"Bu son şansımız" diyenler de en az onlar kadar bıktırıcıydı.
Bana göre yaşadıkça hiçbir çare tükenmez...
Ve direnmek bir güce karşı direnmektir, bir gücün kanatları arasında uçmak değil...
Nerde kimi istemediyse ezen Amerika tehdit üstüne tehdit savuruyor:
-Bu sandıktan mutlaka evet isterim. Evet demezsen ağzına yanarım!
Bir yandan da Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği (AB) bastırmakta...
Bu tehdide diklenmek kolay mı?
Yine de boyun eğmediler.
Diklendiler.
Hayır dediler...
Keyiflenmemek mümkün mü?
Dostum,
-Ama burada bu karardan sonra herkes ağlıyor, dedi.
Ben de o zaman sordum:
-Kopenhag'ta ağladılar, şimdi de ağlıyorlar... Üstelik şimdi yalnız onlar değil, Denktaş ve Papadopulos da ağlıyor... Söyle bana, bu insanlar neden ağlıyor?
Ağlayan Kıbrıs mı?
Neden birbirine karışmış meleklerle şeytanların gözyaşları?
Karıncaların efelenmesi çok mu kızdırıyor aslanın kafasını? .
Bizim hatırımız için bu karıncayı ezmesini de çok komik buluyorum doğrusu...
Üstelik başkalarını yutarken bize karşı bu aşırı şefkati de düşündürüyor beni...
Irak'ta on yaşındaki çocukların ellerine bile kelepçe vurur ve sırtlarına süngüyü dayarken, bizimle neden bu kadar muhabbetli diye düşünmemek elde mi?
Baharın en cilveli günlerinde yakalıyor bizi şaşırtıcı haberler...
Serdar Denktaş ve Ömer Kalyoncu...
Güney'e geçmişler...
Gizli görüşmeler yapmışlar Papadopulos ve Hristofyas'la...
İki Rum lider de "hayır"larını ilan etmeden önce...
Benim bildiğim Rum basını uyanık bir basın...
Böyle şeyler gözünden kaçmaz...
İngiliz gibi arabayla yakalarlar onlar da tavşanı...
Ama bu kez tongaya bastılar galiba...
Ne Serdar'ı, ne Kalyoncu'yu o sihirli kapılardan girip çıkarken fark edemediler...
Bizimkiler tebdili kıyafet mi yaptılar yoksa?
Kim bilir...
Serdar, babasının onayını almış giderken...
Kalyoncu da Talat adına gitmiş...
Ne konuşmuşlar?..
Referandumun ertelenmesini...
Daha neler...
Toplum tarihsel bir dönemecin eşiğinde...
Nefesini tutmuş herkes...
Sokakta Annan planının tek bir sayfasını bile okumamış olan adam sandığa gidip "evet" diyeceği günü iple çekiyor...
Umutlu mu umutlu...
Hayatı değişecek 1 Mayıs'tan sonra...
Serdar'ın ve Kalyoncu'nun Güney'de gizli pazarlıklar yaptığını nerden bilebilir ki?
Galiba ahaliyi arkadan hançerlemek için herkes aynı gemide...
Ama bu yolculukta aynı limanda inmeyecek kimse...
Kimi Avrupa'da inecek...
Kimi Afrika'da...
Gemiye hiç binmeyip Mağusa ve Larnaka'da kalanlar da olacak elbette...
Yolcu yolunda...
Kalanlara da selam olsun bizden... (BB)