Peki nedir kamu yayıncılığı:
Kamu Hizmeti Yayıncılığı, "Halk için yapılan, halk tarafından finanse edilen ve halk tarafından kontrol edilen" yayıncılıktır.
Bu tanım kamu yayın kuruluşları ile diğer (ticari-devlet) yayın kuruluşları arasındaki farkı da ortaya koymaktadır.
Kamu yayın kurumunun hedef kitlesi bütün ülke nüfusudur.Bütün nüfus, teknik olarak erişimi ve toplumdaki bütün grup ve katmanları kapsar.
Kamu yayın kurumları toplumdaki tüm grupların farklı gereksinimlerini karşılayacak şekilde yayın yapmak zorundadır.
Kamu Hizmeti Yayıncılığı, sırasıyla bilgilendirmeyi, eğitmeyi ve eğlendirmeyi amaç edinmiştir.
Kamu yayın kurumu bulunduğu ülkenin coğrafi olarak tümünü kapsamak ve ülkenin tüm yurttaşlarına yayın hizmeti götürmek sorumluluğuna sahiptir.
Ticari yayın kurumları ise reklam verenlerin ilgisini çeken potansiyel tüketici olan izleyici gruplarına yayın götürmeyi amaçlamaktadır. Ya da başka bir tanımla ticari yayın kuruluşları izleyiciyi reklam verenlere pazarlamayı amaç edinmektedir.
Kamu yayın kurumları hükümet, siyasi parti ya da diğer güç odakları ve çıkar grupları için değil, halka hizmet için vardır.
Kamu hizmeti yayıncılığında kalite, yüksek izlenme oranlarını/paylarını değil hedeflenen kitlenin gereksinimlerinin karşılanıp karşılanmadığını ifade eder.
İzleyici ve dinleyicinin özellikle çocukların korunması kamu yayın kurumlarının temel ilkelerindendir.
Kamu yayın kurumları, kültürel ortamın gelişmesini ve kuşaktan kuşağa kültürel geçişi sağlar.
Özerklik ve Finansman
Kamu hizmeti yayıncılığından beklenen işlevin gerçekleşmesi için olmazsa olmaz tek koşul özerkliktir. Özerklik, idari ve mali olarak ikiye ayrılsa da birbirini tamamlayan iki önemli unsurdur. Biri olmadan diğerinin geçerliliği yoktur.
Özerklik olmadan Kamu hizmeti yayıncılığından da bahsedilemez.
Özerklik, kamu yayın kurumuna devletin ve hükümetin müdahale etmesini önleyerek, kurumun ürettiği hizmette kamu yararını ön plana çıkarır.
Kamu hizmeti yayıncılığını diğer yayın tiplerinden ayıran temel özelliklerinden birisi de finansman kaynağıdır.
Kamu yayın kurumları halk tarafından finanse edilir. Bu genellikle "Yayın Bedeli" şeklinde gerçekleşmektedir.
Türkiye'de Durum: TRT
Türkiye'de TRT (Türkiye Radyo Televizyon Kurumu) kurulurken yasa ve organizasyon modeli olarak BBC örnek alınmıştır. Ancak her konuda olduğu gibi BBC modeli, ülke koşularına uydurulmak için tanınmaz hale getirilmiştir.
TRT'nin Anayasal ve yasal konumuna kısaca şöyle:
1982 Anayasası
Madde 133: (Değişik : 8/7/1993-3913/1 md.) Radyo ve televizyon istasyonları kurmak ve isletmek kanunla düzenlenecek şartlar çerçevesinde serbesttir.
Devletçe kamu tüzelkişiliği olarak kurulan tek radyo ve televizyon kurumu ile kamu tüzelkişilerden yardım gören haber ajanslarının özerkliği ve yayınlarının tarafsızlığı esastır.
2954-Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Yasası
Madde 8: Tarafsız bir kamu tüzelkişiliğine sahip Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu kurulmuştur. Kısa adı TRT'dir. Merkezi Ankara'dadır.
Bu Kanundaki özel hükümler ile düzenlenen hususlar dışında kalan konularda Kurum hakkında kamu iktisadi kuruluşlarına uygulanan genel hükümler uygulanır.
Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Hükümet ile ilişkilerini Başbakan aracılığıyla yürütür.
Bu düzenlemeler yalnızca kağıt üzerinde kalmıştır.
Anayasanın 133. maddesi TRT'yi özerk ve tarafsız olarak tarif etmiş ama daha sonra 2954 sayılı yasa ve bu alandaki diğer mevzuat buna uygun hale getirilememiştir.
