Haberin İngilizcesi için tıklayın
İstanbul Barosu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun “Okul çevresinde bir uyuşturucu satıcısını gördüğümüz zaman o satıcının ayağını kırmak polisin görevidir. Suçu da bana atsın” sözlerine ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusu yaptı.
TIKLAYIN - İçişleri Bakanı Soylu'dan Polise "Ayak Kırma" Talimatı
Suç duyurusunda, Soylu hakkında “Suç işlemeye alenen tahrik”, “İşkenceye azmettirme”, “Anayasayı ihlal” iddialarıyla soruşturma başlatılarak, dava açılması talep edildi.
Bugün İzmir’deki Genel Güvenlik ve Uyuşturucu ile Mücadele Toplantısı'nda konuşan Soylu, sözlerinin tepki görmesine tepki gösterdi: “İki gündür yazarak, çizerek üzerine geliyorlar. Kendilerince bir şeyler yazıyorlar. Kim ne söylerse söylesin, benim polisim benim ne demek istediğimi anladı. Benim jandarmam ne demek istediğimi anladı.”
Bu sabahki ilk konuşmasında ise polislerin “ayak kırmadığını” iddia eden Soylu, “İki yıldır bunu söylüyorum, hiçbir polis gidip ayak kırmadı” dedi.
TIKLAYIN - "Bittin Sen" Diyen Bir İçişleri Bakanı Portresi: Süleyman Soylu
Bu arada dün açıklama yapan İstanbul Baro Başkanı Avukat Mehmet Durakoğlu da Soylu'nun açıklamasını şöyle eleştirmişti: "'Bacağını kırın' şeklindeki gibi bir cümlenin kim tarafından sarf edilirse sarf edilsin, hukuk devleti içerisinde kabul edilmesine olanak yoktur. Bu çok açık bir şekilde suçtur. Kolluk için böyle bir emir kanunsuz emirdir. Hem fiili işleyen hem de kanunsuz emri veren suçlu olur."
“Talimata uyan polis, işkence suçunu işlemiş olur”
İstanbul Barosu avukatı Atilla Özen, baro adına hazırlanan dilekçeyi bugün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmek üzere Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesindeki savcılığa iletti.
İki sayfalık dilekçede şu ifadeler yer aldı:
“İçişleri Bakanı Süleyman Soylu katıldığı Milli Eğitim Bakanlığı Şura Salonu'nda düzenlenen Genel Güvenlik ve Uyuşturucu ile Mücadele Toplantısı'nda şu sözleri söyledi: ‘...O uyuşturucu satıcısının ayağını kırmaya polis görevlidir. Benim ülkemin gencinin canına mal olacak bir kişiye gereğini yerine getirme görevidir. Suçunu bana atsın... Ben bir buçuk yıldır bu talimatı veriyorum arkadaşlara. Bulduğunuz zaman gereğini yerine getirin.’
“Soylu bu sözleriyle açıkça 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 214/ 1. maddesindeki ‘suç işlemek için alenen tahrikte bulunmak’ suçunu işlemiştir.
“İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun bu tahrikine kapılıp ayak kıran polis olursa Türk Ceza Kanunu'nun 94. maddesindeki 'işkence suçunu' işlemiş olur ve İçişleri Bakanı da bu takdirde yalnızca ‘suç işlemekle alenen tahrik’ suçundan değil, ayrıca ‘işkence suçuna azmettirmekten’ de Türk Ceza Kanunun 214/3 maddesi gereğince cezalandırılır.
“Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 'Kanunsuz Emir' başlığını taşıyan 137. maddesinin 2. Paragrafına; Türk Ceza Kanunun 24.(3) maddesine; 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunun 2. maddesinin 3. paragrafının son cümlesine göre: ‘Hiç şüphesiz konusu suç olan emir hiçbir suretle yerine getirilemez ve yerine getirilecek olursa hem emri veren hem de yerine getiren cezalandırılır.’
“OHAL bile bu hukuksal durumu değiştiremez”
Dilekçede, “Anayasayı ihlal” suçunun cezasının, ağırlaştırılmış müebbet hapis olduğu da hatırlatıldı:
“Bakan Anayasaya aykırılığı açık olan bu sözleriyle ayrıca sorumlu olduğu silahlı iç güvenlik birimi Emniyet teşkilatına Türk Ceza Kanunun 309. maddesinde yer alan Anayasayı ihlal suçunu işlemelerine tahrik etmiştir.
“Bu nedenle İçişleri Bakanı'nın tahrikine kapılarak ayak kıracak olan polis memurları işkence suçundan başka Anayasayı ihlal suçunu da işlemiş olurlar ve İçişleri Bakanı bu suçun da azmettiricisi olur. OHAL dahi bu hukuksal durumu değiştiremez.”
Dilekçede ayrıca, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde de işkencenin mutlak suretle yasak olduğu, olağanüstü halin de istisna olmadığı hatırlatıldı. (AS)