Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu.
Can Dündar ve Erdem Gül’ün yargılanması, dokunulmazlıklar, Kilis, Davutoğlu’nun görevden ayrılması ve başkanlık tartışmaları gündemindeydi.
“Davutoğlu'nu savunuyorsak halkın iradesine saygı duyduğumuz için savunuyoruz” diyen Kılıçdaroğlu, “Başkanlık bölücülüktür” diye konuştu.
“Haber yaptı diye mahkum olan gazeteciler var”
Kılıçdaroğlu’nun açıklamasından satır başları şöyle:
* Doğru haber yaptı diye mahkum olan gazetecilerimiz var. Haber doğru, peki doğru haber dolayısıyla bir gazeteci nasıl hapse atılıyor? Ben bu kürsüden silah götüren şoförün ifadesini burada okudum. Bunlar görüntüleri de yayınladılar. Casus, vatan haini diye suçladılar. Kralın çıplak olduğunu herkes biliyor. Can Dündar da Erdem Gül de kral çıplak dediler ve tabloyu Türkiye'nin önüne koydular.
* Sizden bunun hesabını soracağım diyor. Ya senin bakanın çıktı Tuğrul Türkeş konuştu. Vallahi de billahi de o silahlar Türkmenler'e gitmiyordu diyordu. Yargılayacaksan onu yargıla. Neden gazeteciler, gücü ona yetiyor. Ama senin gücün onlara da yetmeyecek.
“Kilis Suriyelileşiyor”
* Kilis'in derdiyle ilgilenen parti biziz. Bir il düşünün gazeteye tam sayfa ilan veriyor hükümet nerede diyor. Bir ara bıyık bırakan düşük profilli birisi (Yalçın Akdoğan) Kilis'e gitti. Roket atılınca apar topar Ankara'ya geri döndü. Kilis süratle Suriyelileşiyor. Kilis'te yaşayan vatandaşlarımızın yüzde 25'i göç etmek zorunda kaldı. Suriyeliler oralara yerleşti. Bunlar düşük profilli her şeye evet diyecek adam arıyorlar. Kilis yerle bir olsa umurlarında değil. Dört aydır okullar kapalı.
“Koltuğu bırakmam demeliydi”
* 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri sonrası Davutoğlu geldi Başbakan koltuğuna oturdu. Saray'a davet edildi. Ben istifa ediyorum dedi. "Benim tercihim değildir, bir zaruretin neticesidir" dedi. Bir başbakan 23 milyon oy alan bir başbakan bir kişinin ağzından çıkan sözlerin esiri oluyorsa onun demokrasi kültürü yoktur. İşin özü budur. Bu aynı zamanda “Ben demokrasiye inanmıyorum milli iradeye de inanmıyorum. Benim için önemli olan sarayda oturan zattır” diyor.
* "Sayın Cumhurbaşkanı kusura bakma beni buraya 23 milyon kişi getirdi, bir kişinin demesiyle koltuğu bırakmam" demeliydi. Böyle bir rezalet olur mu diyoruz?
“Başkanlık istiyorum diyor”
* Neden diyorsun Davutoğlu istifa et? Anayasayı neden çiğniyorsun? Neden bir partinin iç işlerine karışıyorsun. Nasıl ki paraları sıfırladılarsa senin de 23 milyon oyunu sıfırladılar. Böyle bir ahlaksızlık hiç bir dönemde olmadı. Senin sözünden ben hiç çıkmam diyorlar. Ben en düşük profil olurum diyor. Sen bu ülkeye başbakan mı arıyorsun uşak mı?
* Bunlarda arkadan hançerleme geleneği var. Bu darbe arkadan hançerlenen bir saray darbesidir.
* Bütün bunlar Başkanlık için yapılıyor. Neden mi, çünkü "ömür boy bana dokunulmasın" diyor. Herkes farkında. "İlla ben başkanlık istiyorum" diyor. "Ben Türkiye'yi bölmek istiyorum" diyor. Başkanlık bölücülüktür. Eski koltuklarını bırakmama hastalığı var bunlarda. Bırak herkes görevini yapsın. Anayasada ne yazıyorsa onu yap. Her şeye maydanoz olan adam demiştim. Onun derdi başkanlık peki vatandaşın derdi ne? Gidin süt üreticisine sorun ne derdi var.
"Dokunulmazlık için neden anayasa değişikliği?"
* Genel Kurul'da sadece 300 milletvekili olsa, dokunulmazlığın kaldırılmasıyla ilgili, 151 oy verilse, dokunulmazlık kalkıyor. Niye anayasa değişikliği? Hangi gerekçe ile? Bakanları koruyorsun, hırsızları koruyorsun, yolsuzluk yapanları koruyorsun, TBMM'de tiyatro oynatıyorsun, adına "Dokunulmazlık" diyorsun. "Kimin dokunulmazlığını kaldırmak istiyorsan getir kardeşim, hep beraber kaldıralım" diyoruz, kaçıyorsun. (BK)
* Fotoğraflar: Mehmet Ali Özcan / Ankara / AA
** Bu haberin hazırlanışında Meclis Haber ve Cumhuriyet'ten yararlandık.