MAZLUMDER Kadın Çalışmaları Grubu ve Eğitim Komisyonu tarafından ortak hazırlanan ve geçtiğimiz yıl ilki Diyarbakır’da gerçekleştirilen 'Kadın Buluşması'nın ikincisi bu yıl "Kadın ve Ekoloji" temasıyla 26-28 Ekim tarihlerinde Hasankeyf’te gerçekleşti.
Hasankeyf Has Bahçe'de yapılan programa, Türkiye'nin değişik yerlerinden insan hakları ve ekoloji konusunda çalışma yapan yaklaşık 40 kadın katıldı.
Kadınlar, toplantı ve sunumlarda "İslam ve Ekoloji", "Kadın ve Ekoloji", "Farklı Ekolojik Akımlar ve Ekolojik Yıkımla Mücadele ve Hasankeyf Örnekliği" başlıklarını işledi. Program sonrasında Hasankeyf’in sular altında bırakılmak istenmesine karşılık bir de bildiri yayınladı. Sonuç bildirgesinde, özellikle karar vericilere bu işle ilgili bütün bakanlara ulaşmasını ve bütün ilgililerin bu sonuç bildirgesine kulak vermesi temennisinde bulunuldu.
Kadın bakış açısının önemi
Etkinlikle ilgili değerlendirmede bulunan Mazlumder Genel Koordinatörü Nurcan Aktay, yaşanan sorunlara dikkat çekerek, bunun kadın bakış açısının eksikliğinden kaynaklandığına vurgu yaptı.
Kadın Çalışma Grubu olarak geçen yıl Diyarbakır'da "İnsan hakları" temalı bir kadın buluşması, bu yıl ise Hasankeyf'te "Ekoloji" temalı buluşma gerçekleştirdiklerini belirten Aktay, burada ekolojinin insanla, İslamla ve kadınla ilişkisini işlediklerini söyledi.
Aktay bu tarz çalışmaların sonucunda kadınların toplumsal sorunların çözümünde karar süreçlerine katılımını hedeflediklerini anlatarak kendi kurumları başta olmak üzere bu tarz kurumlarda kadın bakış açısına ihtiyaç olduğuna dikkat çekti.
Aktay Hasankeyf'i sular altında bırakacak benzeri projelerin iptalini istedi:
"Hasankeyf, ilerleyen süreçlerde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Şiddet, ayrımcılık ve ekolojik yıkımla mücadelenin hem insani hem de İslami bir sorumluluk olduğunu hatırlatırız. Bizler insanın ve devletin üstün yararı adına doğa ve kültürel bir yıkıma tabi tutulmak istenen Hasankeyf'te bu bildiriyi yayınlarken, biraz ötemizde Kobane'de yaşanan insanlık acısını içimizde hissediyor, tüm insanlığı bu zulme karşı sessiz kalmamaya davet ediyoruz. Şiddet üzerine kurgulanan bir medeniyetin sebep olduğu yıkımdan tüm doğal ve kültürel varlıklar gibi insanların da zarar göreceğini söylüyoruz.”
İslam ve ekoloji
Çalıştay’ın ilk konuşmasını Yıldız Ramazanoğlu yaptı. Ramazanoğlu İslam’da ekolojik tartışmaların bugüne değin sıklıkla yapıldığını, bugün ise Müslümanların doğayı koruma ve kaynakların kullanımına dair temel tartışmaları yeniden hatırlaması gerektiğine vurgu yaptı.
Ramazanoğlu, Kuran’dan örneklerle İslam’da ekolojinin çok temel bir sorunsal olarak yer aldığını ifade ederek Müslümanların sömürü düzenine ne olursa olsun karşı çıkması gerektiğinin altını çizdi.
Hasankeyf
Doğa Derneği gönüllülerinden Merve Köseoğlu, Hasankeyf örneğini anlattığı konuşmasında Hasankeyf davası boyunca gerçekleşen ve hala gerçekleşmeye devam eden keyfi yaptırım ve hukuksuzluklara değindi.
“Doğa bizden bağımsız bir şey değil doğa bizzat biziz, doğadan bahsederken aslında kendimizden bahsediyoruz” diyen Köseoğlu, dünyada ve Türkiye’de benzer mücadelelerle kazanılan davalardan örnekler verdi.
Baraja karşı çıkan Hasankeyf sakinlerinin ve aktivistlerin gerekçelerinin son derece haklı olduğunu, bu sebeple Hasankeyf için de oldukça umutlu olduklarını dile getirdi.
Ekoloji ve kadın
İlahiyat fakültesinde ekoloji, kadın ve İslam üzerine çalışmaları olan Rabia Tamer, ekoloji alanında kadınların sesine kulak verilmesi gerektiğini, kadınların bu direnişte ön saflarda yer aldığını belirtti.
Tamer, doğayı sömürenin ataerkil kapitalist sistem olduğunun ve kadının da doğayla eş zamanlı olarak sömürülmeye başlandığının ve ekoloji hareketinin kadın hareketinden ayrı düşünülmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Hasankeyfliler anlatıyor
Konferansta söz alan Hasankeyf’liler pek çok haksızlığa maruz kaldıklarını dile getirerek devletin adım adım bölge halkını fakirleştirdiğini, evlerini ellerinden aldığını, bölgede halka sorulmadan dayatılan pek çok karar ve yasağın olduğunu, bölge halkının haklarının korunmasında hep isteksiz davranıldığını dile getirdi.
Hasankeyf Kalesi kaya yuvarlanıyor gerekçesiyle halka kapatılmış durumda, dolayısıyla turistler için de artık Hasankeyf’in turizm merkezi Hasankeyf Kalesine girebilmek mümkün değil. Halk ise bu tehlike gerekçesini samimi bulmuyor.
Hasankeyf aktivisti, turist rehberi ve çobanı olarak bilinen Çoban Ali, tehlike bahanesiyle turizmin azaltılmaya çalışıldığını çünkü Hasankeyfin unutulmasının amaçlandığını ifade ediyor. Son olarak yapılması planlanan barajın ise gündelik yaşamı tamamen sona erdirecek, evlerin ve tarihi eserlerin neredeyse tamamını sular altında bırakacak olmasına pek çok sivil toplum kuruluşu, aktivist ve akademisyen karşı çıkıyor fakat şu anda hukuki süreçte yeni bir gelişme bulunmuyor.
Bu yılki buluşmanın temasına uygun olarak logolarında mor renk ve yeşil yaprak kullanan Mazlumder yetkilileri, kadın buluşmalarını gelenekselleştirerek, her yıl farklı bir tema ve farklı bir ilde yapmayı hedefliyor. (SK/BK)