Birden ışıklar sönüyor, bir takip ışığı sahnede dört dönerken, siyahlar içinde bir kadınla buluşuyor. Herkesin merakla kıyafetini beklediği kadın, yine herkesi şaşırtırcasına, üzerinde siyah, yakalı, kolsuz, ama tamamen kapalı bir kıyafetle başlıyor şarkısına... "Geliyorum, geliyorum, meydan okuyorum işte yıllara..."
Dünyaya armağan; "Petrol"!!!
Ajda Pekkan, bu ülkenin ilk popüler ikonlarından biri, döneminde popüler olan yabancı batı müziklerine Fikret Şeneş ve Sezen Cumhur Önal tarafından yazılan Türkçe sözler, müzik hayatının kilometre taşları...Sonraları ise Paris Olympia Müzikholünde verilen konserler, Eurovision Şarkı Yarışmasına "Petrol" ile gidiş, böylece Türkiye müzik tarihinin en korkunç sözlerini bütün dünya ile paylaşma...
Bütün bu yıllar boyunca, Türk Pop Müziğinin ilk kalıcı ismi olması nedeniyle biraz da, "süper star" olmak, kendinden sadece birkaç yıl sonra piyasaya giren Sezen Aksu ve Nilüfer gibi isimlerin bile ilham kaynağı olarak anılma...
"Aman çocuklar, savaş çıkmasın da bir kilo bile almaya razıyım..."
Ajda Pekkan uzun yıllardır, kendinden emin, şımarık ve yapmacık tavrıyla aslında sinir bozan bir kadın. Söylediği sözlerden davranışlarına kadar pek de kimseden aferin almışlığı yok, hoş ihtiyacı da yok. Hayatta sadece kendini düşünmek ve mesela kendi vücudundan daha öncelikli bir şeyi kabullenmemek bir insan tercihi. Saygı duymak lazım. Ama 11 Eylül saldırısından sonra beliren Amerika-Afganistan savaşı ihtimalleri sırasında hemen her konuda herkese fikrini soran necip Türk medyasına verdiği cevap da tarihe geçmelikti tabii ki; "Aman çocuklar, savaş çıkmasın da bir kilo bile almaya razıyım..." Aslında tavrı her şeyle pek bir alakalı gibi görünmeye meraklı olan diğer medyatik isimlerle karşılaştırıldığında daha dürüstçeydi, tabii bu yine de saçmalamadığı anlamına gelmiyordu.
Fan'larla birlikte
Aradan neredeyse bir yıl geçti, bir gece kulübünde yaptığı, bol sıfırlı hesaplarla biten özel program haricinde pek de ortalarda görülmedi bu yıl boyunca. Açıkhava'daki konser biraz da bundan önemliydi "fan"ları için. Hazırlıklar aylar öncesinden başladı, Ajda Pekkan'ın internet sitesi üzerinden yapılan yüzlerce yazışma sonucunda, gecenin repertuarına dinleyicilerle birlikte karar verildi. İzleyicilerden büyük bir bölümün şarkı daha bitmeden bir sonraki şarkıyı tahmin etmesi biraz da ondandı aslında.
Her yaşından memnun, olgun kadın...
Ama gecenin sürprizi, "fanlar" için olmasa da, Ajda'nın "sesinin açılmış" olmasıydı. Görünürde yaşamının son 10 yılını sadece yaşlanmamak için çabalayarak geçiren 50'li yaşlarının ikinci yarısındaki Ajda Pekkan, belki de ilk kez görüntüsü ile değil, sesiyle akıllarda kalacak bir iş yaptı geçen hafta. Konserin ilk anında herkesi şaşkına çeviren sadelikteki kıyafeti ve şaşırtıcı ama yaşını belli eden makyajı ile, her yaşından memnun, olgun bir kadın havası sundu izleyenlere.
Ajda Pekkan belli ki önemli bir karar arifesine gelmişti yılın ilk günlerinde. Ya, hep görüntüsü ve estetikleri ile bilinen ve anılan "süper star" olmaya devam edecek, üretmekten geri kalacaktı ya da kendi küllerinden yeniden doğarak, cümle aleme nasıl şarkı söyleneceğini gösterecekti, neyse ki ikinciyi tercih etti ve sadece şarkı söyledi. Konserin ortalarında birilerine teşekkür etti ki, aslında bütün geceyi ve "ses"i açıklıyordu. İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nden bir grup hocayla şan çalışmıştı. Söylediği şarkıları, sesinin duruluğunu ve belki de kendinden eminliğini bu bir yıllık çalışmaya borçluydu.
"Orduevinden gelip, şalteri indirsinler..."
Yaklaşık 3 saat sahnede kaldı. Sadece 10 dakika ara verdi, zorunlu olmadıkça konuşmadı, Emma Shaplin'den aryaya, Olympia'da söylediği Fransızca şarkılardan, yıllar öncesinden gelen eski şarkılarına kadar 40'tan fazla şarkı söyledi. Harbiye Orduevi'nden gelen saat 24.00'te konseri bitirin uyarılarına kulak asmadan, "orduevinden gelip, Şalteri indirecekleri" ana kadar devam edeceğini söyledi, son şarkısı bittiğinde saat 00.30'du. Ama belli ki devam et deseler, sabaha kadar söyleyecekti.
Ajda Pekkan o gece bir şeyler öğretti aslında. insan kaç yaşında olursa olsun, çalışırsa şarkı söyleyebilirdi, yaptığı işi iyi yaparsa da ne görünümüne aldırırdı, ne de estetiklerine. İşini iyi yapmak kendiyle barışmayı da getiriyordu, yıllara meydan okumayı da. Hem emin olun, sadece o kendinden emin tavır bile o kadar gençleştiriyor ki insanı... Belki de artık estetikleriyle çıkmaz magazin sayfalarına Ajda Pekkan, sadece "bu ülkede de yıllar ilerlese bile, sesi bozulmayan insanlar var," diye anılır bundan sonra, pek mümkün değil ama...
Meraklısına not:Hafta boyunca magazin programlarında ya da dergilerinde Ajda Pekkan konseri ile ilgili en uzun haber 15-10 saniye ve birkaç satır ile sınırlıydı. Ya değişikliği kimse fark etmedi, ki bu mümkün görünmüyor ya da bunun bir haber değeri yok.