Her hükümet TRT'yi icraatlarının tanıtım aracı olarak kullanmak istemiş ve bunu başarmıştır.
Kurumun ilgili kuruluş olarak bağlandığı Devlet Bakanları kendilerine özel makam odaları yaptırmışlar, TRT'ye her anlamda müdahale etmişlerdir.
Bugüne kadar her hükümet döneminde TRT'ye yayın içeriğinden, personel alımına kadar her alanda müdahale edilmiştir.Bu müdahale sadece Başbakan, Bakan düzeyinde değil, zaman zaman milletvekili, milletvekili danışmanı düzeyine kadar inmiştir.
Diğer güç odakları da, siyasi iktidarlardan geri kalmamışlar, TRT'ye müdahale etmişler, müdahale etme hakkını kendilerinde görmüşlerdir.
Bir dönem haber bültenleri Cumhurbaşkanlarının "İcraatın İçinden" programına dönüşmüştür.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in vergi affı yasasını veto etmesinden sonra yaşananlar ise durumun TRT'ye müdahalenin hangi boyutlara ulaştığının görülmesi açısından önemlidir.Cumhurbaşkanı olmadan önce Anayasa Mahkemesi Başkanlığı yapan Sezer, özerkliği Anayasa tarafından güvence altına alınmış kurumun yayınına müdahale etme hakkını kendisinde görmüştür.
Anayasada özerk ve tarafsız bir kamu tüzel kişiliği olarak tarif edilen TRT'ye diğer kurumların müdahalesinin önüne geçilmeli. Yeni hazırlanacak RTÜK yasa tasarısı bu durum dikkate alınmalıdır.
Her ne kadar Anayasa TRT'yi özerk ve tarafsız olarak tarif etmişse de, özerklik uygulamada hiç gerçekleşmemiş, tarafsızlık ise siyasi partiler arasında tarafsızlık ya da eşitlik olarak algılanmış bu da sadece parlamentoda grubu bulunan partilerle sınırlanmıştır.
2954 sayılı yasanın 19. maddesi "Hükümet uygulamalarının tanıtılması", 20. maddesi " Hükümet ve siyasi parti açıklamalarının ve faaliyetlerinin yayınlanması", 21. maddesi de "Türkiye Büyük Millet Meclisi ile ilgili yayınlar" konusunu düzenlemektedir.
20. madde nedeniyle parlamento dışındaki siyasi partiler yok sayılmıştır. Bugün parlamentoya halk iradesinin yaklaşık olarak yüzde 50'si yansımamıştır. 20. madde nedeniyle parlamento dışında kalan yüzde 50 halk iradesi yok sayılmaktadır.
Özerklik, sadece kurumu dış etkilere karşı koruyan bir zırh değildir. Özerklik iç dinamiklerin de kurumda etkili olmasıdır.Yani çalışanların yönetime katılması söz ve karar aşamalarında yer almasıdır.
Kamu hizmeti yayıncılığında haber ve yayında editoryal bağımsızlık ancak özerklikle sağlanabilir.
TRT ve Diğer Kurumlar Karşılaştırılması
Kamu yayın kurumlarının tartışılmaya başlanmasından sonra bütün dünyada yapılan yanlışlardan birisi de bu kuruluşların ticari televizyonlar ile karşılaştırılmasıdır.
Oysa yukarıda da açıkladığımız gibi bu kuruluşların işlevleri, amaçları,tanımları gereği birbirleriyle karşılaştırılmaları mümkün değil.
Aynı yanlış Türkiye'de de yapılmış, TRT ticari televizyon kuruluşları ile karşılaştırılmıştır.Bu da elmalarla armutları toplayıp portakal sonucuna ulaşmaktır.
Doğru olan karşılaştırma eşitleri ya da benzenleri arasında yapılan karşılaştırmadır.
Model olarak BBC alındığı için her dönemde TRT, BBC ile karşılaştırılmıştır.
Bu bir açıdan doğru bir karşılaştırmadır. Ancak sahip oldukları olanaklar ve büyüklükler açısından baktığımızda bu da adil bir karşılaştırma değildir. Ya da BBC'yi örnek göstererek niçin TRT aynısını yapmıyor denilemez.
TRT'nin personel sayısı 7 bin 980, Bütçesi ise 280 milyon Euro; BBC'nin personel sayısı 26 bin 900 bütçesi ise 5 milyar 160 milyon Euro'dur. (EÖ/NK/BB)