Açık Radyo'da yayınlanan Güven Güzeldere'nin hazırladığı Açık Bilinç programından...
Yeni yıla, köpekler üzerine yapacağımız bir dizi programın ilkiyle başlıyoruz. Köpeklerin evrimi, insanlarla on binlerce yıldır sürdürdükleri dostane ilişki, bizden farklı algı dünyaları, insan-köpek iletişimi, son zamanlarda çok araştırılan konular.
İlk program, bu külliyata giriş niteliğinde.
Son fosil verileri, insanların, yabanıl kurtlardan evrilerek kendi yol ve hayat arkadaşlarına dönüşen köpeklerle, neredeyse 40 bin yıl öncesine giden bir ilişkisi olduğunu ortaya koyuyor.
Bu, iki farklı canlı türü arasında en uzun soluklu ve etkileyici dostluk ilişkisi olabilir. Köpekler konusunu ele alırken, insanlarla dostluklarının yanı sıra, bu dostluğun biyolojik anlamda büyük farklar içermesine rağmen var olduğunun altını çizerek başlamak gerek.
Köpekler, insanlardan çok farklı bir algı/eylem dünyasına, von Uexküll'ün deyimiyle "umwelt"e sahipler.
19. yüzyıl biyoloğu von Uexküll'e göre, her canlının, ortak fiziksel dünyaya kendi algı ve anlayış penceresinden baktığı ve içinde yaşamını sürdürdüğü, bu anlamda kendine özgü bir "Umwelt"i var.
Bu konuya, geçmiş bir programda parazitler bağlamında değinmiştim: Asalakların hayrete şayan vakaları
Köpeklerin algı dünyası, bizlerin görsel dünyasının aksine, ağırlıklı olarak koku ve seslerle şekilleniyor.
Bizim alamayacağımız kokuları alabilen, duyamayacağımız sesleri duyabilen köpeklerin beyinlerinde koku algısına ayrılan pay, insana oranla 40 kat daha fazla.
İki soru ve köpek-insan ilişkisi
İnsanlarla sosyal alanı paylaşmaktan hoşlanan ve dostane ilişkiler içinde binyıllardır bize yoldaşlık eden köpeklerin, pek çoğunu iyi anlamasak da, başka pek çok noktada insanlardan çok farklı biyolojik ve kültürel özellikle gösterdiği biliniyor.
Örneğin, psikolog Paul Rozin, insanların niçin baharatlı, hatta can yakacak kadar acı yiyeceklerden hoşlandığını araştırırken, aynı tür yiyeceklerle büyümüş köpekler de sonunda buna alışıp acı yemekten hoşlanmaya başlıyor mu diye merak etmiş.
Cevap: Kesinlikle hayır.
Bütün bu farklılıklara rağmen, köpeklerin en yakın dostları, kendi ailelerinden başta alt-türler, örneğin tilkiler, kurtlar değil, biz insanlar.
İki soru:
- İnsan-köpek ilişkisini nasıl daha iyi anlayabiliriz?
- Bu ilişki nasıl bir evrimsel süreç sonucunda oluşmuş?
İnsan-köpek iletişimi konusunda son yıllarda ortaya çıkan çok canlı bir araştırma alanı var. Köpekler söylediklerimizi ne kadar anlıyor?
Dostane ilişkileri yalnızca insanlara mı yönelik, yoksa köpekler "türler-arası iletişim uzmanları" mı? Peki, köpeklerin "suçluluk bakışı" olarak adlandırılan halini ve davranışını nasıl anlamalıyız? Bu davranışın altında gerçekten bir "suçluluk hissi" var mı?
Bu araştırma alanı o kadar büyüdü ki, artık ("cognition"dan türetilmiş olan) yeni bir isme kavuştu: "Dognition" Bu soruları, "sadık dostumuz köpekler" dizisi içinde ileride yapacağım programlarda ele alacağım.
Geçmiş bir programda da, köpeklerin insan konuşmasına verdikleri tepkiler hakkında bir beyin görüntüleme çalışmasını aktarmıştım: Açık Bilinç on Twitter
Peki ya tilkiler?
Bir başka programda da şu soruyu ele alacağım: Kurtlardan türeyen köpekler gibi, aynı aileden başka yabanıl hayvanlar, örneğin tilkiler, evcilleşebilir mi?
1950'ler Sovyet biliminin Novosibirsk'de yapılmış en ilginç çalışmalarından birisi, bunun olabileceğini iddia ediyor.
Sovyet genetik bilimci Dmitri Belyaev, 10 nesil boyunca eliyle seçerek yetiştirdiği tilkilerin sonunda köpekler gibi "evcilleşmiş", insanlarla bir arada yaşayabilen hayvanlara evrimleştiğini göstermişti.
Belyaev'in projesinin uzantılarını bugün ABD'de sürdüren araştırmacılar var.
Fakat şu ayrımı not edeyim: Tilkilerin evcilleşmesi (insanlardan korkmaz hale gelmesi), onların ev hayvanı (insanlarla aynı çatı altında yaşayabilir) olmasıyla aynı şey değil (başka bir program konusu).
Şimdi ikinci soruya geleyim. İnsan-köpek ilişkisinin nasıl evrildiği düşünülüyor? İnsanları av olarak gören yabanıl kurtlar nasıl oldu da, onları dost olarak gören, hatta kurtlara karşı koruyan, evcil köpeklere dönüştüler?
