Köylü Silkelendi, Birilerini Rahatsız Etti
2 Şubat 2006'da imzalanan protokol, eylemler zincirinin de başlamasına neden oldu.
Köylerine kurulmak istenen Katı Atık Bertaraf Tesisi'ne karşı Oktay Konyar önderliğinde başlattıkları eylemleri sürdüren Develi köylülerinin mücadelesini anlatan Konyar, amaçlarına ulaştıklarını, birilerinin bu çıkan yüksek sesten rahatsızlık duymaya başladığını söyledi.
Konyar: Tepki alan en örgütsüz toplum olan köylülerin hak aramaya başlaması
Türkiye'de hukuksuz, antidemokratik uygulamaların olduğunu dile getiren Oktay Konyar, "Özellikle de 80'li yıllardan sonra tepkisiz bir toplum olduk. 'Büyüklerimiz ne yaparsa doğru yapar' kaderci anlayışı topluma yerleşti ve toplum bu anlayışla yaşıyor. Çevre, doğa kirletiliyor, kimsenin sesi çıkmıyor. Ama bizler, sesimizi yükselttik" dedi.
Develi köylülerinin son eylemlerinde yarı çıplak olmaları ise bazı kesimlerden ve yerel basındaki köşe yazarlarından tepki alırken, Konyar tepkileri şöyle değerlendirdi:
"Bana göre köylülerin üstü çıplak dolaşması tepki almadı. Tepki alan, onları bile şaşırtan, en örgütsüz toplum olan köylünün demokratik bir hak aramaya başlamış olmasıdır. Yani Manisa'nın bir köşesinden bir sesin gelmiş olmasıdır. Alışılagelmiş protestoların dışında ahlaklı bir yönü var. Köylülerin suç işlemeden ve şiddete başvurmadan kamuoyunun dikkatini çekmek gibi bir talepleri var. Köylünün şöyle bir silkelenmiş olması birilerini rahatsız etmiş durumda.
"Hangi iktidar gelirse gelsin, ezilen, arada kalan, sıkışan bizleriz. Ne ürünümüz para ediyor ne yaşamımız para ediyor. Ne çocuklarımız iş bulabiliyor. Ne de öğrenimlerini tamamlayabiliyorlar. Cumhuriyetin bütün kazanımları elden gidiyor. İşte bütün bunların sonucu olarak köylü şöyle bir silkelendi ve kendine geldi. Kendi haklarına ve cumhuriyete sahip çıkmaya haksızlıklara dur demeye başladı."
"Domatesinin çiklet fiyatına satılmasına bile tepki gösteremeyen bir halk"
Eylem biçimine tepki gösterenleri eleştiren Oktay Konyar'a göre, Develi köylülerine tepki gösterenler "dünyayı ciddi anlamda sarsan Bergama sürecini izlememişler."
Bergama'da demokratik hakkın kullanımını bu yöntemle uzun zamandır ellerinde tuttuklarını aktaran Konyar, "Çıplak eylem çok ilginç bir yöntemdir. Çok şeyini kaybetmiş köylünün çıkıp da 'bundan sonra kaybedecek bir şeyim yok' demesidir" diyor.
"Ben onurlu bir mücadele veriyorum ve toprağıma sahip çıkıyorum. Buna böyle bakmak gerekirken bunu anlamayan insanların önünde rantçı, ahlaksızca, çirkin, paraya dönük ve insanlık onurunu zedeleyen öyle şeyler oluyor ki, onları tartışmak yerine masum köylülerin çıkıp 'ben protesto ediyorum' demesine tepki göstermek anlaşılır şey değildir.
"Bu köylüler hayatları boyunca sadece sandığa gidip ataları ne demişse o yönde oy kullanmışlardır. Domatesinin çiklet fiyatına satılmasına bile tepki gösteremeyen bir halk. Nasıl tepki göstereceklerini bilmiyorlar. Aman köylü bir şey bilmesin, bir araya gelmesin düşüncesindeler. Bazıları bundan yarar umuyor."
"Gömleğimizi çıkartmamız değil, toprağımızı korumak istememiz tartışılmalı"
Gediz Ovası'nın topraklarının bilim insanlarınca dünyanın en verimli toprakları arasında gösterildiğini ifade eden Konyar, "Burada pamuk, zeytin, üzüm inanılmaz bir enerji ile büyüyor ve inanılmaz bir şekilde yetişiyor. Buraya o söyledikleri arıtma tesisini kurmayı başarabilirlerse bu topraklara günde 100'ün üzerinde kamyon evsel, kimyasal ve tıbbi atık dökülecek. Bu durum, ölümü getirecek" dedi.
"Köylünün tepki göstermesi, topraklarını korumak istemesi birinci planda öne çıkmadı. Köylüleri kutluyorum. Gündeme girdiler ve bunu tartıştırıyorlar. Önemli olan bir sorunu Türkiye'nin gündeminde tartıştırmaktır. Manisa'da tartıştırmaktır. Biz üzerimdeki gömleğimizi çıkarmamızın tartışılması yerine, toprağımızı korumak isteyişimizin konuşulmasını, bunun öne çıkarılmasını istiyoruz. Çünkü öncelikle bunun tartışılması lazım."
