"Kolluk kuvvetlerinin siyasi tutuklu ve hükümlülere düzenlediği katliamın üzerinden üç yıl geçti. Yüzün üzerinde siyasi tutuklu ve hükümlünün ölümüne neden olanlar, hala cezalandırılmadı" diyen Koçali, bunun yerine operasyon sırasında ateşli silahlarla yaralanan, kimyasal gazlarla yakılan, arkadaşları öldürülen siyasi tutuklu ve hükümlülerin yargılandığını söyledi.
"Devlet, sorumluluğunu üstlenmeli"
Düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasını, F tipi cezaevlerinin derhal kapatılmasını, L tipi cezaevlerinin uygulamaya sokulmamasını isteyen Koçali, özel tip cezaevleri uygulamalarının bitirilmesini, Abdullah Öcalan'ın İmralı'dan nakledilmesini ve en kısa zamanda genel af çıkarılmasını da talep etti.
Özellikle kadın tutuklulara uygulanan, soyarak, cinsiyetçi üst aramalarına da dikkat çeken Koçali; operasyon sonucu sakat kalan ve kalıcı sağlık sorunu olanların tedavisini devletin üstlenmesi gerektiğini söyledi.
"19 Aralık'ta bir katliam yaşandı"
Yeni hazırlanmakta olan ceza ve infaz yasalarının geri çekilmesini de isteyen Koçali, şunları söyledi:
* 19 Aralık 2000'de bir katliam yaşandı. Bilerek, isteyerek, planlayarak cinayet işlendi. Taammüden insanlar öldürüldü. Yüzlerce insan da o günlerin yanık, yara izlerini taşıyor.
* Siyasi tutuklu ve hükümlüleri tecride ve izolasyona mahkum eden, insanlık dışı bir uygulama olan F tipi cezaevleri dönemi böyle başladı. F tipine karşı yürütülen açlık grevi ve ölüm oruçlarının ardında da onlarca ölüm ve yüzlerce sakatlık kaldı.
Egemenlerin baskı ve korkutma politikası
* Egemenlerin, işçi ve emekçilere yönelik kapsamlı her saldırısı önce cezaevlerinden başlatılıyor, ezilenleri baskı altına almak için, tüm toplumu hücreye çevirmek isteyenler saldırılarını şiddet kullanarak artırıyorlar.
* Siyasi tutsaklara mahkemelerde özel yasalarla verilen ağır cezalar yetmiyor, cezaevlerindeki özel uygulamalarla adeta intikam alınıyor. Adli ve siyasi mahkumlar son derece insanlık dışı koşullarda yaşatılıyorlar.
* Siyasi tutuklular bütün bu olumsuz koşulların yanı sıra, bir de tecride ve izolasyona mahkum ediliyorlar. Devletin cezaevi politikasının en uç noktası ise, KADEK Genel Başkanı Abdullah Öcalan'a uygulanan deniz aşırı tecrittir. (BB)