İşgal Altındaki Arazi, 4 Ayda Temizlenecek
Türkiye'de vakıfların toplam 220 milyon metrekarelik arazisinin işgal altında olduğunu belirten Beyazıt, şu anda kiracılarla mahkemelik oldukları 36 bin dava dosyası bulunduğunu söyledi.
Kurumun avukatları yetmiyor
Kurumun avukatları yetmediği için dışarıdan sözleşmeli avukat tutulduğu halde davaların yine de sonuçlandırılamadığını vurgulayan Beyazıt, uygulayacakları çözümü şöyle anlattı:
* Bu sorunların çözümü için hazırladığımız tasarı 19 Temmuz 2003'te Meclis'te yasalaştı. Kiracılarla yeniden sözleşme yapacağız ve mallarımızı rayiç bedeli üzerinden kiralayacağız. Sorunu dört ay gibi kısa bir sürede çözmeyi düşünüyoruz.
* Okmeydanı ve Eyüp Silahtar gibi araziler üzerinde kaçak yapılaşmalar var. İstanbul'da böyle 850 bin metrekare yerimiz bulunuyor. Buraların artık geri dönüşü yok. Üzerinde toplu konutlar, evler, hastaneler, okullar var.
* Burada oturan tapu tahsis belgeli vatandaşları da geriye dönük beş yıllık borçlandırarak, konumlarını yasal hale getirmeyi düşünüyoruz. İşgalcileri, illegal olmak yerine legal hale getireceğiz. İşgalcilerimiz ya koşullarımızı kabul edecek, ya da malımızı boşaltacak."
Tahliye artık kolay
* Yeni yasaya göre, vakıf arazisini işgal edenlerin tahliyesi çok kolay. Mülki amirler, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün yazılı talebiyle, hiçbir mahkeme kararına gerek kalmadan işgalcileri vakıf arazilerinden hemen atabilecek. Kaymakam ve valiler, yeni yasayla bu yetkiye sahip.
* İşgal edilen arazilerimize karşılık Hazine'den 950 bin metrekare arazi alacağız. Bunlar vakıfların akarı olacak. Çünkü, bu araziler toplu konut alanı olacak ve üzerine yapılacak yapılardan yine gelir elde edeceğiz."
"İhale Yasası büyük sorun"
Beyazıt, vakıfların denetimindeki tarihi eserlere yönelik en büyük sorunun ise İhale Yasası olduğunu söyledi. Tarihi eserlerin onarımı için çıkılan ihalelere her müteahhidin katılabildiğini ve en ucuz fiyata işi vermek zorunda kaldıklarını belirten Beyazıt, bunun sakıncalı olduğunu ifade etti.
Bu ihalelere yalnızca uzman kişi ve şirketlerin katılmasını isteyen Beyazıt, İhale Yasası'nda bu yönde değişiklik yapmak istediklerini, ama Uluslar arası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası'na güçlerinin yetmediğini belirtti.
Dokuz ay önce göreve geldiğinde genel müdürlüğün sorumluluğu altında 9 bin 483 eser bulunduğunu anlatan Beyazıt, şöyle konuştu:
* Dokuz aylık sürede bu sayıyı 17 binin üzerine çıkardık. Daha da çoğaltacağız. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nde bugüne kadar hiçbir kayıt bilgisayar ortamına girmemiş.
* Yüzlerce tarihi eserin bizde kaydı bile yok. Örneğin, Muğla'da Bafa Gölü kenarındaki kervansaray ile Tokat'taki Kırk Kızlar Türbesi. İkisinin de kaydı yok. Şu anda bir site kuruyoruz. Tüm kayıtlarımızı bilgisayar ortamına taşıyacağız.
* Denetimimiz altındaki tarihi eserleri onartacağız. Bugüne kadar 'Restore et-işlet-devret' yöntemiyle onarılan eski eserlerin kullanma süresi 10 yıldı. Biz bunu 29 yıla çıkardık. Çünkü, onarımı üstlenen kişi en az üç-dört trilyon lira harcıyordu. Bunun da bir getirisi olması lazım.
Tüm eserler kayıt altına
* Göreve geldiğimde 10 yıldır onarımı süren 106 tarihi eser vardı. Bunların yarısını dokuz ayda tamamladık. Geriye kalanını da altı ay içinde bitireceğiz.
* Tüm tarihi eserlerin dijital ortamda görüntü çekimleri de yapılacak. Bunların bire bir çekimi yapılacak. Çekilen eserle ilgili konunun uzmanı bir bilim adamı da, o eserin bütün bilgilerini anlatacak. Yapılan tüm bu işlemler bilgisayar ortamına taşınacak.
* Bu işin sponsoru da Vakıflar Bankası olacak. Yakında bununla ilgili ihaleye çıkacağız.
Yeni Cami'den çalınan çiniler
* İpek ve Baharat Yolu'ndaki kervansarayların tümünü 'restore et-işlet-devret' yöntemiyle onartacağız. Eminönü'ndeki Yeni Cami'nin hünkâr mahfilinden çalınan çiniler bulundu. Projesini yaptık ve şu anda İstanbul Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nda. Kurul onaylayınca, İTO sponsorluğunda mahvil onarılacak ve yeni düzenlemeyle herkesin ziyaretine açılacak.
* Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün depolarında çürümeye terk edilmiş, halılar ve el yazması bir sürü tarihi eser var. Bunları da Konya, Kayseri, Edirne, Bursa, İstanbul, Ankara ve İzmir'de kuracağımız çok amaçlı kültür merkezlerinde sergileyeceğiz.
* Örneğin Ankara'daki Milli Eğitim Bakanlığı'nın yanındaki Tarım ve Köyişleri Bakanlığı binası bize ait. Göreve geldiğimizde bunun boşaltılmasını istedik. Burayı kültür merkezi yapmayı düşünüyoruz. Aynı şekilde İstanbul'daki Topkapı Mevlevihanesi'ni de kültür merkezine dönüştürmeyi düşünüyoruz."
"Üç çeşit vakıf var"
Vakıflar Genel Müdürü Beyazıt, üç çeşit vakıf bulunduğunu açıkladı. Bunları, Cumhuriyet'ten önce kurulmuş mülhak ve mazbut ile yeni kurulmuş vakıflar olarak sıralayan Beyazıt, şu bilgileri verdi:
* Mülhak olanlar, evlatları ve mütevellisi olan vakıflar. Mazbutlar ise mütevellisi ve evlatları bir şekilde kalmamış olan vakıflar. Bunların yönetimi bize ait. 36 bin civarında mazbut vakfımız var ve onların da yöneticisi benim.
* Cumhuriyet döneminde ise kurulmuş 4 bin 454 tane yeni vakıf var. Kamu vakıfları da bunlara dahil. Bunlar arasında ideolojik vakıflar da var. Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak bunlara rehberlik edememişiz.
* Vakıf senedi adeta, dünyayı yönetmeye talip. Halbuki, yapacak gücü yok. Örneğin, vakıf yöneticisi bir ay su parasını ödemekte gecikse görevden alabiliyorsunuz, ama vakıf senedine veya yasaya aykırı davransa alamıyorsunuz. Çıkaracağımız yasayla yeni yaptırımlar getireceğiz. (BB)