Haberin Kürtçesi için tıklayın
Gezi Parkı davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen iş insanı ve hak savunucusu Osman Kavala, yeni bir açıklama yaptı.
Açıklamada Henry Barkey ile yemek yiyenin Aslı Aydıntaşbaş olduğunun bilinmesine rağmen ısrarla casusluk suçlamasıyla tutuklu tutulduğuna dikkat çekti.
Kavala ve avukatları, iddianameyi hazırlayan savcı hakkında ikinci defa HSK’ye şikâyet etti.
Açıklamada yasal eylemlerin casusluk olarak kurgulandığı söylendi, şöyle denildi:
“İddia makamı hepsi yasal olan faaliyetlerimi suç eylemi haline getirebilmek için yasadaki tanımları hiçe sayan bir casusluk suçu kurguladı. Duruşmamda bu davranışın Nazi dönemi uygulamalarıyla paralellik gösterdiğine dikkat çektim.
"Düşman hukuku anlayışı ile yürütülen bu yargı süreci üzerinde herhangi bir etkisi olmayacağını gördüğümden, Henri Barkey’in daha önce lokantadaki yemek konusunda konuşmamış, Aslı Aydıntaşbaş’ın da bu konuda açıklama yapmamış olmasını önemsemedim."
"AİHM kararını uyguladık savunması geçersiz"
Bu tür iddianamelerin ülke yargısının öncelikli sorunu olduğu söylenen açıklamanın devamı şöyle:
“13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Gezi davasında siyasetçe arzu edilen cezaları vermesinden sonra casusluk suçlamasının gereksiz hale gelmesi ve beraat kararı ile sonuçlanması bu suçlamanın bir kurgudan ibaret olduğunu gözler önüne serdi.
"AİHM son kararında tutukluluğumu sürdürmek için kurgulanan bu suçlamanın, daha önce değerlendirdiği ve suça işaret eder nitelikte bulmadığı delillere dayandırılmış olduğunu tespit etti.
"AİHM’in bu kararıyla, yapılanın hukuku dolanmak anlamına geldiği ve hükümetin ‘AİHM kararını uyguladık’ şeklindeki savunmasının geçersizliği ortaya konulmuş oldu.
"Hukuksuz yargılamalara temel teşkil eden bu tür iddianamelerin önlenmesinin ülkemiz yargısının öncelikli sorunu olduğunu düşünüyoruz. HSK’ya yapmış olduğumuz şikâyetlerin bu amaca hizmet edeceğini ümit ediyoruz."
Osman Kavala davası ve AİHM kararı
İlk tutukluluk
Osman Kavala ilk olarak 1 Kasım 2017'de tutuklandı. “Hükümeti devirmek veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs (TCK 312)” ve “cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni devirmeye teşebbüs” (TCK 309) suçlaması yöneltildi.
Tutukluluk nedeni Gezi Direnişiydi ve protestoların planlayıcısı, yöneticisi ve finansörü olmakla itham edildi.
Daha ilk yargılama devam ederken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Kavala'nın makul şüphe olmadan siyasi sebeplerle tutuklandığını belirterek ‘derhal tahliye edilmesi’ yönünde bir karar verdi.
AİHM kararına rağmen tahliye edilmeyen Kavala’nın iddianamenin hazırlanması ve sonrasında yapılan yargılama tam 2 yıl 3 ay 17 gün sürdü.
Silivri'deki 30. Ağır Ceza Mahkemesi 18 Şubat 2020’de Gezi Davasında beraat ve Osman Kavala hakkında tahliye kararı verdi.
Osman Kavala tahliyeye hazırlanırken aynı gün ilk olarak hakkında gözaltı kararı çıkartıldı. Özgürlüğüne kavuşamadan tekrar tutuklandı. Bu kez tutuklanma gerekçesi 15 Temmuz soruşturmasıydı. Hatta aynı dosyadan 11 Ekim 2019'da "tutuklama tedbiri ölçülü değil" denilerek resen tahliye edildiği ortaya çıktı.
Bu sırada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yargıya müdahale sayılabilecek bir hamleyle beraat kararı veren mahkemeyi eleştirdi. Arkasından da Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) beraat kararı veren mahkeme heyeti hakkında soruşturma başlattı.
İkinci suçlama 'casusluk'
Osman Kavala yeniden tutuklanmasının ardından bu kez “siyasal veya askeri casuslukla (TCK 328)” suçlandı. İlerleyen süreçte Gezi Davası’nın savcısı Edip Şahirer beraat kararını İstinaf'a taşıdı.
