Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün akşam katıldığı TRT Haber, TRT Türk ve TRT Radyo ortak yayının, Cumhurbaşkanı’nın konuşması nedeniyle yarım saat geç başlatılmasına tepki gösterdi.
Kılıçdaroğlu, konuyla ilgili programda şöyle dedi:
"Ağırlıklı olarak bir kişiyi yetkilendiren maddelere karşıyız. Bakın tek adam rejimine en tipik örneği bu akşam yaşadık. Sayın Cumhurbaşkanı konuşuyor, bana saat 19.00’da televizyon programı yapılacak denmiş ama onun sözü kesilemiyor, kimse kesmeye cesaret edemiyor, Sayın Cumhurbaşkanı konuşuyor, başımız belaya girmesin, anamuhalefet partisinin genel başkanı kibar bir insandır, o biraz bekler, biz 19.30’da devreye gireriz... (Sunucu: Nezaketiniz için çok teşekkür ederiz, inanın siz de olsanız Cumhurbaşkanı TRT kurumsal olarak beklerdi.
"Burası kamu kuruluşu, o da devletin tepesindeki insan olduğu için, kim olsa önemli değil siz de olsanız cumhurbaşkanlığı beklenebilir) İster kamu ister özel bütün televizyonların bir programları vardır, önceden deklare edilir, olağanüstü bir durum olmadığı takdirde normal program akışına uyulur. Bu program akışının dışında bir olay. Tek adamlığın yarattığı bir sıradan olay. İşin özü şudur; biz tek adam rejimine karşıyız. Şu programı almak için araya bir sürü şey koyduk. Sayın Numan Kurtulmuş’la konuştuk. Benim param da var burada. Tarafsız, eşit davranması lazım. Sayın Başbakan TRT’ye çıkarken bütün kanallarda verilir, biz çıktığımızda dar alanda verilirse eşit değildir."
"Darbeyi hükümet araştırmak istemiyor"
Kılıçdaroğlu programda ABD’nin Suriye saldırısı, Türkiye’nin Suriye savaşındaki tutumu, 15 Temmuz darbe girişimi ve referanduma dair konuştu.
Kılıçdaroğlu’un konuşmasından satır başları şöyle:
* Kimyasal silah kullanılması insanlığa karşı suçtur. Bizi üzen bir şey var BM Güvenlik Konseyi’nden şu ana kadar ortak bir karar çıkmış değil. ABD’nin Suriye’yi vurmuş olması, Rusya’nın buna karşı farklı bir tedbir göstermesi, iki ülkenin de yapması gereken ortak eylem birlikte bu olayı aydınlığa çıkarmaları ve bunun için çaba harcamaları gerekir.
* Kimyasal silah konusunda Türkiye’nin tepki vermesinden daha doğal bir şey olamaz. Suriye’deki olayların başlangıcına baktığımız zaman, bizim Suriye’de ne işimiz var, şu ya da bu şekilde neden içişlerine müdahale ettik, muhalifleri neden Türkiye’ye getirdik, burada silahlandırdık, Suriye’nin parçalanmasına neden göz yumduk, bunların hepsinin sorgulanması lazım.
* Darbeleri Araştırma Komisyonu’na, muhalefetin istediği ve bütün gerçeklerin ortaya çıkması için çaba gösterdiği bir ortamda, arzu ettiği kişiler Başkan’a bildirilmesine rağmen başkan davet etmiyor. Niçin? Bir darbeyi bir hükümet örterse, kapatmak isterse, araştırılmasın derse ne dersiniz buna. Başka ayrıntılar var ama şimdilik bu kadar yeter.
* Adil Öksüz ismini telaffuz edince güvenlik zafiyeti mi çıkıyor ortaya. Herkes tutuklanacak Adil Öksüz tutuklanmayacak, herkese kelepçe vurulacak ona vurulmayacak ve darbeden çok önce Adil Öksüz’ün Deniz Kuvvetleri imamı olduğuna ilişkin iddianame olacak. Kollanmıyorsa neden herkesin cep telefonu alınıyor da onun alınmıyor. Kimse benim külahıma bir şey anlatmasın.
* ByLock kullananların kaç kişi olduğunu onlar biliyorlar, rakamları ben verdim, neden açıklamıyorlar. 250 bini aşkın ByLock kullanan var ve bir tane siyasetçi yok. (NV)