak lazım"...
"Nez kaçırıldı mı?" ya da kim Nez'i ne yapsın???
Tam, eh bunun da şöhret macerası bu kadar derken, gazetelerde "Nez kaçırıldı mı?" başlıklı haberler yayınlanmaya başladı. Q Jazz Bar'ın açılış gecesinde sahneye çıkması gerekirken, ortadan kaybolmuştu. Bir hafta öncesinde "annemle, babam sayılırlar" dediği Q Jazz Bar'ın sahipleri Açılmış çifti çok endişeliydi, endişe bir gün içinde yerini adliyelere, davalara ve karşılıklı sataşmalara bıraktı. Nez, Q Jazz Bar'dan aldığı paranın az olduğuna karar vermiş, tam bu sırada da Cem Uzan destekli Erol Köse Production, ona hayır diyemeyeceği bir teklif götürmüş, Nez de doğru kararın bu olduğunu düşünüp, kendini Swissotel'e kapatmış.
Q Jazz Bar, ortadan kaybolma ile ilgili basın toplantısına ev sahipliği yaptığında, barın sahibi Esen Açılmış'ın bir köle taciri kadar sert bir patron olduğunu, burnumuza soktuğu sözleşmeden anladık. Nez, imzaladığı anlaşmaya göre neredeyse tuvalete giderken bile Açılmış çiftine haber vermek durumundaydı. Vermezse 200 bin dolar tazminat ödeyecekti...
Nez olmak iyi bir şey, yeni Nez'ler lazım...
Tazminat hikayeleri ve diğer problemler, bir iki hafta içinde muhtemelen Uzan grubunun da maddi desteği ile çözümlendi. Ama asıl bomba her zaman olduğu gibi Hıncal Uluç tarafından patlatıldı. "Nez'i yaratan Q Jazz Club'tır. Demek ki yeni Nez'ler de yaratabilir, bir yarışma yapıyoruz, ben de jürisiyim, hadi kendine güvenen genç kızlar, müracaat edin" özetli yazısıyla "genç kızlarımızı" Q Jazz Club'a davet etti. Tabii internetteki "Hıncal Uluç barın ortağı mı" iddialarına kulak tıkayarak, sadece "ben iyi bir işe öncülük ediyorum" diyerek..."
İpin ucu da zaten yarışmayla birlikte koptu. Ortalık "ben yeni Nez olacağım" diyen genç kadınlarla dolup taşmaya başladı. Kimse de çıkıp, "ya ne oluyor kardeşim" demedi. Ülkenin tek caz klübü olmakla övünen Q Jazz Club bütün bir yazı, vurmalı çalgılardan yükselen arabesk ezgilerle geçirdi. Olan da anlatılanlar doğruysa, otele gecede 300 dolar veren ancak darbuka sesinden uyuyamayan müşterilere oldu.
Cv özeti: 14 yaşında yeni Nez yarışmasına girdim...
Durumdan herkes özellikle de Hıncal Uluç çok memnundu. Ta ki 14 yaşında küçük bir
kız yarışmada finale kalanlar arasında yer alıncaya kadar... Medyadan bir iki kişi konuyla ilgili yazınca, dönemin konuyla ilgili bakanı Hasan Gemici, olaya el koyacağını açıkladı. Q Jazz Club kızı yarışmadan çıkardı, ama Hıncal Uluç durumu delicesine savunmaya devam etti. 14 yaşında bir kız dans sanatıyla ilgileniyorsa, bunda kötü olan ne vardı???
Neyse, sonuçta yarışma bitti, 14 yaşındaki kızı diskalifiye olan anne bu kez kendi kız kardeşini yarışmaya sokmuştu, kazandı da nitekim. Q Jazz Club yarışmaya katılanlardan seçtiği 4 genç kadını şu televizyon senin, bu televizyon benim şeklinde dolaştırıyor şu sıralarda. Daha dün sabah ATV'delerdi. Ancak Açılmış çifti köle sözleşmelerine devam ediyor olsa gerek ki, yarışmanın asıl birincisi olan genç kadın, patronlarından habersiz Aktüel dergisine röportaj verdiği için sözleşmesi feshedilmiş.
"Q Kızlarının" atası Nez ise bir albüm çıkardı şimdilerde, albümde sadece bir iki şarkıda ne dediği çok da anlaşılmayan bir iki İngilizce-Türkçe karışık cümle kuruyor. Çektiği klip ise fazla erotik olduğu gerekçesiyle incelemeye alındı. Nez'in incelemeyle ilgili yorumu ilginç; "Klibi nasıl anlamak isterseniz öyle anlarsınız. Demek ki erotik olduğunu düşünmek istemişler..."
Neden bunlar hep bu ülkede oluyor?
Bütün bunlar neden oluyor? Biz neden bir haber izlemek isterken mecburen Nez'i de izliyoruz? Bu işin başka yolu yok mu? Bu medya üç gün yeni birini ünlü yapmazsa, yaşayamıyor mu? Herkes neye göre ünlü oluyor? Rumeli Hisarı Yaz Konserlerinde, henüz kaseti bile olmayan Nez, neden yılların Nilüfer'i ile aynı sayıda konser veriyor? Bu konserlere kim gidiyor? Şimdi biz Nez yarışmasının birincisi diskalifiye oldu diye, ikinciyi birinci mi yapacağız? Bu ülke neden bunları hak ediyor?
Soruları çoğaltmak, sayfalarca uzatmak mümkün, ama şimdi magazin programı başlıyor, kimler ünlü oldu, bakmak lazım, öğrenmek lazım...