Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) grup toplantısında muhalefete yüklendi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ÇHD avukatlarının tutuklanmasını eleştirerek darbe dönemlerinde bile yaşanmayan bir süreçten geçtiğimizi söylerken Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, avukatların tutuklanmasını eleştirdi ve Fransa'da üç Kürt kadın siyasetçinin öldürülmesinin ardından gelinen nokta hakkında konuştu.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise açılım ve müzakere sürecine yüklenerek "Çözüm buysa biz çözüm falan istemiyoruz" dedi.
Erdoğan: Operasyonlar sürüyor
BDP'yi ırkçılıkla eleştiren Erdoğan, "Onların dilinden hukuk anlar, onları hukuka havale edeceğim" dedi.
"Irkçılık asabiyetten, asabiyet ise şeytandandır. Irkını, kavmini övmek diğer yaratılanları aşağılamak şeytandandır. Kürt kardeşimin de, Türk kardeşimin de kaynağı aynıdır. Hiç kimse çıkıp da şu etnik grubun partisi biziz diyemez. Irkçı siyasetle arasına millet mesafe koyuyor. Benim milletim ırkçılığın şeytani bir duygu olduğunu çok iyi biliyor.
"Siz aklınızı kiraya mı verdiniz? İradenizi kiraya mı verdiniz? Madem siyaset yapacaksınız kendi iradenizle yapın. Talimatı beklememiz lazım. Sen nesin o zaman? Siyaset zor zamanda zor kararlar almakla çözümün bir aracı olabilir. Biz BDP'nin en başından itibaren öldürmenin değil, yaşatmanın yanında durmasını bekledik.
"Bir polisimizi alçakça şehit ederken, operasyonları eleştirmek samimi bir duruş değildir. Şu anda polisimiz dağlarda onların peşinde çatışma halinde, girerken öğrendim. Ne yapacağız, çatışmayacak mıyız? Onların izlerini sürmeyecek miyiz? O polisimizin kanını yerde mi bırakacağız?
"Elinde silah dağlarda askerimize pusu kuranların hakkını savunmak çözümü isteyen içten bir tavır değildir. Terör estirenler bizden anında cevabını alırlar. Samimiyseniz bırakırsınız silahları, gitmek istediğiniz ülkeye de gidersiniz. Samimi olmayanlarla neyi konuşacağız?
"Kendilerini adaya gönderiyoruz. Adadan dönünce zehir zemberek açıklama yaparsan bu olmaz. Seni oraya gönderen Başbakan'a 'Bu Başbakan bomba yağdırıyor' dersen olmaz" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu: Darbe dönemi yaşanmayanlar yaşanıyor
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ise DHKP-C operasyonu kapsamında Çağdaş Hukukçular Derneği avukatlarının tutuklanmasını eleştirdi.
Mevcut hakim ve savcıların görev başında kalması halinde Türkiye'ye adalet gelmeyeceğini savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Çözemedikleri bir şey vardı; avukatlar. Şimdi ne yaptılar avukatlara operasyon yaptılar. Avukatların sabah evlerini basıyorlar. Türkiye'de hukuk yok ki... 'Orada savcı olmasın, ben basar alırım'. Nasıl olsa polis devleti...
"Özgürlük isteyen, adalet isteyen her yurttaşın mutlaka bu olaylar karşısında duyarlı olması gerekiyor. Tepki vermek zorundayız. Üniversitelerden ses çıktı mı? Hukuk fakültesinde o ders veren hocalar o öğrencilerin yüzüne nasıl bakıyorlar? Hukuku nasıl anlatıyorlar?
"Kenan Evren bile bunu yapmadı? Askeri dönemde bile olmadı. İlk kez yargı ayaklar altına alınmıştır. İşine gelince böyle, Deniz Feneri'nde böyle mi? Kendilerine yüksek diyen HSYK'ya söylüyorum, kendinizi adınızdan yola çıkarak yüksekte hissetmeyin; yerde bile değilsiniz, adalet olarak yeriniz maalesef çukurda.
Demirtaş: Van'da seçilenler ilk kez hakim karşısında
BDP Eşbaşkanı Demirtaş da Başbakan Erdoğan'ı eleştirerek kendilerine ayar vermekten vazgeçmesi gerektiğini söyledi.
Lütuf veya sadaka beklemediklerini, sadece bir halkın gasp edilmiş haklarının iadesini istediklerini dile getiren Demirtaş, Van'da görülen KCK davasına da değindi.
