Süryanilerin ibadet ettiği Yeşilköy’deki Latin Katolik Kilisesi’ne yapılan saldırıların ardından Taraf gazetesi yazarı Hayko Bağdat İçişleri Bakanı’na seslenerek konuyla ilgili neler yapıldığını sordu. Ancak Akşam gazetesinde olayla ilgili çıkan haberde, "sorumlunun iki çocuk olduğu" yazılınca bugün bir yazı daha kaleme alan Bağdat, kendisine gelen mektubu paylaştı ve kilisenin baskı altında olduğunu ifade etti.
“Tedirginiz ama dayanışma güzel”
İstanbul'da yaşayan Süryanilerin tek kilisesi olduğu için Süryaniler farklı kiliselerde de ibadet ediyor. Bunlardan biri de Yeşilköy’deki Latin Katolik Kilisesi. Bu kiliseye önce mayıs ayında bir grup kimsenin olmadığı bir sırada içeriye girerek mumların olduğu bölümü dağıtmıştı. 15 Haziran'da da bıçaklı saldırı gerçekleşti. Sekiz kişilik bir grup Süryani bir çocuğun vaftiz töreni sırasında kiliseye girerek içeridekileri tehdit etti. Kilise görevlisi Doğan Yıldırım grubu dağıtmak istediği sırada bıçakla tehdit edildi. Saldırıların ardından 30 Haziran’da kilise bahçesinde iftar düzenlendi.
1 Temmuz’da Bianet’ten Nilay Vardar’a konuşan Beyoğlu Süryani Kadim Meryemana Kilisesi Vakfı Başkanı Sait Susin, daha önce kiliseye böyle bir saldırı olmadığını belirterek emniyet güçlerinin ve kendilerinin ek tedbirler aldıklarını belirtti. Susin, "Halkın duyarlılığı da mutluluk verici" dedi.
Akşam gazetesi
Hayko Bağdat da 2 Temmuz’da kaleme aldığı “Hayırlı Ramazanlar Efkan Ala” başlıklı yazısında saldırıyı anlattı ve İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya, kiliseyi ziyareti de içeren bazı önerilerde bulundu, duyarlılık çağrısı yaptı. Yazısında kilise görevlisi Doğan Yıldırım’ın Hürriyet’e yaptığı şu açıklamaya da yer verdi: “Kiliseye bu tür tehditlerin gelmesinden rahatsızız. Polislere şikâyetlerimize rağmen önlem alınmıyor.”
Akşam gazetesinde ertesi gün çıkan haberin başlığı ise “Amaçları Türkiye’yi dünyaya rezil etmek” oldu.
Gazetenin haberinde, Taraf ve Hürriyet gazetelerinde çıkan haber ve yazıların “provokasyon” olduğu ileri sürüldü:
“Yeşilköy’de bulunan İtalyan Katolik Kilisesi, ‘kiliseye saldırı’ adı altında çıkan haberlere ateş püskürdü. Kilise bir basın açıklaması yaparak haberleri protesto etti. Kilise adres olarak Taraf ve Hürriyet Gazeteleri'ni gösterdi. AKŞAM’a konuşan bir üst düzey kilise sorumlusu, yapılan haberlerin maksatlı olduğunu belirterek ‘Bizim üzerimizden provokasyon yapmak istiyorlar. Amaçları Kilise saldırı altında imajı vererek AB'ye mesaj göndermek...’ dedi.”
“Zor bir yazı”
Bunun üzerine Hayko Bağdat bugünkü “Zor bir yazı” başlıklı yazısında, kilise yetkilisinden Akşam gazetesindeki açıklamayı içeren ifadelerin olduğu bir e-posta aldığından bahsetti ve özetle şunları söyledi:
“Kilise yetkilisiyle önce saldırılardan bu yana meseleyle ilgilenen bir arkadaşım ve sonrasında şahsen ben telefonla görüştüm. Yazdığım yazı vesilesiyle ve Bakanlık talimatıyla devletin harekete geçmiş olması sonrasında bu adama büyük bir baskı uygulanmış. Emniyetten kimi görevliler “polis düşmanlığı yapmayın, olayı abartmayın” gibi telkinlerle adamı canından bezdirmiş. Böyle bir açıklama yapması, “polis gerekeni yapıyor” mesajı verilmesi istenmiş. Bu açıklamayı polis kaleme almış ve adam imzalamış. Üstelik sonrasında imzalanan metin değiştirilerek yukarıda okuduğunuz ibareler eklenmiş. Gazete isimleri verilmiş. “Karanlık odaklar” yakıştırması yapılmış. Yetersiz bir Türkçeye sahip olan yetkili telefonda bana konunun kapatılmasını istediğini, valizini toplayıp memleketi terk etmeyi düşündüğünü söyledi.”
Bağdat bu haberi “oradaki insanların hayatlarını daha da zor duruma düşürmemek için görmezden gelindiğini, ardından Akşam gazetesindeki haberin yayınlandığını” yazdı ve şöyle devam etti:
“Kilisenin açıklamasını görmezden gelmenin sorumluluğu sadece benim üstümde mi? Hükümete yakın medya böylesi bir sorumsuzlukla habercilik görevini yapan meslektaşlarına bu haksızlığı hangi yüzle yapabiliyor? AkşamGazetesi Genel Yayın Yönetmeni MehmetOcaktan, buna nasıl izin verirsin? Ergenekoncuların, darbecilerin iktidara darbe yapabilmek için bu memlekette en çok Hıristiyanları öldürdüğünü defalarca iddia eden sen değil misin? Gazeten bu konuda kucağında bebeği ile vaftiz töreni için bekleyen bir annenin, karşısında bazıları bıçaklı sekiz insan görmesinden bu sonucu mu çıkarıyor? “İki serserinin milli hassasiyetleri” dediğiniz bazı olayların aslında ne anlama geldiğini, katledilen arkadaşlarımızın kanlarının yerde kaldığını, adaletin tecelli etmediğini bilmiyor musun? Münferit veya örgütlü, böyle bir olay karşısında hassas davranmak gerektiği fikrine katılmıyor musun? Diyelim ki bu açıklamayı polis yazmadı ve Kilise yetkilisinin beyanıdır. Durum gerçekten böyle mi sence?” (AS)