İş Dünyası Komisyon Raporundan Umutlu
Üzen, Yüksel ve Vural, raporun olumlu çıkmasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın payı bulunduğunu savundu; komisyon kararının piyasaları olumlu etkileyeceğini ve müzakerelere 2005 yılı başında başlanması gerektiğini savundu.
Vural, Komisyonun raporunda müzakerelerin başlangıcı için "hemen" ifadesini kullanmamasını ve müzakere sonucunun açık olmasını "çifte standart" olarak nitelendirdi.
Üzen, Güven ve Vural'ın görüşleri şöyle:
Üzen: Başbakanın bilgisi, gelişmelere yansıdı
* İlerleme Raporu, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği açısından çok önemli bir adım. Türkiye'nin AB'ye entegre olmasına çok az kaldı. Raporda, başta demokratikleşme ve insan hakları olmak üzere bazı konulardaki eksikliklere dikkat çekiliyor; bu konularda geri adım atılmasının müzakereleri olumsuz etkileyeceğinden söz ediliyor.
* Türkiye hükümeti, bunların farkında, bu eksikliklerin en kısa sürede giderileceğine inanıyorum. Başbakan Erdoğan, bugüne kadar çok önemli adımlar attı; Türkiye, özlediği AB'ye çok yaklaştı.
* Başbakanın Strasbourg'da verdiği cevaplar da etkileyiciydi. Erdoğan'ın meselelere hakim olması, İlerleme Raporu'na da yansıdı.
Vural: AB çifte standart uyguladı
* Komisyonun raporunda müzakerelerin başlangıcı için hemen ifadesini kullanmaması, açık bir tarih vermemesi, müzakerelerin sonucunu açık olması çifte standarttır ve başka hiçbir aday ülkeye uygulanmamıştır.
* Raporun genel içeriği beklentilerimizi karşılamakla birlikte, AB'nin bize çifte standart uygulandığı müşahede ediyoruz.
* Komisyonun raporunda müzakerelerin başlangıcı için hemen ifadesini kullanmaması, açık bir tarih vermemesi, müzakerelerin sonucunun açık olması çifte standarttır ve başka hiçbir aday ülkeye uygulanmamıştır.
* Bununla birlikte rapor Türkiye açısından son derece önemli tespitlerde de bulunmuştur. Bunun en önemli sonucu müzakerelere başlanılması için artık hiçbir eksiğimizin kalmadığı gerçeğidir.
* Müzakereler çok çetin ve zahmetli geçecek. Müslüman bir ülke olmamız,nüfusumuzun fazlalığı, tarihten gelen rekabet ve ekonomimizin göreceli zayıf konumu AB nezdinde Türkiye karşıtlarının elini güçlendiriyor. Buna karşın genç ve potansiyel arz eden nüfusumuz, stratejik ve jeopolitik konumumuz Türkiye'nin artıları.
* Bundan sonraki süreçte, Maastrich Ekonomik Kriterlerini sık sık duymaya başlayacağız. Yeni Türk Lirasına geçişimiz ile başlayacak süreç, diğer ekonomik yapısal reformlar bizi Maastrich Kriterlerine hazırlayan önemli bir aşamalar olacak.
Yüksel: Müzakereler için yeşil ışık
* Müzakere süreci uzun ve çetin olacak, hoşumuza gitmeyen şeyler çıkacak. Ancak, Türkiye ve Avrupa birbirine kenetlenecek.
* Halkımızın beklentisi, Avrupa'nın idealleriyle, hukuk sistemiyle bütünleşmekten çok, ekonomiktir. Ancak bu beklentilerin gerçekleşmesi de ancak ekonomik alt yapı bütünleşmesinden sonra olabilir, yani zaman alır.
* Türkiye'nin salt biçimsel değil yapısal olarak da Avrupalılaşma yoluna girmeli. AB'nin bir Hıristiyan Kulübü olmadığı ortaya çıkacak. Kültürler arası iletişim, ekonomik yapı, gelir dağılımının adilleşmesi gibi konular gündeme gelecek. İşsizlik ve göç sorunu, yerinde çözümlenecek. (BB)