“Faili Devlet” temasıyla düzenlenen 5. Trans Onur Haftası, bugün İstiklal Caddesi’nde yürüyüşle sonlandı.
Yürüyüşün Taksim meydanında sonlanması planlanmıştı. Ancak polis, LGBTİ bireylerin Taksim meydanına çıkmasına izin vermedi. 17:00’deki yürüyüş öncesi Taksim meydanına çıkışlar ve Taksim anıtı çevresi kapatıldı.
İstiklal Caddesi’ndeki Fransız Konsolosluğu önünde toplanan LGBTİ bireyler de Tünel meydanına doğru “Faili Devlet” pankartıyla yürüdü. Eylemciler “Biz bu yoldan dönmeyiz”, “Velev ki dönmeyiz”, “O biçim direniş” yazılı dövizler ve gökkuşağı bayrakları taşıdı.
Yürüyüşte sık sık “Transfobik devlet yıkacağız elbet” sloganı atıldı. Tünel meydanında yapılan açıklamadanın ardından eylem sonlandırıldı, katılımcılar #OccupyGalata eylemine destek vermeye gitti.
Açıklamanın tam metni şöyle:
"Sadece son iki yılda 49 trans kadın nefret cinayetine kurban gitti. 2002'den bu yana bildiğimiz rakamlara göre 70 trans kadın öldürüldü.
Acımız büyük!
Avcılar Meis sitesinde Translara yönelik başlatılan sürgün kampanyası sonucu dövülerek cami bahçesine atılan ve yoğun bakımda hayatını kaybeden Seda’nın davası sonuçlandı. Katil, müebbet ile yargılanırken sözde maktulün trans olmasını gerekçe göstererek cezayı 15 yıla düşürdü. Ceza infaz sistemine göre 8 yıl cezasını yattıktan sonra denetimli serbestlikten faydalanarak serbest bırakılacak.
Seda gibi yüzlerce trans kadın bu coğrafyada devletin sistematik şiddeti yüzünden can veriyor. Çünkü erk devlet bizlere, şiddeti, küfrü, ayrımcılığı, ırkçılığı, ötekileştirmeyi, zulüm ve zorbalığı bir yaşam biçimi olarak dayatıyor.
Açık ki bu ilk değil ve maalesef son da olmayacak. Sokaklarda, meydanlarda, alanlarda, barikatlarda yıllardır söylüyoruz : Trans cinayetleri sistematik ve politiktir. Devlet, katillere verdiği her türden taviz ve teşvikle; trans katliamlarına kapı aralamaya devam etmektedir. Adeta nefret içinde boğmaya çalıştığı topluma ‘Bunlar stres topudur, tüm hıncınızı translardan çıkarabilirsiniz’ demektedir.
İktidar sahipleri, egemenler, efendiler! Sesimizi duymayanlar, bizi üçüncü sayfalardan, yandaş medyanın taraflı haberlerinden tanıyanlar. Ardı ardına yaşanan bu cinayetlerin ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz.
Öfkeliyiz! Bunu aklınızdan çıkarmayın!
Bu gidişatı değiştirme kararlılığımız artıyor. Nefret cinayetlerini ve trans cinayetlerini mutlaka durduracağız!
Bu hukuksuzluğu ve katliamı sadece transların yaşamadığını biliyoruz. Gezi direnişi başladığı günden beri kaybettiğimiz 8 canı, Lice’de karakol yapımına karşı çıktığı için katledilen 2 canımızı, Dersim’de Yeni Demokrasi mücadelesi verirken tutuklanan ve onlarca yıl cezaya çarptırılan Evrimlerin, Muratların, onlarca tutuklunun, kaybın ve gözaltının da takipçisiyiz. Artan kadın cinayetleri, tecavüz dâhil her türden erkek eziyetini yaşayan ve yaşamaya devam eden kadınlar ve çocuklar aynı kıyımın farklı yüzleridir. Transseksüeller ise olağanlaştırılmaya çalışılan bu kıyımın en kolay hedefidir. Bu cinayetlerin tümü milliyetçilik, namus, aile, ahlak ve din adına yapılmaktadır.
Hayatlarımız bu kadar ucuz değil!
Size hatırlatmayı görev edindik! Hayatlarımız ve canlarımız bu kadar ucuz değildir. Gözümüzü dört açtık ve yüzde yüz iradeyiz. Yaşanan her saldırının ardından daha da güçlenerek, palazlanarak geleceğiz, sistematikleşen devlet ve polis şiddetinize direnmeye devam edeceğiz.
Ey kendini egemen kılanlar, duyun! Hak vermeyeceğinizin bilinciyle mücadeleye başladık. Ve hakkımız olanı almak için ne gerekiyorsa yapacağız.
Eşcinsel, biseksüel, trans ve intersekslere yönelen nefret suçları ile mücadelede, ‘cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği’ ibarelerini de bünyesinde barındıran bir nefret suçları mevzuatı oluşturulmalıdır.
Trans seks işçilerini güvenliksiz çalışma alanlarına iten ve bizzat şiddetin mağduru olmalarına vesile olan ‘fuhuş’ ile ilgili mevzuat değiştirilmelidir. Herkesin istediği işi yapabildiği bir hayat garanti edilmeli ve LGBTİ bireylerin istihdamıyla ilgili iyileştirici uygulamalar yapılmalıdır.
Seks işçiliği bir iş kolu olarak kabul edilmeli ve sendikal haklar garanti altına alınmalı.
Kolluk kuvvetleri ve yargı birimlerinin trans bireylere yönelik önyargılı ve ayrımcı tutumuyla mücadele edilmeli; katillerine “haksız tahrik” veya “iyi hal” gerekçeleriyle verilen ceza indirimleri derhal son bulmalıdır, cinayetlerin nefret boyutuna mutlaka vurgu yapılmalıdır.
Hatırlatmak isteriz! Hala devam etmekte olan, ailesi tarafından öldürülen Ahmet Yıldız davasının da takipçisiyiz.
Yıllardır Kürdistan'da yürütülen kirli savaşın, ve bu savaşın açtığı derin yaraların da takipçisiyiz. Katledilen kürt gençlerinin, sürgüne zorlanan LGBT bireylerin, yakılan köylerimizin, tahrip edilen doğamızın ve Kürt halkının haklı taleplerinin tarafı ve takipçiyiz.
Soma'nın takipçisiyiz!
3 kuruşa yerin yüzlerce metre altına hapsedilen, iş güvenliğinden yoksun ve ilkel koşullar altında çalışmaya zorlanarak katledilen Soma maden işçilerinin de takipçisiyiz!
Eşcinsel ve trans cinayetleri politiktir. Translara yönelen şiddet, eşcinsellere, kadınlara, engellilere, HIV pozitif bireylere, Kürtlere, Ermenilere, Alevilere, Romanlara, Sosyalistlere, işçilere, emekçilere, sığınmacı/mültecilere, doğaya, hayvanlara yönelen şiddetin bir başka yüzüdür.
Ve yaşanan tüm bu şiddetin faili devlettir!
Bu bilinçle bir kez daha haykırıyoruz. Kokuşmuş düzeninize çomak sokana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Sokaklarda, parklarda, barikatlarda, mahpushanelerde Trans onuruna sahip çıkarak direneceğiz.
İki yüzlü ahlakınız batsın!
Nefrete inat yaşasın hayat!
Transfobik devlet yıkacağız elbet!" (AS)