"Seçilmişler dahil olmak üzere 12 yöneticimizin de olduğu dava başladı. Yedi ayı aşkın süreden sonra ilk defa hakim karşısına çıktılar.
"Belediye başkanının depremden sonra tutuklanması Van'ın ikinci depremi olmuştur. Operasyon, Erdoğan 'Van Belediyesi'ni ne pahasına olursa olsun alacaksınız' sözünden sonra yapıldı."
"Almanya'da kim öldürülecek"
Fransa'da üç Kürt kadın siyasetçinin öldürülmesine de değinen Demirtaş, savcılığın açıklamalarının yetersiz olduğunu söyledi ve "10 gündür bu kadar mı bilgi bulabildiniz" diye sordu.
Cinayetin aydınlatılması için Türkiye'nin de sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğine işaret eden Demirtaş, AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in benzer cinayetlerin Almanya'da da olabileceği yönündeki sözlerini hatırlattı.
"Neye dayanarak bunu söylüyor. Başbakan bunu açıklasın. Kim kimi nerde infaz edecek. Elinizdeki listeye göre hangi Kürt siyasetçisi infaz edilecek? Bunu açıklamanız lazım.
"Paris de bilginizde miydi? Nokta atış yaparak Almanya'da olacak diyor. Almanya'da hangi Kürt siyasetçisi infaz edilecekse ya Türkiye bunu söyleyecek ya da önlem alacak; yoksa sorumlu onlar olacaktır.
"Tamam komplocusunuz ama uzmanlaşın artık"
ÇHD'ye yönelik operasyona değinen Demirtaş, "Bunlar haftanın beş günü adliyede işini yapan insanlardır. Sabahın 5'inde evlerinin kapıları kırılarak, kelepçelenip işkence yapılarak gözaltına alınıyor. Avukatın başına bu gelirse o ülkede hiçbir kimsenin güvencesi yoktur" dedi.
"Tıpkı Asrın Hukuk Bürosu'na yapıldığı gibi. Aynı zihniyetin ürünüdür bunlar. Bunları yapan çetelere şaşıyorum. Yüzlerce komplo dosyası hazırladınız bu kadar mı acemice olunur. Bu çetelerin zeka seviyesini de ortaya koyuyor. Bu kadar ucuz tezgah olur mu?
"Grup Yorum'un bağlama gitarından parmak izi alıyorlar. Gözaltına aldığı avukatın telefonundan mesaj atıyorlar. Tutuklama kararına bir gün öncesinin tarihini atıyorlar. Tamam komplocusunuz ama uzmanlaşın artık.
Bahçeli: Çözüme karşıyız
MHP Genel Başkanı Bahçeli açılım ve müzakere sürecini eleştirdi.
Tarihteki yıkım dönemlerinin tekrarlanmak istendiğini savunan Bahçeli, "Çünkü ortam uygun, işbirlikçi iktidar hazır, hainler heves ve iştah içindedir" dedi.
"Demokrasi, özgürlük, çözüm, barış, insan hakları çığırtkanlığıyla Türk milleti eskiye nazaran daha vahim bir sürecin içine sokulmuştur. Sevr'de yarım kalan hesaplar, milli iradeyi temsil eden çoğunlukçu iktidar tarafından milli birlik ve kardeşlik projesi diye yutturulmaya çalışılan çöküş ve çözülme programının içine alınmıştır.
"Çözüm sözleri, barış ezberleri varlığımızı, birliğimizi ve bin yıllık hukuku harap etmeye ayarlı saatli bir bombaya dönmüştür. Sevr'e, barış antlaşması diyerek imza atanların varisleri, bugün yeniden barış sözleriyle Türk milletinin defin törenini hazırlamaktadır. "Başbakan Erdoğan'ın teslimiyetçi ve diz çöken acizliği her zillete boyun eğen, her kepazeliğe davetiye çıkaran politikaları Türkiye'yi ve Türk milletini sona yaklaştırmaktadır.
"Milleti bölmenin adı çözüm olarak görülüyorsa, biz çözüme ve çözüm taraflarına karşıyız. Türkiye'yi yıkmanın, devleti dinamitlemenin adı barış ise biz barış denilen kılık değiştirmiş bölücü üsluba tamamıyla kapalıyız ve karşıyız." (EKN)