Kurtların köpeklere dönüşen evrim sürecini anlamak için, birkaç anahtar unsur var:
- Kurtların, gruplar halinde yaşayan, iş birliği yaparak avlanan ve yavrularını büyüten hayvanlar olmaları. Bu, insan sosyal hayatıyla uyumlu.
- Meraklı olmaları.
- Bireysel genetik farklar.
Buna bir de kendi doğamızdan birkaç unsur ekleyebiliriz: İnsanların faydacılık anlayışı, yoldaşlık ve korunma ihtiyacı, kurtlar arasında nesiller boyunca seçilim sağlayacak bir ayrıştırma yapabilmeleri, ve beslenme konusundaki artık üreten ziyankarlığı.
Kurtlar göçebe toplulukların takipçisi
Bilim dünyasında kabul gören görüşe göre hikâye, yaklaşık 40 bin yıldan eski bir zaman diliminde, insan topluluklarını takip eden kurt sürülerinin içindeki daha sakin (anksiyete seviyesi düşük) kurtların, insanların geride bıraktıkları yiyecek artıklarını fark etmesiyle başlıyor.
İnsanlara daha kolayca yaklaşabilen kurtlar, göçebe toplulukların sürekli takipçisi haline geliyorlar, onların av artıklarıyla besleniyorlar. Kurtlarla aynı alanı paylaşmaksa, insanları başka avcı hayvanlara karşı daha korunmalı hale getiriyor. Simbiyotik bir ilişki doğuyor.
Geriye doğru hipotetik olarak kurulan her kuramda olduğu gibi bu alanda da boşluklar, doldurulmamış detaylar ve tartışmalı yönler var.
Fakat genel kanı, kurtların köpeklere dönüştüğü süreçte hem bir genetik mutasyonun hem de insanlar eliyle sürdürülen seçilimin etkili olduğu.
Yani, kurtların bir alt türü bir yandan genetik mutasyonla insanlara daha toleranslı hale gelirken, diğer yandan bu alt türdeki en uyumlu kurtlar insan toplulukları tarafından kabul edilerek ve yavruları insanlarca yetiştirilerek, nesiller boyunca bir tür seçilime tabi tutuluyor.
Evrimleri 35 bin yıl önceye gidiyor
Köpeklerin, kurtlarla aynı genetik soydan geldikleri neredeyse kesin olarak kabul ediliyor. Peki ama kurtlarla köpekleri ayrıştıran bu evrim süreci ne zaman oluşmuş?
Dünya üzerindeki ilk köpekler hangi zaman diliminde var olmuş? Köpeklerin evrim sürecinin yaklaşık 15 bin yıl önceye gittiği düşünülüyordu.
Fakat Belçika'da bir mağarada bulunan ve kurttan çok bir köpeğin kafatasını andıran kemikler, bu tarihi 30 bin yıl öncesine çekti. Siberya'da bulunan bir fosil ise, tarihi 35 bin yıl önceye götürdü.
Fransa'daki Chauvet mağarasındaki köpek resimlerinin yanı sıra keşfedilen 26 bin yıllık yan yana çocuk ve köpek ayak izleriyse, insanlarla köpeklerinin dostluklarının en önemli göstergelerinden sayılıyor.
Bugün, dünya yüzündeki 200 bin yabanıl kurta oranla evcil köpek sayısı 400 milyona ulaşmış durumda. Bu köpeklerin yaklaşık yüzde 80'inin, insan eliyle seçilim yoluyla, bugün sahip oldukları beden şekline ve bilişsel kapasitelere ulaştıkları düşünülüyor.
Yeni bir araştırmaya göre, insanlar tarafından geliştirilen farklı köpek alt-türleri, farklı beyin yapılarına ve bundan kaynaklanan farklı bilişsel kapasitelere sahip. Yani insanlar, köpekleri tarih boyunca isteklerine uygun olarak şekillendirmeyi becermişler. Peki, bu süreç kurtlar ve/ya köpekler için iyi mi oldu diye de sorulabilir.
Herhalde bunun cevabı, soruya nasıl ve kimin açısından yaklaştığınıza bağlı.
Köpeklerin evrimi ve bilişimi konusunda materyal çok.
Üzerinde düşünülmesi gereken bir başka soru da, köpeklerle ilişkimizin etik boyutu. Akışı bununla bitireyim.
Biz insanlarla köpekler, bir şekilde birlikte evrilmiş iki canlı türüyüz.
Bugün köpeklerle, gerek sokaklarda, gerek evlerimizde beraber yaşıyoruz. Peki, onların bize gösterdiği bağlılığa, hak ettikleri biçimde karşılık veriyor muyuz?
Sokak köpeklerine yapılan eziyetleri burada alıntılamak istemiyorum. Onun yerine, köpeklerin bizlerin sosyal hayatı içinde kendilerine açtıkları alana dair bir örnek paylaşmayı seçiyorum.
Örneğin, belki bazılarınızın da yolda rastladığı, "Beşiktaş vapurunun kadrolu yolcusu."
Son olarak, Şanışer'in derlediği #Susamam videosundan, "Bütün Hayvanlar Masumdur" bölümünü, hep aklımızda tutmamız dileğiyle, paylaşmak isterim [10:04-11:02 arası]...
Gezi günlerinden hatırlayanlar olacaktır, Taksim'in köpeği Eylem'i. Kimlerin yanında olduğunu en başından belirlemiş ve gördüğü bütün eziyetlere karşın safını değiştirmemişti.
Geçtiğimiz yaz hayatını kaybetmiş: https://t24.com.tr/haber/taksim-in-eylem-i-hayatini-kaybetti,829356...
Bu programı Eylem'e adıyorum.
(GG/PT)