İzmir Büyükşehir, Karabağlar ve Kuşadası Belediyeleri'nde ihalelerde yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla, 2 Mayıs'ta düzenlenen eş zamanlı polis operasyonlarına ilişkin İzmir Barosu Başkanı Avukat Sema Pekdaş, dün (04 Mayıs) bir basın açıklaması yayınladı.
"Hukuk ihlalleri katlanılmaz boyutta"
"İzmir Emniyet Müdürlüğü tarafından başlatılan arama-yakalama-gözaltı operasyonu devam ederken, 'hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumakla' görevli ve ödevli olan İzmir Barosu'nun ön tespitlerini kamuoyu ile paylaşmak zorunluluğu doğmuştur." denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
* Soruşturma ve polis baskınları başladığı anda hükümete yakın duran bazı basın ve yayın organlarında soruşturma ile ilgili olarak Sayıştay raporu ve diğer bilgilerin sızdırılması suretiyle yayın yapılması ve şüphelilerin kamuoyunda itibarsızlaştırılması propagandası karşısında Baromuz açıklama yapma zorunluluğu duymuştur.
* Yalnızca İzmir değil ülke genelinde tüm Özel Görevli Mahkeme uygulamalarında süregelen anayasal ve evrensel ceza usul hukuku ihlallerinin artık katlanılamaz boyutlara geldiği gerçeğini bir kez daha belirtmek isteriz.
* İzmirli yurttaşları temsil eden Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kuruluşlarında üst düzey yönetici pozisyonunda olan kişilerin sabah 06.00'da evlerine ve 08.00'de Belediye binalarına adeta bir uyuşturucu veya mafya örgütüne yönelik operasyonlara benzer biçimde baskın düzenlenmesi, her şeyden önce demokratik hukuk devleti ilkelerine aykırıdır.
* Memurların Yargılanmasına İlişkin Yasa'nın amir hükümleri mevcut iken, münferit memur suçları iddiası ile yürütülecek bir soruşturmanın, organize terör suçları kategorisine sokulması ve Büyükşehir Belediyesi'nin organize suç örgütü gibi nitelendirilmesi kabul edilemez.
"Özel görevli savcılığın işi değil"
* Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'yle güvence altına alınan, kanunlarla somutlaşan ceza yargılaması kuralları keyfi olarak uygulanır ise, hukuk devleti ortadan kalkar. Hukuk Devleti'nin olmadığı yerde kişi hak ve hürriyetlerinden, yargı bağımsızlığından, yargı güvencesinden, adil yargılanmadan, kişi güvenliğinden söz edilemez.
* Ayrıca soruşturmanın özel görevli savcılık kapsamında yürütülmesinin hukuka uygun olmadığına dikkat çekmek istemekteyiz. Özel görevli savcılığın görevli olabilmesi için sadece suç örgütünün varlığı değil, suç örgütünün cebir ve şiddet kullanması gereklidir. Yapılan bu soruşturma, iddiaların niteliği itibarıyla özel görevli savcılığın görev alanı içinde bulunmamaktadır.
* Savcıların neredeyse tüm ihale dosyalarının incelemeye alınmasını istemesi, soruşturmanın ihalelerin yerindelik denetimine dönüşmesi tehlikesini ortaya çıkarmıştır. Bu görevin Mülkiye Müfettişleri ve Sayıştay denetimi ile yerine getirildiği ve getirilebileceği açıktır.
"Avukatların yetkileri kısıtlanıyor"
* Avukatların soruşturma dosyasını inceleme hakkı keyfi bir biçimde kısıtlanamaz. Gizlilik kararı verilen durumlarda, bu kararın gerekçeli olması zorunludur. Tüm kararlar, sadece hukuki gerekçe değil, esas olarak somut olayın özellikleri dikkate alınmak suretiyle verilmelidir.
* Avukatların dosyayı inceleme yetkileri gizlilik kararlarıyla kısıtlanırken, gizlilik kapsamındaki delillerin sızdırılmak suretiyle basın ve yayın organlarında günlerce yayınlanması vahim bir hukuk ihlalidir. Bunu yapanlar hakkında gerekli adli işlemlerin yapılmaması ve sorumluların cezasız bırakılması kabul edilemez.
* İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik bu operasyonun zamanlaması ve yöneldiği kurum ile doğurduğu sonuçlar siyasidir. Esasen en önemli ve kabul edilemez sorun da budur.
* Bu nedenle bu ve benzeri dosyalarda "kısıtlama kararı" verilmesi şeklindeki uygulamalara derhal son verilmeli, savunmayı ifade ve sorgularda şekli bir unsur haline getiren, savunma görevini imkânsızlaştıran, kolluk fezlekelerine dayalı soruşturma yönteminden vazgeçilmelidir. (EKN/EÖ)