Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) hafta sonu yapılan kongresi sonrası Figen Yüksekdağ’ın yerine göreve başlayan HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay “Figen Yüksekdağ milyonların iradesidir. Ve şuna emin olsunlar ki kadın, yaşam, özgürlük diyen, Jin jiyan Azadi diyen bütün kadınlar birer Figen’dir. Bizler yüzbinlerce Figen’iz” dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Kemalbay vekillerin “rehin alındığını” söyleyerek “Gizli tanıklar, uydurma ifadelerle vekillerimiz ve partililerimiz aylarca-yıllarca sorgusuz sualsiz tutuluyorlar” dedi.
Fezlekedeki not
“Bu sistemin nasıl işlediğine dair ibretlik bir örnek aktarmak istiyorum. 7 ay tutuklu yargılanan Bursa il örgütümüzün üyeleri avukatları ile birlikte, yargılandıkları davanın fezlekesinde bir nota rastladılar.
“Polisler -ki fezlekeleri artık Türkiye’de polisler hazırlıyor- hazırladıkları fezlekede notu unutmuşlar. O notu size okumak istiyorum...
‘30.10.2016 tarihinde yeni HDP Yıldırım ilçede kahvaltı etkinliği yapıldı. Bununla ilgili davetiye sattılar. Ceylan ile birlikte organize ettiler. KJA Bursa sayfasında kahvaltıdan foto paylaşımı var, davetiye paylaşımı var. 10 tl ye sattılar. Örgüte yardım diyecez Ceylan ve Mediha kendi facesinde de paylaştı ortak bir tespit yapacağız ikisine de ekleyecez. İkisininde davetiye satış ile ilgili görüşmeleri var öneeeemliiii. Terör finansmanı filan üfleriz gazi abi tabiri ile…’
“Aslında bizim bütün fezlekelerimizin üfürükten olduğunu biliyorduk ama bu sefer kendileri dosyaya yazmışlar. Bu konuda hukuki süreci işleteceğiz. Hukuk varsa tabii...
“Bunlar birer istisna değil. Bu, HDP’ye yaklaşımın göstergesidir. Hakkımızda düzenlenen bütün fezlekeler böyledir. Hepsi, polisin masa başında suç üretmesinin sonucu oluşturuldu. Gazi abilerin hazırladığı fezlekelerle birçok masum insan cezaevlerinde tutsaktır.
“İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya buradan soruyorum: Bu iddianamede adı geçen Gazi Abi kimdir? Bu Gazi Abi denilen polis başka hangi fezlekeleri hazırlamıştır? Bu fezlekelerin sonucunda kaç kişi şu anda cezaevindedir?”
Serpil Kemalbay’ın konuşması anahatlarıyla şöyle...
560 çocuk
“Bugün bu ülkede, cezaevlerinde anneleriyle birlikte yaşayan 560 çocuk var. Bu sayı birkaç gün sonra 561 olacak, çünkü cezaevinde tutulan Muş Milletvekilimiz Burcu Çelik, 3 yaşındaki çocuğunu yanına almak için başvuruda bulundu.
“Yüzlerce çocuk anneleriyle hapis hayatı yaşarken, yaşıtları gibi saklambaç, körebe, sek sek, yakan top oynayamazken, ondan çok daha fazlası da evlerinde, annelerinin cezaevinden çıkmasını hasretle bekliyor.
“İşte AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, pazar günü AKP kongresinde söylediği “OHAL kalkmayacak” ülkesinde bir manzara da budur. Bu nerede yaşanıyor, Damat Kavurmacı’nın serbest bırakıldığı ülkede.
Kürt düşmanlığı, tekçilik kaybettiriyor
“Bizler biliyoruz ki devlet temel eksenini Kürt düşmanlığı olarak kurduğu müddetçe hepimiz kaybediyoruz. 1921 Anayasasının özerkliğe dayalı çerçevesi halkları bir arada kurtuluşa taşımıştı. Ne zamanki çokluk tekliğe indirgenmek istendi işte orada hepimiz kaybetmeye başladık.