Adalet Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi’nde Osman Kavala’nın tutukluluğunu savundu. Kavala’nın herhangi bir hakkının ihlal edilmediğini iddia etti. Kavala’nın ‘casusuluk’ suçu işlediğine dair kuvvetli belirtinin olduğu savını ortaya attı.
Hatta AİHM’in ihlal kararıyla Osman Kavala’nın ikinci tutukluluğu arasında suç farkı olduğunu belirterek yargılamanın aynı olmadığını söyledi.
Ancak bu sırada Avrupa Konseyi AİHM kararının Osman Kavala üzerindeki tüm suçlamaları kapsadığını belirten ve yeniden ‘derhal tahliye’ isteyen bir açıklama yaptı.
İddianame savcısı bakan yardımcısı oldu
Artık AYM’den Osman Kavala’nın tutukluluğuyla alakalı bir hüküm beklerken bu sefer ikinci iddianame geldi. İddianame de daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla Adalet Bakan Yardımcılığına atanacak olan dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz’ın elinden çıktı. Kavala hazırlanan bu ikinci iddianamede "siyasal veya askerî casuslukla" suçlandı.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bunlar yaşanırken tekrar tekrar Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını istedi. Türkiye’yse uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülüklerini hatırlattı.
Devamında Osman Kavala iddianamesini Savcı Hasan Yılmaz’ın yazdığı davanın yargılaması başladı. Mahkemeden beklenen tahliye kararı çıkmadı. Tahliye kararı çıkmadığı gibi ilerleyen günlerde de Anayasa Mahkemesi karar vermeyi sürekli ertelediği Osman Kavala’nın bireysel başvurusunda “ihlal yok” dedi. Ancak karar Genel Kurul’dan 7 üyeye karşı 8 üyenin oy çokluğuyla çıktı.
Gezi Davası sil baştan
Hemen ardından da İstinaf, Savcı Edip Şahiner’in başvurusunda Osman Kavala’nın ve diğer Gezi sanıklarının beraat kararını bozdu.
İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi de İstinaf kararı uyarınca Osman Kavala’nın casuslukla yargılandığı davayı Gezi Davasıyla birleştirdi. Derken 21 Mayıs 2021’de de Gezi Davasının görülmesine yeniden başlandı.
Bu sırada mahkeme bu sefer çArşı’yla Gezi davalarının bileştirilmesine karar verdi. Ancak birleştirmeye ‘muvafakat’ veren de İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mahmut Başbuğ’du. Başbuğ İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi başkanlığına getirildi. Kendi talebine muvafakat verdikten sonra İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesine geri döndü.
İlerleyen süreçte yine duruşmalar görüldü. Cumhurbaşkanı Erdoğan yeniden yargılamaya müdahale edercesine Osman Kavala’yı hedef aldı. Osman Kavala bunun üzerine artık duruşmalara katılmayacağını ve savunma yapmayacağını açıkladı.
Bir yandan yargılama devam ederken bu sefer savcı Edip Şahiner çıkıp Gezi'yle çArşı davasının ayrılmasını istedi. Bu sırada da Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, AİHM kararını yerine getirmediği için Türkiye'ye karşı ihlal sürecini başlattı.
Casusluk suçlaması kayboldu yerine TCK 312 geldi
21 Şubat 2022’deki duruşmada da Gezi’yle çArşı davaları ayrıldı. Ancak Osman Kavala yine tahliye edilmedi. Ve herkes 21 Mart’ta yapılacak son duruşmayı beklerken savcı Edip Şahiner celse arasında esas hakkındaki mütalaasını verdi.
Şahiner mütalaada Osman Kavala için Mücella Yapıcı'yla birlikte ‘ağırlaştırılmış müebbet’ istedi. Bunu talebi de “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs (TCK 312)” suçuyla gerekçelendirdi.
Ancak Osman Kavala'nın ikinci tutukluluk gerekçesi bu suçlama değildi. Osman Kavala ilk Gezi yargılamasında beraat ettikten sonra serbest bırakılmadan tekrar tutuklanınca bu sefer “siyasal veya askeri casuslukla (TCK 328)” suçlanmıştı. Ve Osman Kavala’nın tutukluluk nedeni olarak bu suçlama gösterilmişti.
Sonuç olarak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, AİHM kararına uymayarak Osman Kavala’yı bu suçlamadan müebbet hapse mahkum etti.
TIKLAYIN - Gezi'de karar: Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet, 7 kişiye 18 yıl hapis
TIKLAYIN - gezi'de gerekçeli karar: Suçlu yok suç var
TIKLAYIN - Gezi Davasının yargıcı AKP'li çıktı
(EMK)