Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, haftalık Meclis grup toplantısında konuştu.
15 Ekim’de Ankara Kapalı Spor Salonunda kongreleri olduğunu söyleyen Çiğdem Kılıçgün Uçar “Bu kongre sadece Yeşil Sol Partinin kongresi değildir; AKP-MHP zulmüne karşı direnen bütün mücadele alanlarının kongresidir. Bu kongreyi sahiplenmeye ve kongre etrafında kenetlenmeye demokratik bir Türkiye’nin mümkün olduğunu göstermek açısından bütün mücadele arkadaşlarımızı ve halkımızı davet ediyorum” dedi.
Elektrik santralleri, su istasyonu ve hastanelere saldırılar
Kılıçgün Uçar, “Hakan Fidan’ın açıklamasından sonra günlerdir Rojava’ya yönelik saldırılar olduğunu” belirterek konuyla ilgili şunları söyledi:
“4 Ekim'de Dışişleri Bakanı diğer deyimiyle savaş bakanlığı yapan Hakan Fidan’ın “Bütün alt-üst yapı tesisleri, enerji tesisleri, bundan sonra güvenlik güçlerinin topyekün meşru hedefidir” açıklamasıyla günlerdir Rojava’ya saldırılar var. Yüzlerce saldırı var.
Kobanî, Maxmur, Hesekê, Amûdê, Til Temîr, Qamişlo, Dirbêsiyê gibi yerler başta olmak üzere ilçeler ve köyler bombalanıyor. Nereye saldırılıyor? Petrol ve gaz istasyonlarına, elektrik santralleri, su istasyonu ve hastaneler. Onlarca yer kullanılamaz halde, hizmet veremez hale geldi.
Savaştan ötürü göç edenlerin toplandığı ve tamamen bir sivil yaşamın olduğu Maxmur’da cami bombalandı ve görüntülere yansıdı. Aynı esnada oyun oynayan iki çocuk, tarlada çalışan kadınlar ve Rojava Dêrik’te kendi yaşam alanlarının sivil düzenini sağlamaya çalışan 29 asayiş görevlisi hava saldırılarıyla katledildi.
“Halkı 7’den 70’e sistematik olarak ölüme zorlamak”
Tüm bunların anlamı nedir? Burada yaşayan halkların yaşamına kastetmektir. Açık söyleyelim bu savaşla milyonlarca insanın doğrudan yaşamına kastediliyor. Suyu, elektriği, doğalgazı kesmek ne demektir? Bu bir halkı 7’den 70’e sistematik olarak ölüme zorlamaktır.
Bunun adı açlığa, sefalete, yaşama doğrudan el ve dil uzatmaktır. Tanımı zor bir katliam girişimidir. Bir halkı dizleri üzerinde görme arzusuyla yanıp tutuşanlar böylesi pratikleriyle övünürken, yanı başımızda başlayan İsrail-Filistin savaşı hakkında da bolca akıl ve ahlak dağıtmaya devam ediyorlar.
Bir halkın elektrik, su ve yemeğine bomba atanlar ve bundan medet umanlar “Prensip olarak her türlü sivil ölüme karşıyız” diyor. Siz ikiyüzlüsünüz! Ve tüm savaşlar, dökülen tüm gözyaşları bu ikiyüzlü tutumunuzdan, üzerinize düşeni yapmamanızdan ve daha da körüklemenizden kaynaklanıyor.
Rojava'ya saldırmak için bahaneler yaratmak Hakan Fidan'ın en iyi bildiği şeylerden birisi. Daha önce de “Füzeler atarız, savaşı oradan başlatırız” demişti. Bugün de aynı şeyleri yapıyor, demek ki hevesi bitmemiş.
Fakat Kobanî’de kimlerin hevesi kursağında kalmışsa yine kalacak. Bunun iyi bilinmesini isteriz. Savaş hukuku alanı bir şekilde çiğneniyor. Uluslararası hukuk mercileri sessiz. BM sadece endişeliyiz diyor. Fakat insanların yaşamına dokunan bir endişe olmuyor.
Başta uluslararası kurumlar olmak üzere, STK’leri ve tüm demokratik kamuoyunu bu savaş suçuna, sivillere dönük komplovari cinayet girişimlerine karşı koymaya ve ses çıkarmaya çağırıyoruz.” (AS)