Türkiye'nin Interpol üzerinden aradığı ve uzun süreler önce Bağdat’ta gözaltına alınan sekiz TC yurttaşı, kötü koşullarda tutulduklarını söyledikleri Irak'tan Türkiye'ye iadelerini istiyor.
Bağdat’taki El-Reşat Polis Merkezi’nden Rûdaw’a gönderdikleri mektupta beş yıla kadar değişen sürelerle polis nezaretinde alıkonduklarını söyleyen mahpuslar, Türkiye’de haklarında adli suçlar nedeniyle çıkarılan yakalama kararları uyarınca Türkiye'ye iade edilmeleri gerektiği halde Irak makamlarının keyfi olarak iadelerini gerçekleştirmediğinden yakındı.
Rûdaw'da yayımlanan habere göre, Irak mahkemelerinin tamamı hakkında verdiği iade kararlarına karşın Irak Dışişleri Bakanı’nın yıllardır iade kararlarını imzalamadığını belirten mahpuslar, Türkiye’ye gönderilmeleri için tüm yasal işlemlerin tamamlandığını, "hepsinin Türkiye’ye iade edilmek ist[ediklerini], ancak Irak Dışişleri Bakanı'nın kararı keyfi olarak onayla[madığını]" söylediler.
"İnsan onuruna aykırı koşullar"
Rûdaw'ın yer verdiği mektupta mahpuslar, tutuldukları koşulların yaşamlarını sürdüremeyecekleri ölçüde kötü olduğunu, sağlık sorunlarının arttığını ve gözaltı koşullarının insan haklarına aykırı olduğunu dile getirdiler.
“Şu an hiçbir insanın yaşamını sürdüremeyeceği polis karakolu nezarethanesinde tutuluyoruz. Sağlık sorunu yaşayan arkadaşlarımız var ve insan haklarına aykırı muameleye maruz kalıyoruz. Defalarca insan hakları kurumlarına başvurduk, ama dosyalarımız Dışişleri Bakanlığı’nda olduğu için bize yardım edemeyeceklerini söylediler.”
İade edildikleri an serbest kalabilirler
Mahpuslar, mektupta cezalarının büyük kısmının Türkiye’de yenilenen yasalar uyarınca zaman aşımına uğradığını ve iade edilmeleri halinde serbest kalabileceklerini belirttiler.
“Birçoğumuzun cezası Türkiye’de yeni yasal düzenlemelerle sona ermiş durumda. Türkiye’ye gönderilirsek serbest kalacağız”
Tutukluların kimlikleri ve Irak'ta tutuldukları süreler
Rûdaw’da yayımlanan mektupta imzası bulunan tutuklular ve Irak'ta tutuldukları süreler şöyle:
| Ramazan Karakayalı | 5 yıl |
| Eser Nergiz | 3 yıl |
| Servet Aydemir | 3 yıl |
| Ferhat Niğit | 3 yıl |
| Mehmet Duran | 2 yıl |
| Süleyman Sürmeli | 2 yıl |
| Müslüm Kırmızı | 18 ay |
| 8. kişininin adı karalanmış |
Talepleri: TC diplomatik girişimde bulunsun
Irak'ta tutulanlar, Türkiye kamuoyuna ve insan hakları kuruluşlarına çağrıda bulunarak, seslerinin duyulmasını ve Irak Dışişleri Bakanlığının mahkeme kararlarını uygulaması için Ankara'nın diplomatik girişimde bulunmasını istediler.
“Bu insanlık suçunun duyulmasını, kamuoyuyla paylaşılmasını, Irak Dışişleri Bakanlığı’nın mahkeme kararlarını uygulamasını istiyoruz.”
Mevzuat ne diyor?
Mevzuata göre, Interpol bültenleri (özellikle kırmızı bülten), yalnızca bir ülkenin diğer ülkelere yönelik “bu kişiyi arıyorum ve iadesini talep edebilirim” duyurusu. Bu bülten bağlayıcı bir tutuklama emri değil. Her ülke, bu bülteni kendi ulusal hukukuna uygun olarak değerlendirme hakkına sahip. Örneğin bazı ülkeler, yalnızca mahkeme kararıyla tutuklama yapar, bülteni doğrudan uygulamaz.
Yakalayan ülkenin yakalanan kişiyi otomatik olarak iade yükümlülüğü yok. İki ülke arasında iade anlaşmaları varsa o anlaşmadaki koşullara uygunluk kontrol edilir.
İade için genel bir uluslararası zorunlu süre sınırı yok, ancak süreç ülkelerin kendi teamüllerine göre değişiyor.
Yakalandıktan sonra zamanaşımı süresi dolmuşsa, yakalayan ülke bunu tespit ettiğinde kişiyi serbest bırakır. Özellikle uzun tutukluluk iadenin de gerçekleşmediği bir sonuçla sona ererse kişi tazminat davası açabilir.
Yakalayan ülkenin mahkemeleri iade kararı verdiği halde yürütmenin iadeyi savsaklaması ya da keyfi olarak geciktirmesi halinde hak sahipleri yakalayan ülkenin, bu örnekte Irak'ın, idare mahkemesine başvurabilir, ya da o ülkenin Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru hakkı tanıyorsa Anayasa Mahkemesine başvurabilir.
Türkiye'nin yükümlülüğü
Kırmızı bülten çıkaran ülkenin -bu olayda Türkiye'nin- yükümlülükleri şunlar:
Aranan kişinin yakalanması halinde, iadesi için gerekli prosedürleri başlatmak.
Bültenle yakalattığı kişiyi, adil yargılanma hakkı güvence altına alınmış bir yargı sistemine sunmak.
İdarenin, Irak makamlarının kendi talebi üzerine yakaladığı yurttaşlarının uğradığı hak ihlalleri karşısında aradan geçen uzun sürelere karşın eylemsiz kalması, hak sahiplerine Türkiye mahkemelerinde dava açma hakkı veriyor.
(AEK)

