Fotoğraf: MA
Türkiye cezaevlerinde hasta ve infazı yakılan tutukluların serbest bırakılması için ailelerinin başlattığı “Adalet Nöbeti” aylardır sürdürülüyor. İlki 16 Kasım 2021 tarihinde Diyarbakır’da yapılan eylem, sırasıyla Van, İstanbul ve İzmir’de devam ediyor.
Her Perşembe Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde veya kentin diğer bölgelerinde düzenlenen eyleme ise polis müdahale ediyor, mahpus yakınları gözaltına alınıyor.
Silivri 3 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Yakup Akman’ın annesi Fince Akman, Afyon T Tipi Cezaevi’nde hücrede tutulan Xemgin Karakaş’ın annesi Cemile Karakaş, Ümraniye L Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan ağır hasta tutuklu Selim Çiftçi’nin ablası Cemile Çiftçi, Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde hücrede tutulan Erdal Özel'in ablası Kumri Akgül ve iki kızı cezaevinde olan Barış Annesi Zeynep Calıhan polis şiddetine rağmen her hafta eyleme katılıyor.
Fince Akman, eylemlerine yönelik baskılarla ilgili Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu.
Cezaevlerinden cenazeler çıkıyor
Cezaevlerine yönelik hak ihlallerinin ne ulusal ne de uluslararası kamuoyunda gündem olduğunu belirten Akman, son aylarda birçok tutuklunun cezaevlerinden cenazesinin çıktığını anımsattı.
Bu tablodan dolayı ailelerin endişeli olduğunu söyleyen Akman, eylemlerde sadece oğlu Yakup Akman için değil cezaevlerindeki tüm tutuklular için adalet talep ettiğini dile getirdi:
“Kimsenin yüreği yanmasın diye bunu yapıyoruz. Ama maalesef devlet bunları görmüyor. Bizi gözaltına alıp işkence yapıyorlar. ‘Biz devletiz’ deyip, hakaret ediyorlar, ters kelepçe yapıyorlar. Bütün ellerim kelepçeden dolayı uyuşmuş durumda.”
“Polis yüz üstü yere attı, başım araca çarptı”
Her hafta darp edilerek gözaltına alındıklarını söyleyen Akman, bunun kendilerini yıldıramayacağını da ekledi.
Geçen hafta Bahçelievler’de düzenledikleri eylemdeki polis şiddetini de şöyle anlattı:
“Polis beni gözaltına aldığı zaman yüz üstü yere attı. Başım araca çarptı. Darbın etkisiyle sanki kulaklarımdan sıcak su akıyordu. Gözlerimi açtığımda polis, yüzüme su atıyordu. Bu esnada 'Senin suyunu istemiyorum. Dövüyorsun bir de su mu veriyorsun' diye tepki gösterdim. 'Sizin anneniz, babanız yok mu?’ dediğimde polis, ‘Annemiz, babamız evinde oturuyor’ yanıtı verdi. Bunun üzerine ben de ‘Zulmeden taraf olduğunuz için anneniz, babanız tabii ki de rahat oturur. Çocuklarımızı cezaevine atıp, zulmediyorsunuz sonra bize evinize gidin rahatça uyuyun diyorsunuz’ dedim.”
“Ellerimi doktora gösterdim, yüzünü aşağıya indirdi”
Ters kelepçeli bir şekilde polislerin kendisini hastaneye götürdüğünü, bileklerinin morardığını ifade eden Akman, “Ellerimi doktora gösterdim. Doktor yüzünü aşağıya doğru indirdi. Doktor bize, ‘Neyiniz var?’ diye sordu. Ben de ‘Kendin görüyorsun, daha sana ne söyleyeyim’ dedim. Polis, doktora ‘Onlara hiçbir rapor vermeyeceksin, bize vereceksin’ dedi. Polis kolumu sıktı. İşkence yaptıklarını söylediğimde polis, ‘Evet zaten işkence, ben de biliyorum’ diyerek itirafta bulundu” dedi.
“Evde üzülmek çare değil”
Akman, maruz bırakıldıkları işkenceyi herkesin görmesini istediklerini söyledi, İstanbul’daki diğer mahpus ailelerine, kamuoyuna ve kurumlara destek olmaları çağrısında bulundu:
“Evde üzülmek çare değildir. Herkes, destek verip çocuklarına sahip çıksın. Aramızdaki anneler çocuğuna sahip çıkıyor, tabutlarının cezaevinden çıkmasını kabul etmiyoruz. Çocuklarımızı bize versinler. Vazgeçmeyeceğim.” (AS)