"İşçinin memurun yapamadığını yapan köylüye şapka çıkarmak gerek"
Birileri tarafından desteklendiği söylentilerine de sert tepki gösteriyor Konyar:
"Bizim paralık bir işimiz yok ki; bizim buradan Manisa'ya giderken paraya mı ihtiyacımız var? Hayır yok. Köylünün kendi arabası var. Bir sistem önerdim kendilerine ve bunu uyguluyoruz. Herkes kendi gelirine göre bu olay için bir şeyler veriyor. Kendi emeği ile kazdığını kendi köyü için harcıyor. Biz buradan Manisa'ya giderken elimizde torbalarla, peynirimizle, ekmeğimizle gidiyoruz. Su gibi paraların akması için burada su gibi işlerin olması lazım. Böylesine saygın bir hareketi, işçilerin, memurların, aydınların, demokratların, yurtseverlerin yapamadığını bu köylüler yapıyorsa buna şapka çıkarmaları gerekir."
"Biz hukuku çok iyi biliyoruz"
Develililerin mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceklerini, tesisi kurdurmayacaklarına inandıklarını söylüyor Oktay Konyar. Ardından yargı kararlarının uygulanmamamsına değiniyor.
"Türkiye'de yargı kararı ile mücadelenizi kazansanız bile uygulamaya gelince bir şey olmuyor. Bergama sürecinde ben bunu yaşadım. Bu Türkiye'nin her yerinde de böyledir. Nükleer santrallerde, termik santrallerde alınmış kararlar var ama bunları uygulamıyorlar. Ama yurttaşlar o yargı süreçlerinin uygulatılması sürecinde demokratik tepki içerisinde olurlarsa Anayasa'da onların yanında 26. ve 28. maddeleri çok açıktır. 'Yurttaşlar çeşitli gösterilerle suç işlemeden demokratik tepkilerini gösterebilirler' diyor."
Konyar, Bergama sürecinin deneyimlerini de şöyle aktarıyor.
"Yargı kararlarını uygulamayan Mesut Yılmaz ve bakanları, Bergama köylülerine tazminat ödemeye mahkum olmuşlardı. Evindeki eşyaları haczedildi. Mahkeme kararlarının uygulanmaması üzerine AİHM'ye başvurduk ve davayı kazandık. Bu davadan Bergama köylüsü 7 trilyon lira olacak. Bu parayı da eğitime katkı olsun diye üniversiteye bağışlayacağız. Biz hukuku çok iyi biliyoruz. Çünkü bir gün hukukun herkese lazım olacağı ilkesini yaşadık, gördük."
"Hakkımızı sonuna kadar arayacağız"
Neden soyundukları konusuna da değiniyor Konyar, "Bizler dimdik ayakta durdukça, insanların bu sürece sahip çıkacaklarına inanıyorum. Bu, onlar için soyunmayı gerektiriyorsa soyunacağız" diyor ve eylemin köylüler için anlamını açıklıyor.
"Soyunup Ankara ve Manisa caddelerinde yürümek o kadar kolay değil köylüler için. Bunu yapabilen biri, karşısına çıkabilecek bütün zorluklara karşı direnir. Bunu başardılar. Karşılarına çıkabilecek bundan sonraki zorluklar hiçbir şekilde onları yıldırmayacak."
Konyar, yargı kararlarının uygulanmaması olasılığının Develi için de geçerli olduğuna dikkat çekiyor.
"Yargı kararı açıklandıktan sonra mutlaka köylüler kazanacak. Çünkü bilimsel veriler onu gösteriyor. Ama büyük bir ihtimal yargı kararına karşın bu tesisi buraya kurmaya kalkacaklar. İşte o zaman asıl mücadelemiz başlayacak. Hakkımızı sonuna kadar arayacağız.
"Umarım Belediye Başkanı Sayın Bülent Kar, buna kalkışmaz. Bu insanların yaşam hakkıdır. Bunu çok iyi görmeleri gerekiyor. Biz çöpün arıtılarak geri döndürülmesine karşı değiliz. Bu güzel. Ama çöp tesisinin insan sağlığına, çevreye ve yer altı sularına olumsuz etki yapmayacağı bir yerde kurulması gerekir.
"Köye 800 metre uzaklıkta bu tesisin kurulması bilim insanlarından oluşan bilirkişi heyetinin vermiş olduğu rapora göre de açıkça 'sakıncalıdır'. Beş AKP'li belediye başkanı bir araya gelip protokol yapıp olayı bitirmişler. Bu öyle kolayca yapılacak bir şey değil. Bundan sonra da devam edeceğimiz eylemlerle de yılmadan sesimizi yükselteceğiz." (TK)