Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, COVID-19 salgınının başlangıçta İstanbul merkezli bir salgın olduğunu, ancak şimdi tüm Türkiye'ye yayıldığını belirterek, “Şimdi işimiz çok daha zor” dedi.
Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Ceyhan’ın Anadolu Ajansına yaptığı açıklamadan satırbaşları şöyle:
“İkinci dalga denilmesi için tüm dünyada vakaların sıfırlanması, ülkelerin tedbirleri kaldırması ve salgının bir süre sonra yeniden başlaması gerekiyor. Oysa, şimdi birçok ülke birinci dalganın içinde ikinci bir artış dönemini yaşıyor. Virüsün ilk başlarındaki durumu ile kıyaslama yapıldığında dünya şu anda daha kötü durumda.”
“Test sayımız yeterli değil”
“Başlarda tek merkezli İstanbul ağırlıklı bir salgın vardı, vakaların yüzde 60'ı İstanbul'daydı. Onu izleyen Ankara, Konya, İzmir, Bursa, Kocaeli, Sakarya olmak üzere 6 büyük il vardı. Diğer yerlerde bir ki vaka ya var ya yoktu. Mücadele daha kolaydı, yasaklar vardı, şimdi işimiz daha zor.
“Çünkü halkın yüzdü 100'ü artık dışarıda. Salgın artık tek merkezli değil, tüm Türkiye'ye yayılmış durumda. İstanbul ile uğraşılan şekilde tüm şehirlerle uğraşmak zorundayız.
“Ayrıca ilave olarak test politikamızı değiştirmeliyiz. Henüz daha test sayımız yeterli değil, çünkü nüfus başına test sayısı olarak dünyada 67. Sıradayız.”
Prof. Dr. Ceyhan, şu an en çok yeni vaka görülen ilin Ankara olduğuna işaret ederek, “Eğer, kontrolsüz bir şekilde şehirler arası seyahat devam ederse göreceğiz ki birkaç hafta sonra İstanbul da İzmir de aynen Ankara'nın yaşadığı bu ikinci artışı yaşayacak. Şu anda sorunun az gibi göründüğü bütün iller bunu yaşayacak” uyarısında bulundu.
“Salgının mevsimi olmaz”
“Türkiye'de de 11 Nisan'da 5 binli rakamlarla bir pik görüldükten sonra alınan sokağa çıkma yasağı ve iş yerlerinin kapatılması gibi çok ağır tedbirlerle halkın sadece yüzde 10'unun dışarıya çıktığı bir dönemle vaka sayıları hızla azaldı. 11 Mayıs'ta binli vakaları gördük, o tarihten sonra azalma sağlayamadık, üç ay boyunca hep 1000 civarında seyredildi.
“Bu diğer ülkelerde de oldu. Örneğin Avrupa ülkeleri de 100-300 gibi rakamlara indikten sonra bir türlü sıfırlayamadı. Bunda bilim insanlarının yanlış öngörülerinin çok büyük etkisi oldu. Bu virüsün bir kış virüsü olduğu, yazın, mayıs sonu gibi salgının biteceği gibi ifadeler dile gelince devletler de bu öngörülere güvenerek, haziran ayının başında tedbirleri beklenenden hızlı bir şekilde kademesiz bir şekilde kaldırdı. Burada tabii ekonomik zorlamaların da etkisi oldu. Çünkü, ekonomiler dayanamamaya başlamıştı ve öngörülerin rahatlığıyla bu kararları aldılar.”
Kendisinin ve bazı bilim insanlarının salgının mevsimi olmayacağına ilişkin çok fazla açıklama yaptığını anımsatan Prof. Dr. Ceyhan, “Virüs çoğu zaman solunum yoluyla bulaşıyor. Bir saniyeden daha kısa süre içinde virüs, bir kişiden diğer bir kişinin ağzından burnundan giriş yapıyor. Bu kadar kısa süre içinde virüsün sıcaktan etkilenmesi söz konusu değil. O yüzden bu öngörü doğru çıkmadı” diye konuştu.
“Ek önlemler alınmalıydı, yapılmadı”
Ceyhan, ikinci bir yanlış öngörüye ilişkin de şu değerlendirmede bulundu:
“Vakaları yakalar ve temaslılarına izolasyon uygularsak, bu işin biteceği yönünde de bir öngörü vardı. Ama bunun da yanlış olduğu anlaşıldı. Çünkü, bazı bilim insanları, tanı konmamış ama virüsü yayma potansiyeli olan insanların sayısını çok düşük tahmin ettiler, yüzde 40 ya da bir katı gibi ifadelerde bulundular.
“Nitekim, dünyanın her yerinde yapılan çalışmalarda görüldü ki virüsü alanların yüzde 90'ı herhangi bir belirti göstermediği için test yapılmadı ve tanı almadılar. Bunun üzerine ülkeler şimdi yeni yeni bu tip vakaları bulabilmek için test politikaları geliştiriyor.”
Türkiye ve birçok Avrupa ülkesinde, vakaların azalmadığının görüldüğü zaman ek bazı önlemlerin alınması gerektiğini vurgulayan Ceyhan, “Bunlar, mesailerin kademelendirilmesi, toplu taşıma araçlarında kalabalığın azaltılabilmesi, toplanmalara sayı sınırı konulması, şehirlerarası dolaşımın kontrol altına alınması gerekirdi. Oysa birdenbire tamamen serbest bırakıldı” dedi.
“Aşı olmazsa bu artışları yaşayacağız”
“Türkiye, günde 1000-1500 vaka hızıyla giderse toplumsal bağışıklık, 11 senede ancak gelişebilir. Eğer bir mutasyon olmazsa ya da tüm toplumu aşılama gibi bir imkan doğmazsa birkaç defa bu artışları yaşayacağız.
“Burada önemli olan, halk tedbirlere yüzde 100 uyarsa başka bir tedbir alınmasına gerek yok. Herkes maske takar, sosyal mesafesini korursa isterseniz hiçbir tedbir almayın zaten insandan insana virüs bulaşamaz. Dünya çapında herkesin buna uyması lazım.” (AS)