* Fotoğraf: HDP
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, HDP Genel Merkezinde basın toplantısı düzenleyerek kadın gündemini değerlendirdi.
TIKLAYIN - Erkekler Haziran’da 21 kadını öldürdü
Toplantıda, kadın cinayetlerini protesto için eylem yapmak isterken polis şiddetine maruz kalan kadınların fotoğrafını da gösteren Ayşe Acar Başaran, “Biz, iktidarın kadına yönelik söylemlerini, ayrımcı söylemlerini çok iyi biliyoruz. Bir taraftan kınama mesajları yayınlarken öte yandan sokağa çıkan kadınlara yönelik şiddeti çok iyi biliyoruz” diye konuştu.
“Politika ve özel savaş yöntemi”
Açıklamada özetle şunları söyledi:
“Son dönemlerde maalesef istismar ve kadına yönelik şiddet vakalarının, bir politika olarak her geçen gün kendisini daha fazla gösterdiği bir dönemden geçiyoruz.
“Özellikle Kürdistan’da ortaya çıkan istismar vakalarının AKP-MHP ittifakı tarafından oluşturulan bir özel savaş yöntemi olduğunu çok iyi biliyoruz. Şırnak’ta 13 yaşında bir kız çocuğunun taciz edildikten sonra, Valiliğin yaptığı açıklama, bu düşüncemizi destekler nitelikteydi.
“13 yaşında bir kız çocuğu tacize uğradı, ama valilik yaptığı açıklamada alkollü bir kişinin çevreye verdiği zarar şeklinde lanse edildi. Bu da bize gösteriyor ki bu taciz suçunu işleyen sadece oradaki uzman çavuş değil, bunu cesaretlendiren, bu suçu aklamaya çalışan valilik ve yetkililerin tümüdür.
“Batman’da 16 Temmuz tarihinde basına da yansıyan 18 yaşında bir genç kadının yaşadıkları oldu. 18 yaşında bir genç kadın, bir uzman çavuş tarafından tecavüze uğruyor. Bunu kamuoyuyla paylaşmak istediği zaman 20 gün özgürlüğünden alıkonuluyor, 20 gün boyunca her türlü tehdide maruz kalıyor.
“Bu uzman çavuş tıpkı Şırnak’taki uzman çavuş gibi iktidardan aldığı güçle, iktidarın bunu bir savaş politikası olarak yürüttüğünün bilinciyle, genç kadını tehdit ediyor paylaşırsa bile cezasız kalacağını ifade ediyor ve genç kadın intihar girişiminde bulunuyor. Aile ile yaptığımız görüşmede genç kadın arkadaşımızın durumunun hala ağır olduğunu öğrendik.
“Uzman çavuşun, tıpkı Şırnak'taki uzman çavuşun serbest bırakılması gibi, serbest kaldığını elini kolunu sallayarak bu tür girişimlerde bulunmaya devam edeceğini öğrenmiş bulunuyoruz. Bunun, AKP ve MHP ittifakının bir politikası ve bir özel savaş yöntemi olduğu gerçekliği her gün kendisini gösteriyor.
“‘Biz kadınlara saldırı gerçekleştireceğiz ama siz bunun karşısında mücadele edemezsiniz, mücadele yürütürseniz, bizim her türlü zor aygıtımızla karşı karşıya kalırsınız’ mesajı veriliyor. Ama bunun karşısında kadınlar her türlü yöntemle mücadele etmeye devam ediyor.”
“Kınamaktan öte bir açıklama gelmedi”
“Kadına yönelik şiddet vakaları bu kadar artmışken maalesef hala AKP-MHP ittifakı kendilerini bu meselede bir özeleştiri verme konumunda saymıyor, spesifik olaylarmış gibi değerlendirmeye devam ediyorlar.
“Son olarak ortaya çıkan Pınar Gültekin ve Fatma Altınmakas vakalarında da görüldüğü gibi, ağza alınmayacak ve söylenmesi bile içler acıtan yöntemlerle kadınlar katledilmeye devam ediyor.
“Pınar Gültekin cinayetinde de, tıpkı daha önceki kadın katliamlarında olduğu gibi iktidar cephesinden kınamaktan öteye herhangi bir açıklama gelmedi.
“Erdoğan bu meselenin “takipçisi olacağız” dedi, sanki spesifik bir meseleymiş gibi. 12 yılda 3 bin 45 kadın katledilmemiş gibi, sanki her gün TV’lerde kadına yönelik cinsiyetçi söylemler üretilmiyormuş gibi, sanki iktidarın siyaseti kadın erkek eşitsizliğini yaratmıyormuş gibi, sanki her gün kadınlar hedef gösterilmiyormuş gibi sanki Diyanet, yargı ve iktidar sözcüleri eliyle kadına yönelik şiddet meşrulaştırılmamış gibi bu dosyanın bu katliamın takipçisi olacaklarmış!
“Biz maalesef bu takipçi olma halini önceki davalardan çok iyi biliyoruz. Sizin takip dediğiniz meseleyi istisnaymış gibi gösterip kendinizi aklama siyasetidir. Biz kadınlar olarak buna izin vermeyeceğiz.”
“Kazanımların alınmasına izin vermeyeceğiz”
“Türkiye’de bu kadar şiddet yükselmişken, her gün bir kadın cinayeti haberiyle güne uyanırken iktidar, İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açıyor, 6284 Sayılı Kanunu tartışmaya açıyor, sözleşmenin içeriğini tartışmaya açıyor.
“Bunu yaparken de sözleşmenin içeriğini çarpıtarak hergün TV’lerde kadınlar hedef gösterilerek bu tartışma yürütülüyor.
“Tıpkı HDP’siz HDP tartışıldığı gibi, şimdi bütün TV’lerde kadına yönelik şiddet tartışılıyor, İstanbul Sözleşmesi tartışılıyor; ama kadınlar olmadan tartışılıyor, İstanbul Sözleşmesi iktidarın lütfuymuş gibi davranılıyor.
“İstanbul Sözleşmesi, binlerce kadının emeğinin sonucudur. 6284 sayılı yasada yapılan değişikliği, Türkiye kadın mücadelesinin ve Kürt kadın mücadelesinin elde ettiği kazanımlarını, iktidarın bu kazanımlarımızı elimizden almasına izin vermeyeceğiz. Bir kadının daha eksilmesine tahammülümüz yok artık.”
“Gelin sorunları nasıl aşacağımızı konuşalım”
“Meclisteki bütün parti gruplarına sesleniyoruz; HDP olarak parlamentoda bir kadın grubumuz var, eğer kadına yönelik şiddeti partiler üstü bir mesele olarak görüp, bunu kaldırmak gibi bir niyetiniz varsa gelin bu sorunları nasıl aşacağımızı konuşalım.
“Parlamento dışındaki siyasi partilere ve bizimle olan, olmayan kadın kurumlarına sesleniyorum. Gelin hep beraber bu sorunun çözümünü arayalım; sokakta, alanda, Mecliste, meydanda her yerde mücadele edelim.
“Erkek şiddeti ve erkek egemenliğine karşı kadın özgürlükçü bir yaşam inşa edelim. Sesini duyuramadığı için katledilen kadınlar adına iktidardan hep beraber hesap soralım. Eğer samimiyet ise biz oturup konuşmaya hazırız.” (AS)