“Bu ortak deneyimimizden öğrenmek için daha ne bekliyoruz? İçeride dışarıda savaş politikaları bizlere dayatılıyor. Türkiye neden bölge halkları ile barışarak yoluna devam etmiyor? Neden Suriye’de demokratik çözümü desteklemeyelim ki?
Güvenlikçi politikaların sonuçları
"Yılın ilk 4 ayında 37 bin 743 esnaf kapısına kilit vurdu. Geçen yılın aynı dönemine göre kapısına kilit vuran esnaf sayısında yüzde 3.1'lik bir artış söz konusu. Ayrıca yeni tescil yapan esnaf sayısı da düşüş gösterdi.
“Esnaf sayısı en çok azalan 5 il Şırnak, Adıyaman, Zonguldak, Hakkari, Ankara. Veriler SGK'dan. İşte bu politikaların halkın içinde ete kemiğe dokunan sonuçları da bunlar. Antalya'da boş kalan oteller, Kapalıçarşı'da kapanan dükkânlar var. İşsizliğin zirve yapmasının en önemli nedenleri iktidarın ısrarla sürdürdüğü güvenlikçi politikalardır.
AKP kongresi
“Bizden bir gün sonra AKP kongresi yapıldı. O kongrede AKP Genel Başkanı seçilen Tayyip Erdoğan’ın konuşmasına baktığımızda kan, savaş, ölüm, öfke vardı. Erdoğan ‘2002’de AKP’nin ilk yaptığı OHAL’i kaldırmak olmuştur’ diyerek övünüyordu bir zamanlar. Şimdi bas bas bağırarak OHAL’i savunduğunu görüyoruz.
“Hani bazen diyor ya “Nerdeeen nereye geldik” Sayın Recep Tayyip Erdoğan işte döndünüz dolandınız aynı yere geldiniz. AKP Genel Başkanı Erdoğan, Çevik Bir neredeydiyse, Mehmet Ağar neredeydiyse, aynı noktaya geldi.
“Sürekli korku iklimi yayarak, kutuplaşma ve sahte düşmanlar yaratarak kendi ikbalini sağlamlaştırmaya bakıyor. Kongreye giderken afişlere demokrasi ve değişim yazdılar. Niye öyle yazdınız? Sanki öyle bir derdiniz mi vardı? Kongreden çıka çıka ezel ebed müebbet bir OHAL çıktı.
"Toplumun geleceği tükendi"
"AKP Genel Başkanı Erdoğan ‘Neyiniz Eksik, OHAL kalkmayacak’ diyor... İnsanların evlerini yıkıyorsunuz, insanlar sokağa çıkamıyor, Sur’da mahallelerde kadınlar evleri yıkacak diye teyakkuzdalar, 150 bin kamu emekçisini sorgusuz sualsiz sokağa attınız, şu salondaki kamu görevlilerinin hiçbiri yarın başlarına ne geleceğini bilmiyor mesela, gazeteler kapanıyor, siyasetçiler, gazetecileri akademisyenler tutuklanıyor.
"Hukuk yok, adalet yok. Sermaye çevrelerinden, turizm sektörüne kadar, mahalledeki bakkala, ev işçisi kadınlara kadar tüm toplumun umudu, geleceği tükendi.
Ekonomi, işsizlik...
“16 Nisan’dan sonra ekonomiyi uçuracaklarını söylediler. Oysa uçmakta olan enflasyon ve işsizlik rakamlarıdır.
“İşverenlere art arda sağlanan teşviklere rağmen işsizlik azaltılamıyor. Yeni istihdam edilenlerden vergi ve SGK parası alınmıyor. İşverenlere teşviki nedeniyle ortaya çıkan maliyetler bir kez daha toplumun sırtına yükleniyor. AKP aynı zamanda işsizliğin, pahalılığın, ekonomiyi büyütememenin yarattığı öfkelerden kaçınmak için de OHAL’e muhtaç.
