Sabancı Üniversitesi, Tuzla kampüsünde düzenlenen özel bir etkinlikte, 2000-2008 yılları arasında Birleşmiş Milletlere bağlı en büyük barışı koruma operasyonunu yönetmiş olan Columbia Üniversitesi SIPA Kent Global Liderlik Programı Profesörü ve aynı zamanda Birleşmiş Milletler (BM) Üst Düzey Arabuluculuk Danışma Kurulu Üyesi Jean-Marie Guehenno’yu ağırladı.
Zamanımızın baskın klişesinin yeni bir Soğuk Savaş döneminin başlangıcında olduğumuz düşüncesi olduğunu dile getiren Guehenno içinde bulunduğumuz dönemi, önceki dönemlerden ayıran özellikleri sıraladı. Dünya ekonomisinin I. Dünya Savaşı’ndan bu yana hiç olmadığı kadar çok kutuplu ama aynı zamanda bütünleşik hale geldiğini vurgulayan Guehenno açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Soğuk Savaş büyük ölçüde ideolojik bir karşılaşmaydı. Her kamp, ideolojisinin meşruiyetine ikna olmuştu. Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra, Batı ülkeleri, dünya çapında algıları şekillendirmeyi amaçlayan Batı evrenselciliği anlatısını dayatmak için büyük çaba harcadı. Bu, demokratikleşmenin, barış ve refaha öncülük eden bir anlatısıydı. Üçü de el ele gitmeliydi ve bu, geri kalan dünya için çekici bir modeldi. Bu anlatı, demokratik görünen ülkelerin demokratik olmayan bir şekilde saldırgan davranması ve demokratik olmayan Çin'in ise istikrarlı ekonomik ilerleme sağladığı zaman, anlamını yitirmeye başladı. Batı'nın zafer kazanan anlatısının sona ermesi, yerini alternatif bir anlatıya bırakmadı. Artık kendine güvenin olduğu bir çağda değiliz. Akışkan, çok katmanlı, kararlaştırılmış bir yapısı ve tanımlayıcı bir prensibi olmayan bir çağdayız.”
"Veri Devrimi'nin yarattığı toplumsal dönüşüm"
Jean-Marie Guehenno Sabancı Üniversitesi’ndeki konuşmasında, teknolojinin gelişimiyle birlikte yaşanan veri devriminin, önceki yüzyıllarda matbaanın keşfi ve Sanayi Devrimi’nin yarattığı toplumsal dönüşümden çok daha büyük ve hızlı bir etkiye sahip olabileceğine de vurgu yaptı.
“Sanayi öncesi dönemde olduğu gibi, sanayi çağında da güç, fiziksel varlıkların kontrolüne dayanıyordu. Peki, savaş sanal varlıklara kaydığında ne olur?” sorusunu yönelten Prof. Guehenno; bireyler, bilimsel kurumlar, işletmeler, devletler gibi veri devriminden potansiyel olarak fayda sağlayan birçok grubun olduğunu belirterek, farklı çıkar gruplarında yaşanabilecek güçlenmenin yaratabileceği risklere dikkat çekti:
“Devletler ve şirketler, çoğunlukla vatandaşlarına ve müşterilerine daha iyi güvenlik ve hizmetler sağlayacaklarını haklı olarak iddia edebilirler. Ancak bireyler, yeni güç kaynaklarını nasıl kullanacaklar? Bireylerin güçlenmesi, her güçlenme gibi, iyi ve kötü sonuçlara yol açabilir. En iyi ihtimalle veri devrimi sayesinde bireylerin daha iyi bilgilendirilmiş olmaları sayesinde daha iyi kararlar vermelerini, zamanlarını daha iyi yönetebilmelerini, gücün kullanımını daha iyi denetleyebilmelerini, olumlu bir etkiyi artırmak için başkalarıyla daha iyi bağlantı kurabilmelerini umabiliriz. En kötü senaryoda ise, dünyanın bağlantılı hale gelmesi nedeniyle, bilgisayar korsanlarının tüm sistemleri çökertmesi, kötü niyetli aktörlerin sahte haber yayması, başkalarının gizliliğinin ihlal edilmesi, şantaj yapılması ve dijital becerinin yüksek olduğu hırsızlıklar beklenebilir.” Guehenno, veri devriminin, aynı zamanda, herhangi bir barış ve savaşın geleceğini önceden tahmin etmeye yönelik herhangi bir girişimi daha da zorlaştıran olağanüstü bir çarpan ve hızlandırıcı olarak görülebileceğini kaydetti.
(EMK)