Seminere Artvin, Giresun, Ünye, Kastamonu, Zonguldak, Çorum illerinden yerel gazete temsilcileri katıldı.
Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Hülya Tanrıöver , Hülya Tanrıöver , BİA² Proje danışmanı Nadire Mater , Uçan Süpürge Genel Koordinatörü Selen Doğan da seminerin konuşmacılarıydı.
Seminere Karadeniz Ereğli'den Önder Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Mustafa Kemal Bektaş ve Umut Feneri Dergisi'nden Erol Acar katıldı.
Basında kadının yeri, yeni TCK'de düzenlenen kadın hakları konularının ele alındığı seminerde, kadınların görevinin evde yemek yapıp eşini beklemek olmadığı, üstüne basa basa vurgulandı.
Basının, kadınların fotoğraflarına yer verirken hassas olmadığı, sadece ölüm, tecavüz veya çıplak kadın fotoğaflarının yer aldığı üzerinde durulurken, Türkiye'de kadın gazetecinin oldukça çok az olduğu, sayısının artması gerektiği ve kadın haklarının daha çok yazılarak insanların bilinçlendirilmesi gerektiği vurgulandı.
Gülbahar: Bizden öncekilere geçmiş olsun
Medeni Kanun ve Türk Ceza Kanunu Kadın Platformu kurucularından Av. Hülya Gülbahar, konuşmasında Medeni Kanu'nun herkesin aile yaşantısına emeği ve gücü oranında katkı yapmasını öngördüğünü ifade ederek şunları söyledi:
"Evlilik içinde edinilmiş malların paylaşımında, son dakika değişikliğiyle, sadece 1 Ocak 2002'den sonra edinilen mallar paylaşıma açıldı. Medeni Kanun, genç kızlar ve onların çocuklarına yarayacak. Bizler ve bizden öncekilere geçmiş olsun" dedi.
Gülbahar, bu nedenle yerel basına çok iş düştüğünü söyleyerek "Namus cinayetlerinin ardındaki gerçek nedeni avukat savcı gibi araştırmalılar" diye konuştu.
Tanrıöver: Medya kadını kalıplarla temsil ediyor
Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Hülya Tufan Tanrıöver ise konuşmasında, ulusal basında kadın ve kadının sorunlarına ilişkin çıkan haberleri yorumlayarak, medyanın kullandığı dilin çok önemli olduğunu söyledi.
"Medya ve Kadın" başlıklı seminer sunumunu, "Medya ve Medyada Kadının Temsili ve "Medyada Kadın Hakları İhlalleri" olmak üzere iki başlıkta toplayan Doç. Dr. Tanrıöver, "Medyanın yaptığı, kadını belli temsil biçimleriyle, kalıplarla temsil etmektir. Temsil edilen kişi kurum nesnenin hayatımızdaki yerini temsil eder. Bizim toplumumuzda kadın iyi eş ve iyi annedir" dedi.
Kadının, tecavüze uğradığında kurban, cinsiyetçi ve ırkçı bir temsille de cinsel nesne olarak toplumda temsili olduğunu söyleyen Tanrıöver, "Türk medyası dünya literatürüne 'Arka Sayfa Güzeli' diye bir kavramı kazandırdı" diye konuştu.
"Medya, kadını ya da kadın sorunlarını hiç yazmayarak, görmezlikten de gelerek, kadını simgesel olarak imhaya, yok etmeye gidiyor. Bu yaklaşımda ekonomik, kültürel ve toplumsal nedenler yer alıyor."
Tanrıöver, konuşmasında dilin çok önemli olduğunu vurgulayarak medyada kadınlara ilişkin açık ve örtük olmak üzere iki ayrı söylem olduğunu hatırlattı.
"Kadınlara 'Ne işiniz var siyasette; git otur evinde' demiyoruz da, bunu başka şeylerle ifade ediyoruz. Örtük söylemi çok özel bir çaba sarf etmiyorsak anlamıyoruz. Bunlar çok sevdiğimiz dizi, film ve ana haber bültenlerinde karşımıza çıkıyor. Açık söylem daha az zararlı oluyor."
Kadının medyada geleneksel rollere hapsedildiğini açıklayan Tanrıöver, "Medyada kadın temsillerinin ne aracılığıyla yapıldığı çok önemlidir. Birincisi dil, ikincisi konu ve üçüncüsü resim seçimidir. Radyo ve TV'lerde ses ve görüntü de önemlidir. Kullandığımız dil, bazı sözcüler çok önemlidir ve örtük söylemi oluştururlar" dedi.
Tanrıöver, kadına bayan denilmesinin yanlış olduğunu, erkeğin karşıtının bayan değil kadın olduğu söyledi. Kadına bayan değil, kadın denilmesini istedi.
Mater: Kadın gazetecilerin durumu parlak değil
BİA2 Proje Danışmanı Nadire Mater, gazetelerde çalışan kadınların düşük maaşla çalıştırıldığını ve tacize uğratıldığını vurgularken, dünyada da kadın gazetecilerin durumunun pek parlak olmadığını açıkladı.
Mater, eğitim düzeyleri daha yüksek olmalarına rağmen, medyada kadınların oranının sadece yüzde 30-35 olduğunu, maaşlarının erkeklere göre daha düşük olduğunu söyledi.
Kadın gazetecilerin karar mekanizmalarına alınmadığı gibi güvencesiz de çalıştırıldıklarını açıklayan Mater, yönetici olabilen kadınların da magazin, kültür, yaşam, aile, kadın, çocuk bölümlerinde çalıştırıldıklarını belirterek, "Kadın gazeteciler işyerlerinde cinsel tacize maruz kalıyorlar. Bir araştırmaya göre Yunanistan'da bu oran yüzde 46'dır" dedi.
Kadın haberciliğinin sadece kadınla ilgili olanlarla sınırlı olmadığını ifade eden Mater, hayatın tüm alanlarıyla ilgili haberler yapılırken kadınların görüşlerine başvurulmasının zorunlu olduğunu açıkladı.
Mater, "Kanaat önderi olarak kadınlara başvuracağız, politikada, çalışma hayatında kadınların da var olduğunu aklımızda tutacağız. Haberimizde 5 kişiden görüş alacaksak, en az ikisinin kadın olması için çalışacağız. Kadın kuruluşlarını, platformlarını izleyeceğiz, faaliyetlerini haberleştireceğiz, izleyeceğiz" dedi.
Son olarak konuşma yapan İstanbul barosu Av. Meriç Eyüboğlu, kadın ve 18 yaşından küçüklerle ilgili Basın Kanunu ve yeni Ceza Yasası'nda yer alan düzenlemelere dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
Basın Kanunu'nun "Yargıyı etkileme" başlıklı 19. maddesi, "Cinsel saldırı, cinayet ve intihara özendirme" başlıklı 20. maddesi ve 18 yaşından küçük olan suç faili veya mağdurlarının da "Kimliğinin açıklanmaması"nı öngören 21. maddesine açıklık getiren Av. Eyüboğlu, TCK'deki buna paralel düzenlemeler ile iletişim ve ifade özgürlüğünü kısıtlayabilecek maddelerden söz etti.
İki gün süren seminer, değerlendirilmelerin yapılmasıyla sona erdi.(İE/D)