“Ocak-Şubat 2017’de bütün kampanyalara rağmen çalışan sayısı artışı 284 binde kalmış. Aynı rakam 2014 yılı için 543 bin. Tarımda istihdam 143 bin artmış, sanayi sektöründe 23 bin kişi gerilemiş.
“Yüzde13’e dayanan, her dört gençten birisini pençesine almış olan işsizlik sorunu bu anlayışla çözülemez. Geçen yıl nisan ayında 1 milyon 800 bin olan kayıtlı işsiz sayısı, bu yıl nisan ayında 2 milyon 562 bine çıkmış.
“Çalışma Bakanının referandum öncesinde söylediği “1 milyon ek istihdam yarattık” açıklamasının hiçbir karşılığı yok. Açıklama gerçeklere uymadığı için İş-Kur üç aydır işsizlik verisinin detaylarını açıklayamıyor.
“İnşaata ve turizme sıkışmış bir ülke ekonomisi yarattılar. İhracat içinde ileri teknoloji ürünlerin payı yüzde 1,9.
“Devlet teşvikiyle, kayıt dışıyla, işçinin sırtına binerek para kazanma geleneği AKP döneminde hızlanarak artıyor.
Erdoğan’ın ekonomi deyince aklına sadece patronlar geliyor.
Kıdem tazminatı gaspı
“Kıdem tazminatının gerekçesi neymiş? İşçiler zaten alamıyormuş tazminatlarını, e o zaman neden yük olarak görüyor sermaye ve iktidar kıdem tazminatını. Sen hak değil de yük gibi görürsen, devlet her konuda patronun yanında olursa tabii ki kimse kıdem tazminatını alamaz?
Sen devletsen, kıdem tazminatı hakkının gasp edilmesine engel olacaksın. 3 kişinin eylem yaptığı, açıklama yaptığı yere TOMA’yı, bir otobüs Çevik’i yığmayı biliyorsun, işçinin hakkını alamamasına neden göz yumuyorsun? Bunu yapma, kıdem tazminatı ödemeyenlere hesap sor. Kıdem tazminatı değil bu kafa bu anlayış prangadır, yüktür bütün ülkeye.
Kemal Gün, Nuriye ve Semih
“74 gündür aç olan bu insanlar her gün imza vermek için karakola gittikleri halde sabaha karşı kapıları kırılarak gözaltına alındılar. Haydutça bir saldırıydı.
“Hijyenik olmayan koşullarda, yerlerde yattıkları bir nezarette kalıyorlar, direniş alanlarıysa savaş alanına çevrilmiş durumdadır.
“Kemal Gün’ün oğlunun kemiklerini alabilmek için aylardır açlık grevi yaptı bu zalimliktir, vicdansızlıktır.
“Tek adam diktatörlüğü”
“Gelin huzur barış ve refah için barışı demokrasiyi hakça paylaşılan bir düzeni elbirliğiyle inşa edelim. İğneyle kuyu kazar gibi birlikte çalışalım. Tek adamın gelecek kaygısının, paranoyasının bir toplumun geleceğini mahkûm etmesine izin vermeyelim. Tek adam diktatörlüğüne mahkum değiliz!
Toplumsal barış için
“Şimdi bir kez daha, toplumun tüm kesimlerini demokratik bir anayasa yapım sürecinde ve toplumsal barışı var etme konusunda yanyana gelmeye çağırıyoruz.
“Ortak demokratik değerler ve ilkeler etrafında ilişkileri geliştirmek demokrasi ve barış mücadelesini büyütecektir. Bu mücadeleyi ayakta tutanları, demokratik siyaset zeminine sahip çıkanları, baskılara boyun eğmeyen halklarımızı; demokrasi, emek ve barış güçlerini, kadın özgürlük hareketini, tüm vicdan sahibi yurttaşlarımızı, enerjilerini bizlerle buluşturmaya çağırıyoruz.” (YY)